Fikirlerin, duyguların bazen sevinçlerin, bazen üzüntülerin hatta gördüklerimizin duyduklarımızın tercümanı olur kalemler.
Söyleyemediğimiz, içimizde gizli gizli volkan gibi kaynayan acıların, sevdaların, özlemlerin haykırışın saf, berrak tertemiz kâğıtlara dökülen konuşamadıklarımızın dilidir kalem. Kalemin dili asırlardır silinmeyen kanıtlar sunar çağlara.
Köhneleşmiş zihinlerin, katılaşmış kalplerin, katranlaşmış vicdanların göremediği zulümlere, vahşete, duyarsızlığa isyan haykırışını yapar kalem. Kalemlerin vicdanı insanlığın vicdana galebe gelmiştir. Diyor ki; zulüm ve vahşet sözcüklerini yazamam. Hiç hoşlanmam, saf ve tertemiz kâğıdı kirletemem. İnsanın insana yaptığı zulme de seyirci kalamam insanoğlu. Şahit olduğum vahşeti yazı dili ile haykırıyor ve diyorum ki:
İçinde bulunduğumuz zaman İslam âleminin mübarek ayı Ramazan. Ey!... Şeytanların, nefislerin bağlandığı bu mübarek ayın huzurunu, manevi iklimini vahşetiyle bozan lanetli Siyonistler. Her yıl gelenek haline getirip kudurmuşçasına Mesd-i Aksa’ya saldırıp yine pis postallarınızla kirlettiniz. Namaz kılan Filistinlilerin ellerini ters kelepçe bağlayıp, yüzükoyun yerlere yatırıp, ayaklarınız altına alıp insanlık suçu işlediniz. Haçlı ruhunun Anglo -Amerika ve AB aklı insanlık adına adalet ve refahı son yüzyılda yok etti. Batı medeniyetiniz batsın sınıfta kaldınız. İnsanlık sizden bir şey beklememekte. Çünkü sizler ikiyüzlü alçak medeniyetin sahiplerisiniz. İslam ülkelerinde akan Müslüman kanı olunca kılınızı kıpırdatmadınız. Hatta bu kandan beslendiniz. ‘’Örnek mi istiyorsunuz?’’ der kalem.
Yazıyorum; Orta Doğuda, Afrika’da, Bosna’da, Karabağ’da yarım asırdır Filistin’de dünyanın şımarık lanetli Siyonist terör devletinin caniliğine gözünüzü ve vicdanınızı kapattınız. Geri planda alkış tutup ödüllendirmektesiniz. Bu vahşet Müslüman âleminin vicdanlılarında içten içe kaynayan volkana dönüşmüş durumda.
‘’Ey! Batılı hegemonyacı zülüm medeniyetinin mahlûkları.’’ der kalem. Üstün ırk iddiasındaki bu vampirlerin insan kanı içerek beslenmesine sesiniz çıkmamakta.
Ve!.. Müslümanların özelliklerini hatırlatır vahşi medeniyetin alçaklarına…
Bilmelisiniz ki müminler ‘’Kardeşinin derdiyle dertlenmeyen bizden değildir.’’ bağı ile bağlıdır birbirlerine.
‘’Müminler bu mübarek günde sahur vaktine kadar tefekkür edip bir şey yapmamız gerekiyor.’’ der. ‘’Filistinli kardeşlerimiz Mescidi Aksa da intifada nöbet tutuyor. Bizler ise ümmet olarak uyursak hesabı ağır olur.’’ demektedir. ‘’Müslüman bir kötülük, bir zulüm gördüğü zaman karşı çıkmalı onu eliyle olmazsa diliyle o da olmazsa kalpten buğuz etmeli.’’ der. Son seçeneğin ise imanın en zayıfı olduğunu yazıyordu kalem.
Görevi alan kalem vicdan gözyaşları içinde konuşmaya devam ediyor. Bunlar kendi peygamberlerine bile kıyan lanetli kavmin temsilcileridir. Bu yüzyılda düşman olarak İslam ümmetini yok etme üzerine zulümde sınır tanımıyorlar. Sessiz dünyanın gözünün içine baka baka her Ramazanı kana bulamaktalar. Müslüman Filistinlileri katletmekteler. Sitemi ve uyarısı müminlere ‘’Sizler ne yazık ki ümmet olarak topyekûn seyretmektesiniz.’’
