İSTANBUL (AA) - KAAN BOZDOĞAN - Kendisini "ekspres küfeci" olarak tanımlayan 45 yaşındaki Ahmet Bardakçı, her sabah gün ışımadan yollara düşüyor, haftanın 5 günü gittiği semt pazarlarında dolaşarak ya da cep telefonundan kendisine ulaşan müşterileri için sipariş topluyor.
Konya'dan 1989 yılında İstanbul'a gelen Ahmet Bardakçı, 4 sene pazarlarda terlik ve elbise satarak geçimini sağlamaya çalıştı. 1993'te tartıştığı zabıta ekiplerince el arabasının lastiğini patlatmasına öfkelenen Bardakçı, ailesiyle Kocaeli Gebze'ye taşındı. Burada devam ettiği işleri bozulan 5 çocuk babası Bardakçı, işsiz kalınca pazarlarda hamallık yapan ağabeyinin önerisi üzerine 5 yıl önce küfeciliğe başladı.
Gebze'den İstanbul'a sabahın erken saatlerinde üç vasıta değişerek gelen Bardakçı, pazar mesaisine 08.00-08.30 arası başlıyor. Pazarı dolaşarak esnafa "hayırlı işler" dileyen Bardakçı, siparişlerini tezgahlardan ya da marketten alarak adreslerine ulaştırıyor. Bardakçı, sipariş olmadığı günlerde ise pazarda alışveriş yapan müşterilerin poşetlerini doldurduğu sırtındaki küfesinde taşıyor.
Zamanla çalıştığı pazarların civarında bastırdığı kartvizitini dağıtarak cep telefonu numarasını yayan, "Ekspres küfeci geldi" diye bağırarak tanınırlığını artıran Bardakçı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, nostalji ile teknolojiyle bir araya getirip cep telefonu üzerinden de sipariş almaya başladığını söyledi.
Her gün kilometrelerce yol yürüyen ve ortalama 100 kilogram yük taşıdığını belirten Bardıkçı, evinin masraflarını karşılamak için herkes gibi kendisinin de bir mücadele içinde olduğunu belirtti.
Bardakçı, "Mesleğe ilk başladığım gün Sarıyer'e gittim. O sırada iş olmayınca günde iki üç pazar geziyordum. Baktım sepetle iş veren yok. Kendimi tanıtmaya başladım. Tanındıktan ve pazarları sabitledikten sonra şükürler olsun her yerde bir müşterim var. Hepsi arıyor, yeri geliyor mesajla cep telefonundan sipariş veriyorlar. Sabit müşterilerim var, onları mağdur etmemek için ürünleri tadıp fiyatına bakarak özenle seçiyorum. Adamın kendisi gelmiş olsa önemli değil, belki uygun ürüne yönelebilir ama ben adamı mağdur etmemek için elimden geldiği kadar iyisini alıyorum." dedi.
Sipariş olmadığında da pazarda esnafı dolaştığını belirten Bardakçı, eşyasını taşıtmak isteyen müşteri kendisine yönlendirdiklerini anlattı.
- "5 lira veren de var 10 lira veren de"
Pazartesi Bağlarbaşı, salı Levent, çarşamba Sarıyer, cuma Üsküdar ve cumartesi Pendik'te kurulan pazarlarda küfesi sırtında ekmek parası için koşturduğunu belirten Bardakçı, "Fiyat söylemiyorum. 5 lira veren de var, 10 lira veren de var. Bazıları eksik veriyor, bazısı fazla. 'Bu hafta sen bu kadar verdin, geçen hafta bu kadar verdin. Neden aynısını vermiyorsun?' demiyorum. Müsait olmayabilir. Adam her zaman aynı parayı verecek hali yok." ifadelerini kullandı.
Üsküdar'da yaşayan ve cumaları siparişlerini Bardakçı'ya aldıran Melek Seçen, "3 sene önce cuma pazarında tanıştık. Ayağım iyiyken ben pazarda ürün alıp oraya bırakıyordum, sonra o getiriyordu. Buralar yokuş. Diz kapağımdan ameliyat olduğum için artık alışveriş yapamıyorum. Sağ olsun ben ona nelerin eksik olduğunu telefonla bildiriyorum. O da topluyor getiriyor bana." dedi.