Her biri bir yardımlaşma biçimi olan zekât, sadaka, fidye, infak gibi öşür de bunlardan birisidir. Müslümanlar arasında zekât, genelde teâmül haline geldiği için ramazan ayında verilir. Elbette başka aylarda da verilir. İşte bunun gibi yaz mevsimi gelince biraz da ürünlerin bu mevsimde elde edilmesinden dolayı Müslümanlar mahsullerinin öşrünü yaz mevsiminde vermeyi tercih ederler. Unutulan ya da çoğu Müslüman tarafından ihmal edilen öşür ibadeti son zamanlarda yeniden gündeme gelmiştir. Bu durum çok sevindiricidir.
Sözlükte onda bir anlamına gelen öşür, dinî bir kavram olarak, tarım ürünlerinden verilen zekât demektir. Tarım ürünlerinin zekâta tabi oluşu Kur’an ile sabittir. Yüce Allah; “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan infak edin.” (Bakara, 2/267); “Çardaklı ve çardak sız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O’dur. Her biri meyve verdiği zaman meyvesinden yiyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.” (En’am, 8/141) buyurmaktadır.
Tarım ürünlerinin zekâtlarının oranı ise Hz. Peygamber (s.a.s.) tarafından belirlenmiştir. Nitekim bir hadis-i şerifte şöyle buyrulur: “Yağmur ve nehir sularıyla sulanan toprak mahsullerinde onda bir; kova ile sulananlarda ise yirmide bir vardır.” (Buhari “Zekat” 55). İslam fıkıh âlimlerinin hangi mallardan öşür verilmesi gerekir konusuyla ilgili görüşleri de şöyledir: Ebû Hanîfe’ye göre alınan ürün az olsun çok olsun bütün toprak ürünlerinin öşrünün verilmesi gerekir. Bu bağlamda odun, şeker kamışı ve ottan başka bütün toprak ürünleri; İmam Mâlik ve İmam Şâfiî’ye göre bir sene saklanabilen ve gıda özelliği taşıyan toprak ürünleri; Ahmed b. Hanbel’e göre, ölçülebilen, kurutulabilen dayanıklı gıda maddeleri ile pamuk ve keten gibi topraktan elde edilen ürünler zekâta (öşre) tabidir.
Cumhuru ulemaya göre arazi ürünlerine öşrün farz olması için nisap gerekir. Nisap buğday, arpa, mısır, pirinç, kuru üzüm, kuru hurma gibi saklanabilir tarımsal ürünlerde beş vesk yani yaklaşık 650 kg., bunların dışındaki ürünlerde ise yukarıdaki maddelerin beş veskının değeri en düşük olanının kıymetine ulaşan miktardır.
Zekâtı (öşrü) verilen tarım ürünleri, üreticisi tarafından ticaret maksadı olmaksızın ambarda saklanır da üzerinden bir yıl geçtikten sonra satılırsa, elde edilen gelir nisap miktarı olsa bile bu gelirden zekât vermek gerekmez. Çünkü zekât, öşür ile birleşmez. Yani öşrü verilen bir mala ayrıca bekletildiği için zekât gerekmez.
Ancak öşrü verilen bir ürün satılır, satılıp alınan bedeller üzerinden de bir yıl geçerse o zaman bu bedelin zekâtı gerekir. Satın alınan ve ticaret amacı ile bekletilen tarım ürünlerinin bir yıllık yiyecek dışında kalan kısmı nisap miktarında ise ve üzerinden bir yıl geçmiş ise % 2.5 oranında zekâta tabi olur. Her çeşit toprak ürününden, nisap miktarına ulaşması halinde öşür verilmesi görüşü, konuyla ilgili nasların ruhuna uygunluğu ve yoksulların lehine olması sebebiyle daha uygun görülmektedir. Öşürle ilgili Din İşleri Yüksek Kurulu’nun kararı da şöyledir:
Din İşleri Yüksek Kurulu, 07/08/2001 tarihinde, Kurul Başkanı Doç. Dr. Şamil DAĞCI’nın başkanlığında toplanmış ve “Günümüz Şartlarına Göre Öşür Oranları ve Yapılan Masrafların Ziraî Mahsulden Düşürülmesi” konusu görüşülmüştür.
Yapılan müzakereler sonucunda;
1) Türkiye topraklarının mülk arazi olduğu, bu nedenle elde edilen ziraî mahsulden öşür verilmesinin gerektiği,
2) Tarımsal ürünlerin zekatında, elde edilen hasılattan (gayr-i safî), ürün için yapılan günümüz tarım şartlarının getirmiş olduğu ekstra masraflar çıkarıldıktan sonra, geriye kalan ürünün nisap miktarına ulaşması halinde, tabii yollarla sulanan arazide 1/10, masraf veya emekle sulanan arazide 1/20 oranında zekat verilmesi gerektiği, karara bağlanmıştır.