HONG KONG (AA) - TEVFİK DURUL - Çin'in Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde dün "Baş Yönetici" seçimini Pekin yanlısı aday Carrie Lam kazanırken, 2014'ten bu yana "Çin usulü" demokrasiye karşı tepki olarak yüz binlerin sokaklara döküldüğü protestolar yerini sessizliğe bıraktı.
Çin merkezi yönetiminin, "Baş Yönetici" adaylarını kendisinin belirleyeceğini açıklamasının ardından 2014'de kitlesel protesto hareketleri başlamıştı. "Occupy central" adlı hareketin başlattığı ve Hong Kongluların kendi yöneticilerini belirlemek için "tam demokrasi" talep ettiği gösteriler seçim sürecinde sesini duyaramazken, dün yapılan seçimlerde Pekin'in desteklediği Carrie Lam, beklendiği üzere açık ara zafere ulaştı.
Bölgedeki demokrasi savunucusu sivil toplum örgütleri ve Hong Kong halkının "anlamsız" ve "utanç verici" olarak nitelendirdiği seçim öncesi alınan yoğun güvenlik önlemleri ve halka yapılan "izleniyorsunuz" uyarıları netice verdi.
Son üç yılda düzenlenen protestolar ve dile getirilen demokrasi talepleri son seçimlerle birlikte yerini sessizliğe bırakırken, "başına dert almak istemeyen" halk, "hassas" bir konu haline gelen seçimler konusunda çok fazla konuşmak istemiyor.
Seçim sürecinde bölgede yoğun güvenlik önlemleri dikkati çekti. Siyasi konularda konuşmaktan imtina etmeyen halk, bu seçimlerde gazetecilere demeç vermekten kaçındı. Sokak röportajlarına yasal olarak bir engel olmamasına rağmen, halka seçimle alakalı soru sorulduğunda birçok kişi yorum yapmadı.
- "Kameralar kayıtta"
Kitlesel protestoların en yoğun olduğu Mong-kok bölgesinde olası bir protesto dalgasına karşı asılan uyarı afişleri nedeniyle halkın tedirginliği göze çarptı.
Yerel yetkililerin, sokaklara astığı afişlerde "kameralar kayıtta" uyarısı yapılırken, sürekli kayıtta olan kameraların gerekli görüldüğü durumda "polis soruşturmalarında delil olarak" kullanılabileceği vurgusu yapılıyor.
Bin 194 üyeli Hong Kong seçim komisyonu delegelerinin yaptığı gizli oylamada, Carrie Lam'in yanı sıra bölgede sevilen eski Finans Sekreteri John Tsang ve Çin'e mesafeli duran emekli yargıç Woo Kwok yarıştı.
Pekin'in desteğini arkasına alan Lam, açık ara seçim zaferini ilan ederken, eski İngiliz sömürgesi Hong Kong'un ilk kadın lideri oldu.
Kapitalist ekonomi modeli ve "üst seviyede özerklik" yapısını koruması şartıyla bölgeyi 1997'de İngiltere'den devralan Çin, Hong Kong liderinin halk tarafından seçilmesi yerine, geniş temsilli bir komite tarafından kendi belirleyeceği adayların oylanacağı bir sistemi uyguluyor.
Dünyanın en önemli finans merkezlerinden biri olan Hong Kong, iç işlerinde bağımsız, dış işleri ve savunmada Çin merkezi yönetimine bağlı olmasını öngören "bir ülke iki sistem" ilkesiyle idare ediliyor. Ancak gözlemciler Çin hükümetinin, Hong Kong üzerindeki etkisini sürekli arttırdığına işaret ediyor.
-En zengin iş adamı da "Pekin'in güvendiği adayı" tercih ediyor
Pekin hükümetinin, 2014 yılında, Çin Ulusal Halk Kongresi'nin belirleyeceği adayların yarışacağı "kademeli seçim" ile "baş yönetici"nin belirleneceğini açıklamasının ardından yüz binlerce kişi sokaklara dökülmüştü. Hong Kong yönetim ofisini çevreleyen protestocular, "Occupy Central" çatısı altında birleşmişti.
Polisin göstericilere göz yaşartıcı gaz sıkması üzerine protestocuların korunmak amacıyla şemsiye açması üzerine uluslararası kamuoyunda "şemsiye devrimi" olarak adlandırılmıştı.
Çin'in ana kesimi vatandaşlarının son birkaç yılda hızla arttığı Hong Kong'da Çin bankaları ve devlet şirketleri, sokak ve caddelerde giderek daha yoğun olarak boy gösteriyor.
Buna rağmen sokaklarda açılan Çin karşıtı pankart, flama, karikatür ve afişler dikkati çekerken, "şemsiye devrimi" hareketi, varlığını sadece "sembolik" olarak sürdürüyor.
Son seçimde Hong Kong'un en zengin iş adamlarından Li Ka-Shing'in açıkça "Pekin'in güvendiği adayı tercih ettiğini" duyurması da ekonomide Çin'e bağımlılığı artan bölgede önceliğin ne olduğunu net bir şekilde anlatıyor.
Hong Kong Özel İdari Bölgesi'nde halk, liderini doğrudan belirleyemiyor. Halkın doğrudan oy kullanamadığı bölgede meslek odaları ve bazı STK'lara kayıtlı 246 bin temsilci, bin 194 delegeden oluşan seçim komisyonunu seçiyor. Bu komisyonun gizli oylamasıyla da üç adaydan birisi baş yönetici olarak seçiliyor.
AA