İstanbul Sözleşmesi dedikleri… (2)

Salih Sedat Ersöz

             

Sözleşmenin 12. Maddesinin 1. Fıkrasını bir kere daha okuyalım.

“Kadınlar ve erkekler için, alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan ön yargıları, örf ve adetleri, gelenekleri ve her türlü farklı uygulamaları ortadan kaldırmak amacıyla, kadın ve erkeklere ilişkin toplumsal ve kültürel davranış modellerinde değişim sağlamak için gerekli tedbirleri alır.”

Bu maddede ortadan kaldırmak olarak yapılan tercümenin asıl metindeki karşılığı “kökünden kazımak” tır. Yani madde, inanç ve ahlak anlayışımızdan kaynaklanan karı koca ilişkilerindeki her türlü örf, adet, gelenek ve duyguların kökünün kazınması için her türlü tedbirin alınacağını ortaya koymaktadır.

12. Maddenin 5. fıkrasında ise, “Taraflar kültür, töre, gelenek veya sözde namus gibi kavramların bu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir” denmektedir.

Bu sözleşmeyle daha önce açıkladığımız şekliyle homoseksüellik, lezbiyenlik gibi sapıklıklar koruma altına alınırken inançlarımızdan kaynaklanan adet ve gelenekler ile namus anlayışımız bile ortadan kaldırılmak ve kökünden kazınmak istenmektedir. Maddede geçen “sözde namus” terimi üzerinde iyi düşünmek gerekir.

Sözleşmenin 14. Maddesi “Eğitim” başlığı altında, “Taraflar, resmi müfredata kadın erkek eşitliği, toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri, kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddet gibi konuların öğrencilerin zaman içinde öğrenme kapasitelerine uyarlanmış biçimde dâhil edilmesi için gerekli tedbirleri alacaklardır” demektedir.

 2. fıkrada da bu ilkelerin yaygın eğitimin yanı sıra, spor, kültür ve eğlence tesislerinde ve medyada yaygınlaştırılmasına yönelik tedbirlerin alınacağını öngörmektedir.

Maddede geçen “toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri” ne demektir? Yani toplumda yıllardır sürüp gelen karı koca veya eşlerin ötesinde her türlü cinsiyet ki kapalı bir şekilde yine erkek erkeğe veya kadın kadına cinselliğe işaret edilmekte ve bu cinselliklerin eğitiminin verilmesi gerektiğinden söz edilmektedir.

Sözleşmenin 36. Maddesi “Tecavüz dâhil olmak üzere cinsel şiddet” başlığını taşımaktadır.

Bu maddenin 1/a -b- c fıkraları, “bir insanla rızası olmaksızın cinsel nitelikli eyleme girişmenin cezalandırılmasını şart koşmakta, 3. fıkrada da “bu hükümlerin eski veya mevcut eşlere veya birlikte yaşayan bireylere karşı gerçekleştirilmiş eylemler için de geçerli olmasını” belirtmiştir.

Bu madde, eşler ile kim olursa olsun bir evde birlikte yaşayanları aynı kategoride değerlendirerek her türlü cinsel birleşmeyi yasallaştırırken, eşlerin rızaları dışındaki cinsel birleşmeyi şiddet suçu kapsamına almaktadır.  (Devam edecek)