Koca Yunus’un dediği gibi, ‘Bu dünya kime kalmış ki.. Yaşamak için değil ölünmeye gelinmiş meğer.
Her gün doğup batan güneş, açılıp kapanan kapılar, gelinip geçilen yollar, yeşeren tomurcuklar, dökülen yapraklar, hepsi lepsi hüzünlü bir musikinin nağmelerini oluşturuyor.
Umutla beklediğimiz yaz, bahar bu hüzünlü musikinin bir başka nağmeleridir.
Şu İstanbul Caddesi de Konya’mızın ticari hayatının renkli sahifelerinden birini oluşturuyor.
Şehir, enine boyuna ne tarafa taşarsa taşsın, önemini yitirmeyen ve de yitirmeyecek olan şu İstanbul Caddesinden söz edeceğiz.
İstanbul Caddesi daha düne kadar başka başka isimlerin ve başka esnaf gruplarının icraya ticaret ettiği, ticari saltanınım sürdürdüğü, rızık temin ettiği, insanları ekmek kapısı idi.
Bugün bunları başkaları devam ettiriyor. Biz anılar zincirimizi eskiye dönük olarak Hükümet Alanından açalım istersiniz.
O günlerin Hükümet alana dendiği vakit ilk akla gelecek isim ‘Babahasanlar’ idi. Baba Hasanlar bu semtin simgesi olmuştu. Gücüyener kardeşlerin yarattığı Kırmızı Kütüphane’ patentini yediden yetmişe bilmeyen yoktu.
Bir köşede baba hasanlar öbür kaşede Kolonyacı Hasan meşhurdur.
İstanbul Caddesi esas olarak Aziziye Camiinden başlar, İsmet Paşa İlkokuluna kadar devam eder. Fakat caddenin kalbi Yeni Konya Gazetesi ile Aziziye Arasında atmıştır hep.
İşte bu caddede yıllarını tüketmiş ve baki aleme göç edip gitmiş olan meşhurları o günün esnaflarından olup bugüne sağ salimen oluşabilmiş olan Mustafa Kamışcıoğlu ile oturduk zincirin haklarını sıralamaya başladık.
Bundan 40-50 yıl öncesine İstanbul Caddesi şekercilerin, bakkalcıların istilası altında idi. Bu nedenle de ilk anımsadığımız şekerci Mustafa, Rahmi Özkeçeci ile kardeşi Mehmet Naci Özkeçeci oldu.
Şekerci Nesip, Tadal şekercisi Osman Taşyürek, Şekerci Avni, Özütemiz, Şekerci Mustafa Karakurt gibi isimler Konyalılara yıllarca birbirlerinden güzel nefis şeker ve şekerlemelerden sundular.
Diğer esnaf gruplarından Talat ve Ahmet Fevzi Keleş, Ellilikler, İstanbul Eczanesi Alişan Özatilla, Ecz Ali Berkoğlu ile Kuru Bakkaliye esnafından Mehmet ve Fevzi Bozoğlu, Babayiğitler, Mehmet Yüksel, Nuri Küçükkeleş, Saffet ve Mustafa Bozkurt, Kazım Şalvarcı, Niyazi Terzioğulları, Ali Can kardeşler, Yazıcıoğulları ve bu sokağın en megallit ve en müktedan adamı şu meşhur ‘Tayyib Ağa’mız
Beyaz eşyanın nüvesi olarak gözümüze ilk çarpan isimlerden Ahmet Küçük Armağan, Sıtkı Bilgin, Fevzi Kaymakzade, Mustafa Kamışcıoğlu, Dündar Başaran, Abdurrahman Cengiz, Salih ve Mustafa Kavutoğlu kardeşler, Karyolacı Bekir Ocak, Lütfü Hodoğlu, kazım Çankırılı, Antalya Anbarını yıllarca ayakta tutan İnsan ve oğlu Necdet Çörekcioğlu’nu hatırlamayan yok gibidir.
Sabri Halıcı, yorgancı Mustafa Ertürk de eşhurlardan idi. Plakçı Mustafa ile Babası Hasan Abasız dün bu sokakta plakçılıkla işe başlamışlardı ama, bugün beyaz eşyanın güçlü isimleri arasındadırlar.
İsterseniz bir defa daha tekrar edelim.
Mal sahibi mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi