İstanbul: Avrupa Kültür Başkenti?
Bugüne kadar pek çok ülkeden pek çok şehir, Avrupa kültür başkenti olmuş. Avrupa kültürüne değer katan, Avrupa’ya katkı sağlayan kentlere veriliyor bu ödül.
İlk önceleri AB üyesi ülkelerin şehirlerine verilmiş, daha sonraları ise AB’ye aday ülkelerin şehirleri de kültür başkentliğine layık görülmüş.
Bu şehirler adından da anlaşılacağı üzere, genelde tarihi zenginlikleriyle ve Avrupa tarihindeki önemleriyle ön plana çıkıyor.
İlk kültür başkenti Atina…
Şehir, 1985 yılında Avrupa’ya kültür başkentliği yapmış.
Atina’nın ilk kültür başkenti seçilmesinde tarihi, hatta ideolojik bir arka plan var kuşkusuz…
Batı medeniyeti üç unsurdan oluşuyor; Roma hukuku, Hıristiyan, Yunan medeniyeti.
Bu yüzden Atina, batı medeniyetinin beşiği olarak biliniyor.
Hatta bu nedenle Yunanlılar, batı dünyasının şımarık çocuğu olarak pek çok şeyi kendine hak olarak görür…
Ve Batılı ülkeler de göz yumarlar buna…
Çünkü Yunanistan söz ettiğim Batı medeniyetinin üç sacayağından birinin temsilcisidir.
Yine, AB kriterlerine uygun olmadığı halde pek çok ülke aynı Yunanistan gibi muamele görür…
Çünkü onlar da Hıristiyanlık hâkimdir, Roma Hukuk nizamı geçerlidir ve Yunan Medeniyetini kendi medeniyetlerinin bir parçası, hatta asli unsuru olarak görürler…
Mesela Bulgaristan, mesela Romanya, mesela Çek Cumhuriyeti…
Bu ülkelerin pek çoğunda AB kriterlerine uymaz pek çok şey.
Ne İngiltere’ye benzerler, ne Almanya’ya ne de Fransa’ya…
Enflasyon, yolsuzluk, insan hakları bakımından Türkiye’den hiç de iyi durumda değillerdir.
Türkiye’den çok ama çok kötü durumdadır pek çok işleyiş.
Ama AB’ye üyedirler bu ülkeler…
Çünkü Avrupa kültür dairesinin içindedirler…
Ekonomileri, teknolojileri, yönetim anlayışları benzemese de…
Şimdi ise, Avrupa Kültür başkenti, İstanbul…
2010 yılı boyunca pek çok etkinlik olacak İstanbul’da…
Avrupa’ya katkı sağlayan ve kültürüne değer katan şehirlere verilen bu unvanı İstanbul tarihin belli bir döneminde gerçekten hak ediyor.
Bugünkü Avrupa’nın oluşmasında çok önemli bir katkısının olduğu şüphe götürmez bir gerçek.
Mesela Rönesans ve Reform hareketine İstanbul’un fethinden sonra Avrupa’ya kaçan Bizanslı âlimlerin çok önemli katkılar sağladığı söylenir.
Ancak İstanbul aynı zamanda Avrupa medeniyetiyle Doğu medeniyetinin tam da ayrıldığı, birbirinden farklı iki dünya görüşünün olduğu tescil edilen bir semboldür de…
İstanbul camidir, İstanbul medresedir, İstanbul nargiledir, İstanbul hicaz makamında bir şarkıdır…
Topkapı’sıyla, mehteranıyla, Avrupa’nın karşısında tüm ihtişamıyla ve vakuruyla dikilen şehri muazzamadır…
Velhasıl, İstanbul Doğu’dur…
Avrupa kültür başkentine ziyarete gelecek Batılılar bunu inanın ki, bizden daha iyi biliyorlar…
O yüzden “keşke” diyorlar…
“Keşke o meşum tarih olmasaydı da İstanbul gerçekten Avrupa Kültür Başkenti olsaydı” diyorlar…
Ve maalesef, biz de her geçen gün onların keşkelerini biraz daha gerçeğe dönüştürmek için var gücümüzle çalışıyoruz…
Kılıçla alınanlar, kalemle veriliyor…
Avrupalılardan fetihle alınan şehir, bugün festivaller eşliğinde Avrupalıların beğenisine sunuluyor…
Ne garip değil mi? İstanbul: Avrupa Kültür Başkenti?