"Kadına şiddet haberleri şiddeti normalleştiriyor"

ANKA Kadın Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Başak:- "Medyada Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti haberlerinin kuruluş şekli şiddeti meşrulaştırarak dolaylı yoldan artırıyor”- KADEM Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yılmaz: - "Ölümle sonuçlanan kadına şiddet va

İSTANBUL (AA) - ANKA Kadın Araştırma Merkezi Başkanı, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suna Başak, medyada yer alan kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti haberlerinin kuruluş şeklinin, şiddeti meşrulaştırarak dolaylı yoldan artırdığını bildirdi.

Prof. Dr. Suna Başak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, medyanın, kadına yönelik şiddet haberlerinin hiçbirini atlamamasının takdire şayan olduğunu ancak bazı medya kuruluşlarının kadın haberlerini sunarken kullandığı dil ve haberi sunuş tarzının eleştirilmesi gerektiğini ifade etti.

Haberlerin medyada yer alış şeklinin çok önemli olduğunu dile getiren Prof. Dr. Başak, "Bu haberlerde daha çok tirajı artırma, ilgi çekme gibi amaçların baskın olduğunu görüyoruz. Şiddet görmüş kadın bedeninin medya tarafından meta olarak kullanıldığını görüyoruz. Geçtiğimiz hafta Twitter'da yayılan haber bunu çok iyi örnekliyor. Haberde flulaştırmış bir kadın bedeni kullanılmış. Bu görüntü beni gerçekten çok rahatsız etti. Kadın bedeninin haberde flulaştırılmış olsa dahi, kullanılması ve cinsel obje haline getirilmesi rahatsız edici" diye konuştu.

Haberlerde failden çok mağdura odaklanıp bir de medya eliyle mağdur edildiğinin altını çizen Suna Başak: "Mağdurun medya eliyle yeniden mağdur edilmemesi lazım. Mağdurun medya eliyle yeniden mağdur edilmesi toplumda şiddetin, meşru olabileceğine dair bir algı oluşturuyor. Mesela şöyle haber başlıkları görüyoruz; 'Boşanmak isteyen karısını öldürdü', 'Öfkeli koca karısını öldürdü'. Bu tür başlıklarla medya cinayeti meşrulaştırmış oluyor, bu tür haberler kocanın karısını, meşru sebeplerden dolayı öldürmüş olduğuna dair toplumda bir algı oluşturuluyor. Bu tür başlıklar atılmamalı. Bu tür başlıklar atıldığı zaman, toplumda olumsuz algılar oluşuyor" diye konuştu.

Kadına yönelik şiddetin birçok şeklinin olduğunu belirten Başak, kadının toplumsal ilişkilerinin sınırlandırılması, cinsel şiddet, ekonomik şiddet, duygusal şiddet, sözlü şiddet, taciz, tecavüz, teşhircilik, tehdit, şantaj, dijital taciz, gözetleme gibi farklı türlerinin bulunduğunu, fiziksel şiddetin en uç noktası olan cinayet üzerinden konuşulduğunda eldeki verilere bakılması gerektiğini anlattı.

Başak, şunları söyledi:

"Bianet’in hazırladığı 2015 yılına ait Türkiye’de ulusal, yerel ve internet basınına yansıyan haberlerden derlenerek ortaya koyduğu verilerde kadına yönelik şiddette 2008 yılından bu yana her sene artış gözleniyor. Türkiye’de 2008’de 66 kadın, 2009’da 121 kadın, 2010’da 200 kadın, 2011’de 125 kadın, 2012 de 141 kadın, 2013’te 227 kadın, 2014’te 286 kadın, 2015’te de 289 kadın, 2016’nın ilk iki ayında 11 kadın hayatını kaybetti. Medyada yer alan bu tarz haberler doğrudan şiddeti teşvik etmese de ya da cinayetleri artırmasa da şiddeti normalleştirerek ve meşrulaştırarak dolaylı yoldan cinayetlerde ve şiddetin diğer türleri üzerinden artışa sebep oluyor."


- "Şiddete duyarsız hale getiriyor"


Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yönetim Kurulu Başkanı Yrd. Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz ise kadına yönelik şiddet haberlerinin aktarılma biçimi, dili, ve hedef kitlesi göz önünde bulundurulduğunda ciddi anlamda problemli olduğunu dil getirdi.

