ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Kalp ameliyatlarında olası komplikasyonları en aza indiren, iyileşme süresini kısaltan ve hassas müdahalelere imkan tanıyan robotik ve kapalı cerrahinin 10 yıl içinde açık operasyonların yerini alması öngörülüyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Durdu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya genelinde ölüm nedenleri içinde kalp ve damar hastalıklarının ilk sırada yer aldığını hatırlattı.
Endüstrileşmiş ülkelerde gelecek 50 yıl içinde kalp ve damar hastalıklarından etkilenen nüfus sayısının iki katına çıkmasının öngörüldüğünü ifade eden Durdu, kalp sağlığının korunmasından medikal ve cerrahi tedavi seçeneklerine kadar birçok alanda araştırma yapıldığını belirtti.
Durdu, "Amerikan Kalp Cemiyeti'nin 2017-2018 Yıllık Raporu'na göre, 2017 yılı içerisinde önde gelen Amerikan üniversitelerindeki araştırma gruplarına sadece kalp ve damar hastalıkları bilimsel araştırmaları için aktarılan miktar 16,25 milyar doları buldu. Ayrıca 3 yeni kalp hastalıkları odaklı araştırma merkezi kuruldu." bilgisini verdi.
- "Standart kalp cerrahisi operasyonları tarihe karışacak"
Doç. Dr. Durdu, 21'inci yüzyılda kalp operasyonlarındaki dönüm noktasının, karın ön duvarında açılan 0,5-1 cm'lik kesilerden yerleştirilen kamera ve el aletleriyle yapılan minimal invaziv ile robotik kalp cerrahisi uygulamaları olduğunu anlattı.
Gelecek 10 yıl içerisinde kalp operasyonlarının tamamının minimal invaziv ve robotik cerrahi ile yapılacağını ve standart kalp cerrahisi operasyonlarının tarihe karışacağını söyleyen Durdu, şunları kaydetti:
"Minimal invaziv ve robotik yöntemlerde gelişen teknoloji sayesinde cerrah daha hassas, daha ince, daha karmaşık işler yapabiliyor. Minimal invaziv ve robotik kalp cerrahisi uygulamaları, hastalar ve kalp damar cerrahları için önemli bir cerrahi girişim olmanın yanında, kurumlar için de son derece önemli bir prestij kaynağı oluyor.
Bu yöntemler sayesinde operasyon başarısı artıyor. Üç boyutlu kamera sayesinde gözlenmesi en zor bölgeler rahatlıkla görülebiliyor. Ayrıca robotun kolları 540 derece dönme ve 6 yöne hareket etme yeteneği sunuyor. Kullanılan cihazlar, çok küçük oldukları için insan elinin uzanamayacağı yerlere ulaşılabiliyor. Örneğin bu yöntemlerle, kalp kapağı tamir etme oranı artıyor. Operasyon mini kesilerle gerçekleştiği için hastalar açık operasyona oranla daha az ağrı hissediyor, ciltte büyük ameliyat izi bulunmuyor. İşlemler 8 milimetrelik 3- 4 delikten yapıldığı için ciltte estetik açıdan rahatsız eden iz kalmıyor.
Hastanede yatış süresi kısalıyor. Küçük ameliyat kesisi ve daha az kan kaybı sayesinde hastalar en komplike ameliyatlarda bile 1-2 hafta içinde taburcu olabiliyor. İşe ve sosyal yaşama hızla dönülmesini sağlıyor."
- "Kan kaybı çok az oluyor"
Bu yöntemlerle, ameliyat alanlarında minimal hasar oluştuğuna dikkati çeken Durdu, bu sayede hastanın ayağa kalkma süresinin kısaldığını söyledi.
Doç. Dr. Durdu, bu yöntemlerin en önemli avantajlarından birinin kanama oranının az olması olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle tamamladı:
"Üç boyutlu, yüksek çözünürlüklü ve operasyon alanını büyütebilen kameralar sayesinde kanama alanları net olarak görülebiliyor. Bu sayede kan kaybı çok az oluyor hatta hastaya kan nakli yapmaya gerek kalmayabiliyor. Açık cerrahi ile yapılan kalp operasyonlarında göğüs kemiği kesilirken, robotik ve kapalı cerrahide buna gerek kalmaması hastaya büyük konfor sağlıyor ve enfeksiyon riskleri büyük ölçüde ortadan kalkıyor.
Robotik cerrahi ile kalp ameliyatları, Türkiye'de sayılı merkezlerde yüksek başarı oranıyla gerçekleştiriliyor ve yakında ülke genelinde daha da yaygınlaşması bekleniyor."