İSTANBUL - ARİF HÜDAVERDİ YAMAN - Türkiye Basketbol Federasyonu Medya ve İletişim Direktörü Barış Kuyucu, dünyanın en güzel şehirlerden İstanbul’u, Avrupa’nın bisiklet dostu kentleri gibi yaşıyor. Kuyucu, sabahları Nişantaşı'ndaki evinden Zeytinburnu'ndaki federasyon binasına, mesai bitimi ise iş yerinden evine uzanan 14 kilometrelik yolu bisikletiyle katediyor.
''Bisikletler diyarı'' Hollanda'nın ve pek çok Avrupa kentinin yaşam biçimini, İstanbul'daki hayatına uyarlayan Kuyucu, bisiklet tutkusundan İstanbul'a rağmen vazgeçmedi.
Güne erken saatlerde başlayan Kuyucu, katlanır bisikletinin önüne çantasını ve yol boyunca ona eşlik edecek müzikler için hoparlörünü monte ettikten sonra, müziğin sesini açarak yola çıkıyor. Kuyucu'nun kullandığı ilk güzergah Nişantaşı- Kabataş. Kabataş'a ulaştığında bisikletini katlayarak tramvaya binen Kuyucu, kitabını okuyarak Tarihi Yarımada'ya doğru yol alıyor.
Topkapı'ya kadar tramvayla seyahat eden Kuyucu, burada tramvaydan inerek tarihi surlar arasından geçip, Zeytinburnu'ndaki federasyon binasına ulaşıyor.
Kuyucu'nun eve dönüş yolculuğu ise yine güzel manzaralar eşliğinde gerçekleşiyor. Federasyon binasından çıktıktan sonra sahil yolunu kullanan Kuyucu, Sirkeci, Galata Köprüsü, Tophane, Kabataş ve Vodafone Park'ın önünden geçerek, Maçka Parkı'na ulaşıyor. Parkın temiz havasıyla günün yorgunluğunu biraz olsun unutan Kuyucu, yolculuğunu Nişantaşı'nda tamamlıyor.
- Çocukluk tutkusunu İstanbul'a taşıdı
Bisiklet tutkusunu ve kentteki bisikletli yaşamını AA muhabirine anlatan Kuyucu, bisikletle çok küçük yaşlarda tanıştığını söyledi.
Doğup büyüdüğü Gaziantep’ten İstanbul’a geldiği 18 yaşına kadar her gün bisiklet kullandığını belirten Kuyucu, bu alışkanlığını, yaşamının her döneminde sürdürmek istediğini anlattı.
İstanbul’daki uzun mesafelerin ve yol durumunun, bisikletli ulaşımı zorlaştırdığının altını çizen Kuyucu, "5 yıl önce hayatıma kattığım katlanır bisiklet sayesinde tekrar İstanbul’da da bisiklet kullanma zevkime kavuştum." dedi.
Son 2,5 yıldır da yine katlanır bisikletle, çok zor hava şartları hariç işe gidip gelebildiğini anlatan Kuyucu, "Tarihi Yarımada’nın muhteşem manzarası eşliğinde, iş dönüşü spor salonuna gitmek zorunda kalacağıma, bu parkuru yapıp günlük sporumu, ulaşımımı ve zevkimi dönüş yoluma katıyorum." diye konuştu.
Bisikletli ulaşımın insanın yaşadığı şehirle olan ilişkisini de geliştirdiğini, yolculuğu sırasında kimi zaman insanlarla sohbet edip fotoğraflar çektiğini belirten Kuyucu, "İstanbul’da bisikletle sokakları, yolları, mahalleleri keşfetmek müthiş bir keyif, büyük bir mutluluk. Çiçeklerin kokusu, martıların arkadaşlığı, denizin esintisi eşliğinde tarihin içinde bir yolculuk bisikletle İstanbul..." ifadelerini kullandı.
İstanbul gibi büyük bir metropolde bisiklet kullanmanın dezavantajlarına da değinen Kuyucu, İstanbul’un henüz olgunlaşmış bir bisiklet dostu kent olmadığını, ancak her geçen gün bununla ilgili ilerlemelere de şahitlik etmekten mutluluk duyduğunu dile getirdi.
- "Ömürlük harika bir arkadaş"
Daha güvenli bisiklet yollarına ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Kuyucu, şunları kaydetti:
"Yol kadar araçlardaki insanların da saygısı gerekiyor. Biz bisikletlilerin de daha çok trafiğe çıkarak haklarımızı artırmamız ve korumamız lazım. Ne kadar çok bisikletli günlük hayatta bisiklet kullanırsa, bu saydığım gereklilikler toplumda bir mecburiyete, kültüre dönüşür. Sadece bisikletçiler olarak şoförler ve belediyelerden beklenti içinde olmamız doğru değil. Biz de yolların ve hayatın bir parçası olduğumuzu, daha çok bisiklet kullanarak ve sayımızı her geçen gün arttırarak gösterebiliriz."
Bisikletin dünyanın en ucuz ve en temiz vasıtası olduğunu ifade eden Kuyucu, sözlerini, "Hatta bisikleti, ömürlük harika bir arkadaş ve oyuncak olarak da tarif edebilirim. Eğlenceli ve ruhunuzu ferahlatan harika bir dost. Bisikletseverlere önerim; Amsterdam veya Stockholm gibi bisiklet kenti olmayı beklemek yerine, İstanbul başta Türkiye’deki her kente bu kültürün aşılanması için benzin ve sinir tüketen benzinli araçlardan inip daha çok bisiklet kullanmaları." şeklinde tamamladı.