GÖNÜL PENCEREMDEN
A.CENAP KENDİ
Kostandinopel Devrinin kapanıp Türk İslam Medeniyetine hayat hakkı tanıyan Yüce Mevla’mız lütfü inayeti ile Nübüvvet Delilini yani Peygamberlere verilen Sezgi’yi kıyamete kadar baki kılmıştır. Evliya Enbiyaları da izharına sebep kıldığına göre, her devirde aramızda yaşamış ve yaşamakta olan ruhanilerden gerektiği biçimlerde istifade edebileceğimiz insanlardan İstanbul’un fethi münasebetiyle bahsetmeye çalışacağım.
İstanbul’un fethi sırasında Savaş devam ederken büyük Türk Kumandanı Fatih Sultan Mehmet Han hocası Akşemsettin hazretleri ile secdeye kapanıp tefekkür halinde iken Yüce Mevla’ya şu şekilde yalvarıp sığınmışlardır.
Yarabbi her devrin bir Kutb’u Küllisi olduğuna göre bu zamanın Velisi kim ise bize yardıma gönder. Diyerek sabahlara kadar gözyaşı dökmüşlerdir. O devirde Übeydullah Ahhar isminde bir veli, o zamanın Kutb’u küllisi imiş. O anda Semerkant’ta bulunmakta iken manevi davetten sinyali alır, günlerden Perşembe öğleden sonra yanandakilere buyurur ve atımı çabuk getirin der. Beyaz atına biner Semerkant’ın sokaklarında kaybolur aynı günün akşamı döner, nereye gidip geldiğini soran talebelerine buyurur ki Büyük Türk Sultanı Muhammet Han (ki bu zat Fatih Sultan Mehmet) Küffar ile çok büyük bir savaşta idi. Yüce Mevla’nın izni ile benden yardım talep edildi, onun için acilen oraya gittim. Savaş yerine zamanında ulaştım. Zafer Müyesser oldu, Hakk’ın izni ile geri döndüm, der.
İşte bu Ruhani zatın oğlu, Abdulhadi babasının ölümünden sonra o günün anısı için bakınız ne diyor…
Yıllar sonra ben İstanbul’a gittim. Sultan Mehmet Han’ın oğlu Bayezit Veli hazretleri Osmanlı Padişahı idi, Beni Sarayına davet etti. Babam Übeydullah Ahhar’ın şeklini şemailini, kılık kıyafetini ve yüz biçimini sordu. Ben tarif ettikçe o tasdik ediyordu. Babamın beyaz bir atının olup olmadığını da sordu var olduğunu tasdik ettim. O zaman Bayazıt Han hazretleri bana şunları anlattı…
Babam Muhammet Han bana anlattı ki, İstanbul’un fethinde savaşın en şiddetli anında Hocam Şemseddin hazretleri ile dua halinde iken Allah indinde zamanın Kutb’u Külli’si kim ise yardım talep ettik. O gün “Fetih Günü” savaşın en şiddetli anında yanında aniden Nurani bir zat belirdi ve buyurdu ki “Hiç Korkma, Yardımınıza Geldim” dedi. Bu zat beyaz bir atın üzerinde idi düşündüm işte zamanın Kutb’u küllisi bu idi. Kendisine efendim asla savaştan korkmuyorum, lakin düşman askeri bizden çok fazladır, deyince beyaz atın üzerindeki zat eli ile ileriyi göstererek “Şuraya bak” dedi, baktım savaşan ordularımın önünde muazzam bir Ordunun daha hasıl olduğunu gözlerimle gördüm hepsi yeşil sarıklı hepsi beyaz elbiseli idi. Öyle müthiş savaşıyorlardı ki ortalık Cehennemi andırıyordu, Mübarek zat bu orduyu gösterip “İşte senin yardımına bu Ordu ile geldim, şimdi sen şu tepenin üzerine çık büyük zaferi kutla” dedi.
Tepeye çıktım kafirlerin hezimetini gözlerimle gördüm.
Kaleye baktım şanlı bayrağımız dalgalanıyordu.
Kore savaşındaki semavi mucize haftaya…