‘’Siz, iki milyarlık İslam âlemi tepkinizi ancak emperyalist küresel güçlerin köleliğinde verebilmektesiniz. Kuru, cılız, zayıf kınamalarla kısık seslerle geçiştirmektesiniz.’’
‘’Ümmetin korkusuz, yiğit yetimleri Filistinliler ise, Siyonist’in en büyük korkusu ile intifadalar. Ölümü içlerinde öldürmüş Müslümanca direnişin kahramanları onlar. Filistin ümmetin davasıdır diyordunuz hani. Sizler konformizm içinde hayat sürerken bu dava sadece Filistinli yiğitlerin hilali göklerde taşıma sevdası olmamalı. Korkusuz, ölümüne İslam’ın İlk kıblesi Mescid-i Aksayı koruyan ebabildir Filistinli.’’ Filistinli şanlı Kudüs tarihinden hatırlatma sunar.
Hz Ömer’in 638 de fethinden, şarkın en sevgili sultanı ‘’ Kudüs işgal altındayken ben nasıl gülebilirim ki’’ diyen Kudüs fatihi Selahaddin-i Eyyubi’nin aşkı Filistin. Hakikat medeniyetinin 1516 -1917 de 501 yıl hüküm sürdüğü Cihan imparatorluğunun sona ermesiyle birlikte huzurun da sona erdiğini zihinlere ve vicdanlara not etmeli insanlık. Bu medeniyetin diriliş sürecinde olan torunlarının kucaklayıcılığı ile umut bağlanan milletin yeniden doğuşu, Filistin’in direnişini artırmakta. Diğer ümmetler de bu güce destek olmalı, ortak olmalı. Mescid-i Aksanın esaretten özgür Filistin’e kavuşmasına omuz vermeli, el vermeli, gönül vermeli.
İslam ülkelerinin iktidarlarının başındakiler batının hegemonyasından kurtulmalı. Dik bir duruşla Osmanlı torunları safında mücadelede yerini almalı. Dünya huzurunu sabote edenlere karşı siyasi, ekonomik, stratejik yapılabilecek tüm metotlar denenmeli. Batı dünyasının Ukrayna ve Rusya savaşında kendi inanç, kültür ve menfaatlerindeki ortak tepki ve tedbirlerinin etkisini görmeli. Müslümanlar, Siyonizm’e fert fert, ülke olarak korkusuzca, kararlı bir şekilde caydırıcı düzeyde tepkilerini acilen vermelidir. Boykot en etkili tepkilerden biridir. Ne olacak ben almasam dememeli. Bir beş olur, binler yüzbinler olur, milyonlar milyarlar olur, zalime bariyer etkisi yapar. Ailede başlayıp milletle devam eder, sonrası çığa dönüşür. İslam ülkeleri lider ülkenin öncülüğünde toplanıp kararlar acilen uygulanmalı.
İnsanlık, dünyanın çıbanbaşı katil terör devletine bir an önce dur demeli. Dünyanın huzurunu bozan vahşete kayıtsız kalmamalı. Hele hele Müslümansak eğer, herkes elinden geleni yapmalı, neyi yapabiliyorsa onunla amel etmeli, çaba göstermeli. Gargat ağacından gelecek haberi beklememeli.
Kalem vicdanının dışa vurumu insanlığa ders olmalı. Kalem yürekten sunduğu çözümü son cümlelerinde bağladı büyük umutlar içinde. Ve insana tercüman olarak açtı ellerini semaya doğru, Rabbine.
‘’Allah’ım mazlumların yiğit evlatlarına ebabillerinle yardım et. Ümmetin başındaki aslana yardım et. İki milyar Müslümana şuur ver, basiret ver, cesaret ver. Filistinli korkusuz yiğit kullarını bir eyle, diri eyle onlara güç ver, kuvvet ver, zafer nasip et.’’
Ve kalem konuşmasına şu şekilde noktayı koydu.
‘’Kudüs özgür değilse dünya tutsaktır…’’