İstikameti şaşmış bir ibre ile yol tayin edilir mi? Yönünü hesap edemeyen pusulaya bakıp yol alma gayreti de neyin nesi?
Aldandık diyemeyeceğim ama güzel aldatıldık. Gayet ustaca hareket ettiler. Tıpkı bizdenmiş gibi davrandılar. (Bizden derken şahsımla ilgili değil millet olarak) Bizim gibi. Bizi savunuyor, bizi destekliyor gibi.
Okullar açtılar, okullarda dini eğitim veriliyordu. Yani bir dönem İmam Hatiplerin girişini tıkadılar!
Başı kapalı DR.’lar, Hemşireler vs olacaklardı… Oldu, başörtüsü ‘teferruat’ görüldü!
Öğrencileri kitap okumaya teşvik ettiler. Tek bir şartla ‘kendi kitaplarından başka kitap okumamak kaydı ile.’ Kur’an-ı Kerim? -Öncelik Gülen kitapları! Kimse itiraz edemez, sistemlerinin çarkı böyle işledi! Eğitimi kullanarak psikolojik mankurtlaştırdılar!
Şimdi deniyor ki devlet destek verdi onlara. Bu hükümetten önce de destek verildi inkar edemezsiniz. Her dönemde parlatılmak istenildi. Şimdilerde boy boy fotoğraflar paylaşılıyor. İyi de bu adamların arası sadece bu hükümetle iyi değildi bundan önceki (Erbakan Hükümeti_54’ncü Hükümet Harici) hükümetlerle de iyiydi. Ecevite şefaat edeceğini dile getirdiğini pek çok kişi bildiği halde dile getirmiyor. Sn. Cumhurbaşkanına şefaat bir kenara dursun, beddua ettiğine şahidiz ve zaten devlet hariç ülke olarak inanıldı. Nasıl mı? Yakın akrabalarınıza bakın, radikal karşıt olanlarda dahil onların dershanesine gitmeyen var mı? Her aileden neredeyse bir kişi gitti. Demek oluyor ki; Millet olarak kandırıldık! Zayıf noktamızdan enjekte edilmek istendi o kirli zehirleri.
Hata tek taraflı mıydı peki?
Allah Rasul(s.a.v.)’ü “ Size iki şey bırakıyorum. (Bunlara tutunursanız) asla delalete düşmezsiniz: Allah’ın kitabı ve sünnetim. Bu ikisi (kıyamette) havza kadar ayrılmadan beraberce geleceklerdir.”(Hâkim,1/93) buyurduğu halde biz hangi ara sokaklara girdik ve kaybolduk. Asıl yoldan yürümek yerine ara sokaklarda kaybolmayı tercih ettik. Zannediyorum bu arada eleştirenler olacaktır ama üzgünüm ben Kur’an-ı Kerim’den gayrı yol gösterici bir kitabı kabul etmiyorum, Rabbim’den başkasına rabb derecesinde tapınamam! Bu ifadeyi birkaç defa dile getirdiğimizde Peygamber Efendimiz(s.a.v.)’le görüştüğü iddia edilmişti. Peki gerçekten Peygamberimizle görüşüyorsa hiç sitem etmemiş miydi Allah Rasulü? Hiç kızmamış mıydı? Genç hanımefendilere Türkçe Olimpiyatları yaptırdığı için?! İslam dini yeryüzüne yayılmalı düsturuyla hareket ettiğini savunan bu hareket, durumu Türkçe dilinin yeryüzüne hakim olması diye mi anlamıştı?
Tekrar yanlışa düşmemek için Efendimiz (s.a.v.)’in işaret ettiği Kur’an ve Sünnet’e geri dönersek; Biz neden ana yol yerine ara sokaklara girmeyi seçtik? Neden ölçü belliyken biz ölçünün dışında ölçü aramayı seçtik?
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için büyük bir azap vardır.” (Âl-i İmrân - 105)
Ayet-i Kerime’de zikredildiği üzere ‘apaçık’ ikazı Kur’an’ı Kerim’de 15’ten fazla ayette geçmektedir. Hal böyleyken Allah’ın ayetlerini ve Resul’ün çizgisinden dışarı çıkmamız elbette ki derin bir silkelenişle bizi kendimize getirecektir. 15 Temmuz’la böyle bir silkeleniş yaşadık ve anladık ki bizi zayıf noktamız; dini hassasiyetlerimizle vurmak istediler ve isteyeceklerdir. Rabbim inancımızı kullanarak bizi vurmak isteyen bu görüşün mensubu, müsebbibi, hizmetkarı kim varsa kahr etsin!
Kalp gözümüzü daima açık etsin ve aklı selim düşünmeyi nasip etsin.
Yaşanan tüm olaylar İslam sancağının inşaAllah burçlara dikileceğinin büşrasıdır. Bu vesile ile açık bir şekilde bizlerde davet yapalım. 07.Ağustos.2016 Pazar günü İstanbul büyük bir kucaklaşmaya ev sahipliği yapacaktır. Bir kişi, bir alemdir. Bir kişinin katılımı, binler hükmündedir, unutmayalım.
Allah bu milletin, devletin ve bizlerin yar ve yardımcısı olsun.
Selam ve dua ile.