Yüzyıllardır ülkemiz üzerinde oynanan oyunların hepsinin farkındayız. Bunu tarih kitaplarından öğrendiklerimiz kadarını da bizzat her dönem yaşayan insanlar kendi gözleriyle de görebiliyor. Şimdiki neslin babaları kendi gözleriyle gördükleri oyunların bir diğer boyutunu oğulları görüyor. Bizden sonra ki nesillerde kendi gözleriyle göreceği oyunların bir diğer boyutunu da tarih kitaplarında öğrenecek. Tam olarak demek istediğim, Türk insanı bu coğrafya üzerinde oynanan oyunları hem kendi gözüyle görecek hem de benzerini tarih kitaplarında okuyacak. Bu coğrafyadaki bereket ve güzellik olduğu sürece dış güçler her zaman bizim karşımıza yeni ama benzer oyunlarla çıkacaklar. Türk milleti olarak her şeyin farkında olmamıza rağmen bu oyunlara tam manasında karşılık vermiyoruz. Tam anlamıyla karşılık versek bu coğrafyadan olan kardeşlerimizin cani yanacak. Bu yüzden de en ince hesaplarla en az zararla bu oyunlara karşılık veriyoruz. Tarihte karşımıza çıkan ekonomik oyunların benzerleri son iki yıldır sürekli karşımıza çıkıyor. Aldığımız tedbirlere rağmen yeni bir değer katılarak yeni oyun masaları kuruluyor. O masayı yıkıyoruz, yine yeniden bir oyun masası, yine yıkıyoruz yeniden bir daha…
Bu döngü böyle gidecek değil ya, kökten çözüm arayışı içinde oluyoruz, bu sefer sırtımızdan vuruluyoruz. Bunun en iyi örneğini tarih kitaplarına daha önce girmeyen ihanet olan 15 Temmuz’da birebir yaşayarak çok iyi gördük. Sonrasında da ülkemizde yaptıkları ekonomik baskı ve bunalım çabalarına da bizzat şahit olduk. Ülkemizdeki birlik ve dayanışma sayesinde bunları en ufak sıyrıklarla atlattık.
Son aylarda artık hükümet daha önceden tedbir alarak önümüze konulacak oyun masalarının farkında olduğunu gösterdi. Bu tedbirlerden önceden sezilmiş olanı da karşımıza çıkacak olan işsizlik problemiydi. Hükümet bu konuda tüm kurumlarda düğmeye basarak ‘İstihdam programları’ yaptı. Herkesi İstihdam seferberliğine çağırdı. Ülkemiz için, daha güçlü bir Türkiye için herkesin işçi kapasitesini zorlaması ve üretimde de daha yükseklere ulaşılması amaçlandı. İşsizlik en aza indirilip ülkenin üretimi artırılmayı amaçlayan bu projelere tüm işyerleri davet edildi. Yani iki kişi çalıştıran bir işletmeyle bin kişi çalıştıran bir fabrikaya ayrı ayrı ilgi gösteriliyor. Herkes üretime geçsin, herkes çalışsın ülkeyi beraber kalkındıracağız denildi. İstihdam seferberliği için yapılan duyuru programlarına herkes ilgi duymaya başladı.
Ülkemizi kalkındıracaksak hep beraber yapacağımız bir iş bu. Tıpkı Kurtuluş Savaşı gibi 15 Temmuz gibi herkes ülkesi için çabalayacak. Aynı birlik ve beraberlik anlayışıyla işverenler de hükümetin yaptığı istihdam teşviklerine kulak verip çalışan sayısını yüzde 10 artırmalı. Herkes çalışsın herkes üretsin ülkemiz kalkınsın.
Yakında ülkemizin karşısına koyacakları oyun masası, ekonomimize kuracakları bir masa olacak. Bu konuda herkes şimdiden tedbiri alsın!
Yüzyıllardır ülkemize tehlike oluşturanlar belki anlamayacaklar ama, biz her zaman çalışmaya devam ettik ve edeceğiz.
Hem ülkemize kurulan oyunları bozmak için, hem de ülkemizi daha hızlı kalkındırmak için herkesin elbirliğiyle bu işin altından kalkması gerekiyor.
Atalarımızın da dediği gibi; “Çalışan demir Pas tutmaz”