Ramazan ayı, gerçekten de bir mektep. Bu okula inanarak ve sevabını da Allah’tan umarak kayıt yaptıran ve gece-gündüz yoğun bir şekilde maneviyat derslerine çalışan kimselerin emeği Allah’ın izniyle boşa gitmeyecektir.
Gelişiyle birlikte maddi ve manevi hayatımıza bereketler yağdıran bu ayın zirvesi, Kadir gecesi. Bütün Müslümanların üzerinde ittifak ettikleri bir gece bu. Çünkü açıkça Kur’an ve sünnette geçen bir gece. Hakkında müstakil bir sure indirilen bir gece. Bu gece Kur’an’ımızın dünyayı şereflendirmeye başladığı bir gece. Bin aydan daha hayırlı bir gece. Üstelik bu gecede Mele-i A’lâ’da bulunan meleklerin ve Rûhu’l-Kuds’ün dünyamızı şereflendirdiği bir gece. Bu melekler, her bir iş için görevlendirilmiş olan meleklerdir. İçlerinde rahmet melekleri olduğu gibi bizim amellerimize tanıklık edecek ve kaderimizle yakından ilgilenecek olan melekler de vardır.
Hz. Peygamber’den gelen rivayetlerde Kadir gecesini ramazan ayının son on gününde aramamız istenmektedir. O, bu son on günde itikâfa girer, annelerimize de evlerinde itikâfa girmelerini emrederdi. Her ne kadar selâtin camilerimizde bu sünneti ihya eden Müslümanlar varsa da diğer Müslümanların da hiç olmazsa evlerinde bir odayı “itikâf odası” haline getirmeleri gerekir. On gün olmasa da iki gün, üç gün vb. olabilir. Hatta bir saat, iki saat de olabilir. Çocuklarımızla birlikte aile boyu itikâfa girme sünnetini ihya edebiliriz. İtikâfa giren bir Müslüman, beşeri planda dünya ile olan alakasını kesmesi ve manevi hayatını bir çekaptan geçirmesi gerekir. İtikâf, iyi bir nefis muhasebesidir. Geçmiş halatımızdaki Allah’la olan ilişkilerimiz gözden geçirilir, bundan sonraki ilişkilerimizin devamı için planlar yapılır. Müslüman olmam bana neyi gerektirir? Sorusunu sorarak ona göre yeni bir zihniyet dönüşümü ve yaşama standardı geliştirilir. İmam-ı Gazali’nin dediği gibi, kaliteli Müslümanlık salt, namaz ve oruç da değil, ahlaki değerlerin temsilinde ortaya çıkar. Eğer ibadet hayatımız ahlaki değerlerin kalitesine katkı yaptırmıyorsa, ibadetlerimizin gözden geçirilmesi gerekir. Çünkü hata bizdedir.
İtikaf, bir arınma faaliyetidir. Namazıyla, Kur’anıyla, evrad ve ezkarıyla, dua ve istiğfarlarıyla Allah’a daha çok yakınlaşmanın bir zaman dilimidir. İtikafımız hele Kadir gecesiyle bir buluşursa, Müslüman için amellerinin üzerine sürülen bir kremaya dönüşebilir.
Peygamberimizin mü’minlere tavsiyesi, Kadir gecesini Ramazanın son on gününün tek gecelerinde aramaları şeklinde olmuştur. Buna göre şanı yüce olan Kadir gecesi; yirmi bir, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi ve yirmi dokuzuncu gecelerinden herhangi biri olabilir. Çünkü Kadir gecesi, gizlenmiştir Sulehâ-i sâlihinin de işaretleriyle yirmi yedinci gece olması zannı galible muhtemeldir. Efendimiz Hz. Muhammed (a.s)’dan gelen sahih bir rivayette: “Gönülden inanarak ve sevabını Allah’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya eden kimsenin geçmiş günahları bağışlanır” buyrulur. Ramazan ayının son on gününün cehennem azabından kurtuluş günleri olmasının esprisi de budur, zaten.
Hz. Aişe validemizin bildirdiğine göre Peygamberimiz ramazan ayında ve bu ayın son on gününde, diğer aylarda ve gecelerde görülmeyen bir gayrete girerdi. Özelikle ramazan ayının son on gününde geceleri daha çok ihya eder, ailesini de geceleyin uyandırır ve itikâfa girerdi. Birgün Hz. Aişe validemiz, Ey Allah’ın Elçisi! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu anlarsam nasıl dua edeyim? diye sorduğunda, Peygamberimiz ona şu duayı okumasını tavsiye etmiştir: “Allahım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.”
Bizler de artık elveda demeye başladığımız bu son günlerde, oruçlarımızla birlikte namaz, istiğfar, zikir, Kur’an okuma, dua, ihtiyaç sahiplerine yardım etme, sosyal ibadetlere ağırlık verme gibi konularda daha çok yoğunlaşalım. Ümmet-i Muhammed için dualarımızı eksik etmeyelim. Bugün İslam dünyası’nın birçok yerinde açlık, sefalet ve savaşlar kol geziyor. Müslümanların her türlü sıkıntılardan kurtuluşu ve müreffeh bir hayat yaşamaları için fiili dualara duralım. Ancak belki o zaman kadri ve şanı yüce olan geceyi ihya etmiş oluruz.