Kadınlar kocalarını boşar mı?

M. Ali Köseoğlu

Sayılarla, matematikle aram hiç iyi olmadı… Kelimeleri yan yana getirip bundan keyif almak dışında da bir lüksüm yok… Dünyanın hesabı kitabı bir yana bir de bu işin ahretlik boyutu var… Bilinen bir fıkra ya, yeri gelmişken paylaşayım:

Zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok korkuyormuş. “Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona bağışlıyorum” diye vasiyet etmiş. Öldüğünde “Kim birlikte kabre girip sabahlamak ister?” diye araştırmışlar. Kimse çıkmamış. Nihayet bir hamal, “Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok. Sabaha kadar durursam zengin olurum” diye düşünerek kabul etmiş. Vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. Sorgu sual melekleri gelmiş. Bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var. “Nasıl olsa bu ölü elimizde... Biz şu canlı olandan başlayalım” demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar. “O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın? Nerelerde kullandın?” Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı bitmemiş. Sabahleyin kabirden çıkmış. “Tamam, servetin yarısı senin” demişler. “Aman, demiş hamal, istemem, kalsın. Ben, sabaha kadar bir ipin hesabını veremedim. O kadar servetin hesabını nasıl veririm?”

Cuma günü Genel Yayın Yönetmenimiz Adem Alemdar’ın “Toparlanın gidiyoruz” demesiyle yola çıktığımızda kimlerle muhatap olacağımızı çok da bilmiyordum.

Sanayicilerin dertlerini dinleyecekmişiz…

İşi gücü rakam olan bu adamların ne dertleri olabilir ki demeye kalmadan Tekman Cıvata’ya daldık… İşyeri Sahibi Veli Tekelioğlu yoktu… Onu dinlemek isteyen bizlerden mahrum kaldı… Tekman Cıvata ile iş yapan Ömer Faruk İyibildiren Bey ise, ayaküstü sohbette sanayide durumun hiç de iç açıcı olmadığını söyleyerek uğurladı bizi…

Daha sonra İbrahim Azman ile Mustafa Ali Azman kardeşlerin sahibi olduğu Özteknik Rulman’ın önünde durduk. Mustafa Ali Azman piyasanın durgunluğundan şikâyet edip bize tesisi gezdirdi. Burada rulmanın ne olduğunu öğrenmiş olduk. Fakat öğrendiğimiz bununla sınırlı değil. Azman, işin olduğunu fakat nakit akışının sıfırlarda yüzdüğünü söyledi.

Düşünebiliyor musunuz; 300 YTL’lik çekler-senetler bile ödenmiyormuş…  Azman’ın söylediği bir diğer önemli şey ise, sanayicilerin çoğunun kredi ile ayakta durduğu yönünde idi. Mesela İş Bankası verdiği kredileri geri çekmek istese Büsan Sanayi’nin yarısından fazlası bankanın olurmuş.

Belki de görüşmelerimiz esnasında halinden şikâyetçi olmayan tek kişi Çınar Alışveriş Merkezleri’nin Sahibi Mahir Çınar’dı. İşlerin iyi olduğunu söyledi Çınar. Siyasete de bulaştığı için biraz siyasi davrandı. Bol bol da tevekkül gösterdiği belli idi. Sadece onunla bir iş adamı gibi değil de yaren gibi konuştuk. Kendine verdiği öğütleri anlattı bize ve şükredilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Çınar’la iç dünyalarımızı şöyle yoklamışken Özenen Pres’in sahibi İsmail Özkafa ile tekrar ayıktık… 28 işçiye istihdam sağladığını belirten Özkafa, sanayicilerin sigorta primlerini bile askıya aldığını söyledi. Türkiye’deki tarım politikalarını eleştiren Özkafa, kredilerin de adamına göre verilmesinden yakındı…

Özkafa’dan sonra çat kapı girdiğimiz Sami Çiçek Otomotiv’in sahibi Sami Çiçek ise Türkiye’de sanal bir büyüme yaşandığını belirtip, esas krizin bundan kaynaklandığını söyledi. Herkesin olmayan paralarla ihtiyacının çok üzerinde mal ve mülk sahibi olduğunu söyleyen Çiçek, bu çok hızlı ve sanal büyümenin bugünlerdeki krizden muhakkak yara alacağını anlattı. Hatta bu yaralanmadan ailelerimiz bile etkilenebilirmiş… İş adamlarının eşleri onları terk edebilirlermiş… Boşanmalar artarmış.

Hey gidi Erdem Bayazıt abi hey!

Ne diyordun, ‘Sana, bana, vatanıma, ülkemin insanlarına dair’ şiirinde:

Kadınlar bilirim ülkeme ait

Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak

Göğüsleri Çukurova gibi münbit

Dağ gibi otururlar evlerinde

Limanlar gemileri nasıl beklerse

Öyle beklerler erkeklerini

Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

***

Hemen hemen herkes –Mahir Çınar hariç- ağız birliği etmişçesine piyasalarda paranın dönmediğinden, çek ve senetlerin ödenmediğinden, hammaddeye gelen zamlardan şikâyet ediyor anlayacağınız…

Sarıtaş Makine Sanayi’nin Sahibi Bünyamin Sarıtaş ise krize rağmen üretim yapmaya, istihdam sağlamaya devam ettiklerini belirtti ki bu gerçekten takdir edilecek bir durum. Koltuğunun arkasındaki pencereden baktığımda tesisteki işçilerin üretim faaliyetlerine devam ettiklerini görüp rahatladım… Sanayicilerimiz yaşanan bu global krizin Türkiye’ye yansımalarından etkilenip sağladıkları istihdamdan vazgeçerlerse, binlerce insan yoksullukla karşı karşıya kalmaz mı?

Elbette kalır…

Siyasetle, Konya bürokrasisiyle, eğitimle uğraşırken iş çevrelerini bir hayli ihmal etmişiz. Bunu anladım.

Bir de; ipinin hesabını veremeyen hamal gibi elimdeki kaleme bakıyorum şimdi…

Hal böyleyken, iş adamlarımıza hayırlı kazançlar temenni ediyorum…

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.