İyi futbol kötü sonuç

Selman S. Akyüz

 

 

13. dakikada Konyaspor’un golü geldi. Neca attı. Benim istediğim, özlediğim Neca gibi oynuyordu. Her geçen hafta daha da toparlanmış bir görüntü sergileyen Konyaspor da öyle güzel bir baskı kurdu ki, golün gelmesi kaçınılmazdı. 1-0’dan sonra kaçan çok net pozisyonlar da vardı. Erdinç’ten formayı kapan Erkan Sekman’ın sakatlığında nihayet magazinel yönü hayli güçlü futbolcumuz, Ali Turan kadrodaydı. Ömer Ali gibi önemli bir yetenek sahanın en çok çalışanı olunca, ikinci gol de adeta “geliyorum” dedi. Ömer Ali çok olgun bir futbolcu. İşini iyi yapıyor. Twitter’i fazla kullandığı gibi sahanın her yerini de, topu da çok iyi kullanıyor. Kendisi rahatlıkla gol yapabileceği topu, 34. dakikada 7. haftada ilk golünü atsın diye Elazığ’dan gelen Sinan’a verdi. O’nu hem kendisiyle barıştırdı, hem Konyaspor’a kazandırdı. Süper futbolunu devam ettirdi, bir topu direkten döndü ama ilk yarı bitmeden rakibin 2-2’yi yakalaması şok etkisi yarattı. Tüm stat dondu, kaldı. Ahmet Şan, basın tribününe dönüp, hakemlerle ilgili şikayetlerini sayfalarına taşımayan gazetecilere kızdı. Hep suçlu onlar zaten. Takım yenildiğinde de “siz takımı karıştırıyorsunuz” deyip röportaj vermiyordu. Neyse alıştık. Tolga Özkalfa penaltı vermese de olurdu.

İkinci yarıdan ümitliydim. Çünkü Konyaspor iyi oynuyordu. Fakat orta sahanın dinamosu, biçeri, döveri İshak’ın sakatlanıp çıkması herkesi tedirgin etti. Nitekim haftalardır oynamayan Serkan Şahin, İshak’ı hayli arattı. Orta sahayı rakip çok hızlı geçti. İkinci yarıdaki futbol ve 2-2’lik sonuç, Konyaspor’un kapanan takımları aşma konusunda ilerde de büyük sıkıntılar yaşayacağını, takımın iyi bir santrfora daha ihtiyacı olduğunu, savunmada istikrar gerektiğini açıkça ortaya koydu. Devre arasına kadar takımın birbirine ne kadar alışacağı ve yapılacak transferler Konyaspor’un sezonu nerede bitireceğini gösterecek.

 

AHLAKSIZ FUTBOLCULAR

Adaletten yana olmamız gerekiyor. Hele ki basın yoluyla insanlara ulaşıyor ve onları etkileme noktasında önemli bir görev üstleniyorsak, hakkı, hukuku gözetmeli, vicdanımızın sesini dinlemeli, riyakarlığı ve vefayı da ayırt edebilmeliyiz. Haciz olayıyla ilgili konuşurken de bunlar çok önemli. Zafer Demir’in eşi, Tatlıcak’ta ne var ne yok toplamaya geldiği saatlerde Uğur Özteke ile beraber oturuyorduk ve tartıştık. O, futbolcuların alacaklarının ödenmemesinin hata olduğunu, yani oyuncuların haklı olduğunu söylerken, ben her iki tarafın da suçlu olduğunu ancak futbolcuların riyakar davrandığını belirtiyordum. Evet yine söylüyorum maalesef Türkiye’deki futbol yöneticileri beceriksiz, hesap bilmez, hak hukuk tanımaz ama maalesef Türk futbolcusu da samimiyetsiz ve vefasız. Zafer Demir Konyaspor’da yıllarca oynadı. Çok da iyi işler yaptı. Diğer bir hacizci Erdal Kılıçarslan’dan daha da çok emeği var bu takımda. Ve ben de emeklerini çok iyi bildiğim için yaşadığı her sorunda O’nun yanında yer aldım. Haklıydı çünkü. Ama şimdi, bence haksız. Ya da en azından samimiyetsiz. Konyaspor’dan aldığı çeki eşine ciro ettiğini ve bu yolla haciz yaptığını öğrenince çok üzüldüm.

Zafer Demir ve Erdal Kılıçarslan örneği üzerinden Türkiye’deki futbolcuların “iş ahlakı” olmadığını söylemek kadar doğru bir şey olamaz. Başlıktaki “ahlak” şahsiyetleri ve insanlıklarını kastetmiyor. Zaten bu berbat camiada kimse o yönleriyle ilgilenmiyor.

Zafer Demir yıllarca Konya’da oynadı. Ve daha geçen yıla kadar Konyaspor ya da Şekerspor’a gelmek için her türlü yolu denedi. O güne kadar da alacaklarıyla ilgili hiçbir şey gündeme gelmedi. Ne zaman ki futbolu bıraktı, Konyaspor’a gelme ihtimali bitti, işte o zaman alacakları için haciz yolunu tercih etti. Erdal da Gençlerbirliği’nde oynarken, hem de iyi para kazanırken 15 bin liraya haciz koydu. Şimdi de rahatça oynuyor, adeta “deveye diken” diyor.

Zafer, keşke önce bir basın toplantısı düzenleseydi, “hakkımı istiyorum” deseydi, yöneticilerin hatasını yüzüne vursaydı. O zaman yine O’ndan yana olurduk. 120 bin lirasını almış. Hayırlı olsun. Güle güle harcasın.  

Bu kulübü uçan kuşa borçlu hale getiren, sözleşme feshetmeyi beceremeyen, FİFA’da sürekli dava kaybeden sözde “spor hukuku uzmanlarına” 200 bin lira kaptıran yöneticilere de yazık diyorum. Faiziyle dağıttıkları bu paralar kirli para değil, şehrin parası. Nereden geldiğini, Konyaspor’a gelmese halkın hizmetine kullanılacağını onlar daha iyi biliyor.

Bu arada emanet olarak verdiğiniz paraları Euro ya da Dolar’a çevirmeyi de lütfen bırakın. Konyaspor batar ama siz batmazsınız. Korkmayın.