"Ölümle sonuçlanan kadına şiddet vakalarının en ince detayına kadar işlenerek, toplumsal algının bu yöne kanalize edildiği bir habercilik anlayışı kabul edilemez" diyen Yılmaz, medyanın kullandığı dilin kurduğu nedensellik bağının, mağduru mu yoksa faili mi odak noktası haline getirdiğinin ve haberlerin sunuluş biçiminin son derece önemli olduğunu ifade etti.

Medyanın şiddeti meşrulaştıran mevcut dilini ve haberciliğini sorgulaması ve bu tür haberlerin aktarımında sorumlu ve duyarlı bir habercilik anlayışının geliştirilmesi gerektiğini aktaran Yılmaz, şunları kaydetti:

"Medyanın kadına şiddet vakalarıyla ilgili toplumsal farkındalık oluşturma gayesiyle hareket ederek şiddeti meşrulaştıran dilden uzaklaşması ve kadın bedenini afişe eden magazinsel habercilik anlayışından vazgeçmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, iyi hal indirimi, haksız tahrik indirimi gibi uygulamalar şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınların hayatlarını değersizleştirmekte ve toplumsal adalete olan inancı zayıflatmaktadır. Dolayısıyla, kadına şiddet vakalarında faillerin yakalanması yeterli değildir, şiddeti uygulayan faillere yönelik caydırıcı özel ceza infaz sisteminin getirilmesi gerekmektedir. Görünenin ötesinde insanlık onuruna zarar vermesi bakımından bir insan hakkı ihlali olarak kabul edilen kadına şiddet vakalarının hemen her gün gazete manşetlerinde ve sosyal medyada mağduru hedef alarak normalleştirilmesi, bu vakaların hayatın rutini haline gelme duygusu ve bu yönde gelişen algıyı bu açıdan son derece tehlikeli buluyoruz."

- "Failin eylemlerini meşrulaştıran dil"

Medyanın haberleri sunuş biçiminin son derece önemli olduğunu ifade eden Sare Aydın Yılmaz, haberlerin sunuluş biçimine bakıldığında şiddetin normal bir davranış biçimi ve haklı nedenleri olduğu görüşünü ortaya koyduğunu söyledi.

Bu durumun gerek haberlerde gerekse dizi ve filmlerde normalleştirilmesinin, bireyleri şiddete karşı duyarsız hale getirdiğini bildiren Yrd. Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Magazinsel bir habercilik anlayışıyla sunulan kadına şiddet vakalarıyla hafife alınan hayatlar, toplumsal algıda taklit etme durumlarını da ortaya çıkarabilmektedir. Mağduru öne çıkaran habercilikte şiddetin belli bir nedensellik bağıyla (aşk, kıskançlık, tahrik) birlikte verilerek failin eylemlerini meşrulaştıran cinsiyetçi bir söylemle sunulması, şiddetin detaylandırılarak kadın bedeni üzerinden işlenmesi, şiddetin normal karşılanmasına sebep olmakta, bu da şiddeti meşrulaştırmanın bir başka yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Aksine faili ön plana çıkaran bir dil kullanıldığında ise, zaman içerisinde bu durum failin kahramanlaştırarak mağdurun unutulmasına yol açmaktadır. Kadına şiddete karşı toplumsal sağduyuyu arttırmak ve bilinçlendirmek yerine reyting maksadıyla medya, okuyucunun veya izleyicinin dikkatini çeken bu tür haberleri kullanarak, şiddeti meşrulaştırıcı bir araca dönüşmektedir. Dolayısıyla, medya gibi iletişim araçlarının şiddet vakalarını takibi önemli olduğu kadar, bu vakaların veriliş biçimini de sorgulayarak sorumlu bir habercilik anlayışıyla hareket etmesi gerekmektedir."

AA

Gündem Haberleri

Depremde vefat eden 408 öğretmenin ismi anıtta yaşatılacak
Enes Güran’ın gözünün altındaki iz, diş izi mi?
Tüm yurt kardan nasibini aldı
CHP Kazandı Kıymete Bindi
Karı gören Ankaralılar Elmadağ'a akın etti