Geçtiğimiz ayın önemli bir gelişmesi de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Rusya Devlet Başkanı Medvedev’e yaptığı ziyaretti.
Bu ziyarette, Türkiye’nin 1 numaralı ticaret ortağı Rusya ile ticaretin doların aradan çıkarılarak TL-Ruble ile yapılmasına karar verildi…
Bunun ‘olağanüstü bir durum’ olduğunu söylüyordu AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Kabakçı…
Seçim çalışmalarıyla ilgili kanaatlerini alacakken, o bu noktaya dikkat çekiverdi.
Hatta bu kadar önemli bir konuyla Türk basınının yeterince ilgilenmediğini söyledi…
Mustafa Kabakçı aynı zamanda, Azerbaycan-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı…
Türk dünyasıyla ilgisi yeni değil…
Dolayısıyla seçim çalışmalarıyla ilgili bilgi vermeyi bir kenara bırakıp aslında ülkemiz için çok önemli olan bu gelişmeyle ilgili düşüncelerini anlatması çok normal…
İki ülke arasında ruble ve TL ile ticaretin yolunun açılması, ihracatçının kriz nedeniyle bozulan 2009 hesaplarını düzeltecekmiş. Bu anlaşma Rusya’da diğer ülkelerden birkaç adım öne geçmemiz anlamına geliyormuş…
Tabi bununla ilgili yapılması gereken bazı çalışmalar da var…
Merkez Bankası konvertibl olmayan paraların alım satımını yasaklayan, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı kararın değiştirilmesi için hazırlık yaparak, konuyu Hazine Müsteşarlığına göndermiş bile…
Kabakçı, Rusya ile ticaretimizin bu uygulamayla birlikte artacağını söylüyor…
Ruslar, devalüasyon korkusu nedeniyle ellerindeki dolarları kullanmak istemiyorlarmış, dolarla borçlanmamaya çalışıyorlarmış. Bu yüzden aramızdaki ticarette TL ve rubleye dönülmesi, hem onlar açısından hem de bizim açımızdan büyük avantaj sağlayacak.
Ne varmış bunda demeyin
Rusların İspanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerle yaptığı ticaret bu anlaşmayla birlikte büyük ölçüde Türkiye’ye kayacak.
Biraz bilgi vermek gerekirse Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin temeli Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar dayanıyor. 1937’de Seyrisefain Anlaşması ile ivme kazanan Türk-Rus ticareti o tarihten bu yana, artarak devam ediyor. Fakat zaman zaman bazı ürünlerde ithalat yasağı, bavul ticaretinde engeller, alacakların ödenmemesi gibi sorunlar da ortaya çıkmıyor değil… Buna rağmen Rusya, Türkiye’nin en büyük ticari partnerlerinden biri.
2008 itibariyle iki ülke arasındaki dış ticaret rakamının toplamı 31 milyar 317 milyar dolar olarak görünüyor. Ancak bunun sadece 6 milyar 418 milyon doları ihracat. Rusya’dan yüklü miktarda doğalgaz alımı yapan Türkiye’nin bu ülkeye karşı verdiği açık ise yüzde 32.2 artmış durumda. İlk etapta hedef, 32 milyar dolarlık dış ticaret hacmini 40 milyar dolar seviyesine çıkarmak.
1995’te Rusya ile dış ticaretin 3.3 milyar dolar olduğu hatırlanınca, gelinen noktanın önemi anlaşılıyor. Pek çok Türk şirketine müteahhitlik alanında ekmek kapısı olan Rusya, ihracatçının da gözde ülkesi. Üstelik Rusya’da perakende pazarının 400 milyar doları aşması, bu iştahı artırıyor.
1996 yılında imzalanan Mavi Akım anlaşması 2022 yılına kadar Türkiye’nin bu ülkeden doğalgaz alımını garanti altına alıyor. Ancak bu anlaşmalarda kullanılan para birimi dolar. İki ülke arasındaki ticaretin TL ve ruble ile yapılması halinde gündeme gelen bir konu da, Türkiye’nin doğalgaz ödemelerini dolar yerine TL ya da ruble ile yapması…
Ben de bunları yeni öğrendim…
Aslında Mustafa Kabakçı, sohbete başlarken bireysel olarak enerjik ve dik durmamız gerektiğinden söz etmişti…
Sözü, TL ve Ruble konusuna getirdiğinde de Rusya karşısında bu anlaşmadan sonra enerjik olmamız gerektiğini ve Türk Lirası’nı Ruble’nin üzerine çıkarabilmek için performans sergilenmesinin şart olduğunu söyledi…
Türk dünyası için de bu anlaşmanın önemine işaret eden Kabakçı haklı…
Ne olursa olsun, dik durmamızda büyük faydalar var.
Son yıllarda kendini fark eden ve fark ettiren bir Türkiye’nin çekim merkezi olması ve dost ülkelerin de istikrarına katkıda bulunmasının yolu dik durmasından geçiyor.
Rusya ile ticaret yapan iş adamlarımıza bu vesileyle hayırlı kazançlar temenni ediyorum.