Fethin 555. yıldönümündeyiz. Fetih denilince İstanbul gelir akla. Gelmelidir mi demeliydik yoksa. İstanbul’un fethini gerçekleştiren ruhtan ne kadar da uzaklaştık böyle… Durum öyle bir hal aldı ki bütün iddialarımızdan vazgeçer bir halde, en doğal düşüncelerimize özür beyan eder haldeyiz. İstanbul’u fetheden atalarımızdan dolayı batıya karşı mahcubuz. Bu, bir milletin ruhunun kaybolmaya başlaması demektir. Düşmanlarına dahi kendisinden daha çok değer veren, davası olmayan, dağılmış, kaybolmuş, ne olduğu ve nereye tutunduğu, kime/neye yaslandığı artık belli olmayan bedenler toplamı halini alıyoruz.
“Bir ulusun gücü ya da güçsüzlüğü sanayileşme seviyesinden çok manevi yaşamının seviyesine bağlıdır. İnsan yaşamının nihai hedefi ne serbest piyasa ekonomisi ne de genel refah seviyesinin artmasıdır. İster en mükemmel yönetim sistemi isterse sanayi kalkınması gerçekleştirilsin bir milletin manevi enerjisi tükenmişse o millet çökmekten kurtulamaz.”*
Piyasa ekonomisi içerisinde din, ahlak, tevazu, feragat gibi kavramlar bir değer ifade etmiyor. Piyasanın yedeğine alınabilecek kısmı ile işe koşuluyor bu kavramlar. Ekonominin çarkının dönmesine engel bile teşkil ettiği yerlerde budanıyor, piyasaya göre yorumlanıp saptırılıyor. Yaşamımızı bir bütün halinde işgal eden, bırakın çevremizi, içimize bile girmiş olan bu ekonomi dini, bu saydığımız ve sayamadığımız kavramların kendi işine yarayan taraflarını kullanıp yozlaştırıp posasını çıkarıyor ya da hayatın dışına atıp, yaşamdan düşürüyor ve hükümsüzleştirerek öldürüyor. Yok oluyor bu kavramlarla birlikte bizim ruhumuz. Zihniyetimiz değişirken din ve dil algımız da değişiyor. Tarih başka türlü anlaşılıyor din başka türlü. Atomize, yani parçacıklar halinde evrende dolaşıyoruz sanki. Anlama ve anlaşılma vasatımız kaldırılmış. Kimimiz adle boyun eğen bir tesliyet içindeyken kimi ise yasaları sonuna kadar zorlayarak, yasaların mümkün olan en uç yorumlarının çeperlerinde yaşam alanı oluşturur. Ekmeği de dini de budur. İşleri yolunda giden bir şeytanın gözlerindeki ışıltıdır üzerimize düşen karanlık. Şeytanın coğrafi niteliklerinin/maskelerinin haritası çıkarılabilir mi?
Artık İstanbul da Fetih de bizim için kuru, anlamsız, birkaç bin figüran yeniçerinin ve mehteranın İstanbul’daki canlandırmasından ibaret bir hal aldı. Bir tür tiyatro oyunu oldu karadan gemileri yürütmek. Onun dışında ne var? Kendi ruhumda dahi duyamıyorum fethin coşkusunu çokça zamandır. Başkası ne durumda bilmiyorum. Kendimden yola çıkarak yazıyorum öncelikle. Bu yazı da bir anlamda kendi ruhuma okuduğum fatiha olabilir. Yeniden dirilme umuduyla. Öldüğünün farkında olacak kadar diriymiş meğer ruhum diyorum. Başkalaştığının/başkalaştırıldığının da henüz yine farkında. Sizi bilmiyorum. Ben kendi ruhuma ağıt yakıyorum. Siz benden iyi durumdasınızdır umarım. İslambol, İslam-ı-bul, İstanbul: 555. Hala bizimsin. Var ol, var kal…
ÇARŞI KONYA
Bir Beşiktaşlı olarak bu çağrıya duyarsız kalamadım. Beşiktaş’ın efsanevi taraftar topluluğu Çarşı grubunun bir de Konya şubesi varmış. İstanbul’da aralarında maç izleme fırsatım olmadı ama ürettikleri sloganlar, toplumsal mesajlar, afişlerle hep için için gurur duyduğum bir taraftar gurubuydu. Toplumsal duyarlılıklar konusunda bir proje ve slogan üreten, ince, ironik ve dokunaklı mesajlarla diğer taraftar gruplarından farklılığını göstermiştir Çarşı. www.carsikonya.net adlı bir internet sitesi de yayında. Doğrusu varlıklarını kan bağışı için yaptıkları faaliyet esnasında gönderdikleri epostadan öğrendim. Biraz da sitemle diyorlar ki “Sevgili basın mensupları. Günlerdir sizlere mail atıyoruz ama kimse siz ne yapıyorsunuz demedi tabiki bir kaç gazeteci dışında. Konya'da 4 saatlik bir sürede 80 ünite kan alarak (vererek olmalı) bir rekor kırdık. Daha önce bir günde bu kadar çok kan bağışı yapılmamıştı Konya'da. Ayrıca biz kötü bir şey yapmıyoruz sizin için, bizim için, sizin çocuklarınız, sizin akrabalarınız için kan topluyoruz. Belki yarın size de lazım olur o zaman belki kan bağışı ile ilgili haber yaparsınız bizi.” Teşekkürler Konya Çarşı. Bizim için yaptıklarınızdan dolayı bin teşekkür. Farkınızı yine gösterdiniz.
Aşkımız Yüce, Kanımız Asil Çarşı Konya'
Akan Birkaç Damla Kan Olsun, Gözyaşı Değil !
Bu Kan Davası Hepimizin
Kan Davasının Yeni Boyutu, Öldürme Bağışla
Son dakika: İş bu yazının yazıldığı dakikalarda çarşı grubu kendini feshettiğini açıkladı. E oldu mu şimdi?
*Soljenitsin