Türkiye ile İsrail arasında ilişkilerin düzeltilmesi amacı ile üç yıldır yürütülen müzakereler sona erdi ve anlaşma metni Hükümetlerce imzalandı. Mutabakat metni, Türk ve İsrail Meclislerinde kabul edilmesinin ardından yürürlüğe girecek.
One minute (Van Minüt) olayı ile bozulan ve Gazze'ye yardım götürmek üzere yola çıkan Mavi Marmara gemisine, İsrail’in 31 Mayıs 2010'da yaptığı ve 9 kişinin ölümüne neden olan baskınla da tamamen kopan iki ülke ilişkileri, 6 yıl aradan sonra yeniden düzeliyor.
İsrail, Mart 2013'te Türkiye'nin ilk talebini karşılayarak özür dilemişti. Varılan anlaşmaya göre; İsrail, Mavi Marmara saldırısında hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ödemeyi ve Türkiye'nin Gazze'deki insani duruma müdahalesini kabul etmiş oluyor. Bunların karşılığında, İsrail doğalgazı, Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınacak. Türkiye’de İsrailli komutanlar hakkında açılan davalar düşecek. Türkiye ve İsrail askeri işbirliği ve istihbarat paylaşımı tekrar başlayacak.
Mutabakat çerçevesinde Türkiye, Gazze'ye insani yardım dâhil sivil amaçlı malzemelerin girişini sağlayacak ve altyapı yatırımlarını gerçekleştirecek. Gazze halkının kullanımı için konutlar inşa edilecek ve 200 yataklı Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi en kısa zamanda hizmete alınacak. Gazze halkının en acil ihtiyaçları olan elektrik ve içme suyu sorunu çözülecek. Türkiye’nin dışındaki ülkelerin yardım yapabilmesi, doğrudan değil Türkiye üzerinden mümkün olacak.
Türkiye’nin en önemli şartı olan Gazze’ye ablukanın kaldırılması ile ilgili bir madde yok. Türkiye ablukanın kaldırılması yerine, Gazze’ye insani yardım ve sivil amaçlı malzemelerin girişini kabul etmekle yetindi. Yani baştan beri savunduğu en önemli şartını yumuşatmış oldu. Bu da ablukanın kısmen de olsa devam edeceği anlamına geliyor.
Mavi Marmara gemisini organize eden İHH bu anlaşmaya karşı olduğunu belirtti ve şu açıklamayı yaptı:
“Abluka, bir yerin dışarıyla olan her türlü bağlantısının zor kullanarak kesilmesi, ambargo ise yalnızca ticari malların giriş çıkışının engellenmesi anlamına gelir. Abluka ile ambargo aynı şey değildir. Anlaşma, ambargonun değil ABLUKA’nın kaldırılması üzerine inşa edilmelidir. Aştod Limanı üzerine kurgulanacak bir anlaşma, ablukanın yumuşamasını değil aksine resmi olarak tanınmasını sağlayacaktır. Türkiye bu riske girmemelidir. Ayrıca anlaşma Gazze'deki sorunun sadece insani yardıma indirgendiğini göstermektedir ki; bu da eksik bir yaklaşımdır. Gazze’deki insani yardım sorunu, sıkıntının sadece bir kısmıdır. Gazze'deki sorun temel olarak özgürlük odaklıdır. Gazze halkı da herkes gibi seyahat etme ve ticaret yapma özgürlüğüne sahip olmalıdır. Bu konuların gündeme alınması gerekmektedir. Tarih bize, İsrail'in hiç bir sözünü tutmadığını ve hiç bir uluslararası anlaşmaya sadık kalmadığını öğretmiştir.”
Bu anlaşmaya bir açıdan bakarsanız, tazminat karşılığında abluka şartından vazgeçildi diye eleştirebilirsiniz, bir başka açıdan bakarsanız, yıllar sonra Gazze’nin en önemli problemleri çözülüyor diye mutlu olabilirsiniz. Hangi açıdan baktığınıza bağlı…
Benim kafama da bir konu takılıyor. Anlaşmaya göre, Türkiye’nin Filistin’de inşa edeceği konutlar ve hastane ile kurulacak enerji santrali ve su arıtma tesisinin, İsrail tarafından bombalanmayacağının garantisi var mı?
Bu bağlamda varılan anlaşma Van Minüt ruhuna uygun mu şeklinde bir soru kafalara takılabilir. Bunun cevabını da okurlarımın takdirlerine bırakıyorum ama “Türkiye’ye ihtiyacımız var” diyen İsrail, köşeye daha fazla sıkıştırılabilirdi.
*** *** ***
Türkiye, İsrail ile birlikte Rusya ile de ilişkileri düzeltmek için adımlar atıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Putin’e gönderdiği ilk mektupla başlayan yumuşamadan sonra başlayan görüşmelerde ilerleme sağlandı.
Tayyip Erdoğan’dan Putin’e giden ikinci mektup ise ilişkilerin iyice ısınmasına yol açtı. Mektuplarda üzüntülerini belirten Tayyip Erdoğan, ‘Rus uçağı olduğu bilinse idi düşürülmezdi’ şeklindeki Türkiye’nin daha önce de açıkladığı görüşünü tekrarladı. Erdoğan ile Putin arasında dün yapılan telefon görüşmesi ile de ilişkilerde yeniden bahar havası başladı.
Uçağın düşürüldüğü tarihlerde yazdığım birkaç yazıda, bu olayın Türkiye’nin aleyhine sonuçlar doğuracağını kaleme alırken, bazıları büyük bir kahramanlık edası ile “Rusya’nın karizmasını çizdik” ifadelerini kullanıyorlardı. Geldiğimiz noktada aynı kişiler, uçağın paralelciler tarafından düşürüldüğünü dillendirmeye başladılar.
Uluslararası ilişkiler ‘ben haklıyım istediğimi yaparım’ teziyle yürümez. Atılacak her adımın, ne getirip ne götüreceği iyi tahlil edilerek hareket edilmesi gerekir. Rusya ile ilişkilerin düzgün yürümesi, hem iç, hem de dış politika açısından Türkiye’nin yararınadır. Bunun geçte olsa anlaşılması olumlu bir gelişmedir.
Başbakan Binali Yıldırım, Müslüman Kardeşlere yapılan darbe sonrası Mısır ile bozulan ilişkilerin de düzeltileceğinin sinyallerini verdi. İleride barışma sırasına Esed’de girebilir. Bütün bu gelişmeler Türkiye’nin etrafının düşmanlıklarla değil, dostluklarla sarılacağı açısından olumludur.
Bozulan ilişkiler, hem Suriye meselesinde hem terör konusunda, hem de ekonomik olarak Türkiye’nin aleyhine olmuştur. Atılan bu adımların hayırlı gelişmelere vesile olmasını diliyorum.
ÖNEMLİ NOT: Ülkemiz üzerinde büyük oyunlar oynanıyor. Allah yardımcımız olsun. Son olarak Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali'nde, satılmış hainler tarafından alçakça yapılan canlı bomba saldırısını şiddetle ve nefretle kınıyor, Rabbimizin, bu şerefsizlere Kahhar ismi şerifi ile tecelli etmesini niyaz ediyorum. Milletimizin başı sağolsun. Ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.