ŞEYH AHMET YASİN'in vasiyeti, şikayeti:
ALLAH’ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Lanetullahi ala israil Rahmetullahi ala Gazze
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..
Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!..
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?..
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok,ALLAH için ve ümmetin namusu için kızacak?..
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!..
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? ..
Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!..
Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış!..
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri,ALLAH için kızmaz mı!? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı!?..
Buna da mı gücünüz yetmiyor!?..
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!..
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!..
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!..
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!..
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! ..
Temennimiz, ALLAH’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!..
Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! ALLAH aşkına, bari aleyhimize olmayın!..
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!..
ALLAH’ım! Sana şikayette bulunuyorum Sana şikayette bulunuyorum..
Sana şikayette bulunuyorum..
Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum..
Sen mustazafların RABBisin Sen bizim RABBimizsin Bizi kime bırakıyorsun?..
Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?..
ALLAH ım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum…
Sana şikayette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı ve Birliğimiz bozuldu Yollarımız ayrıldı Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikayet ediyoruz…ŞEYH AHMET YASİN
Bu sözlerin üzerine bir şey söylemeye sözler kifayetsiz, kalemler silik kalır.
Şeyh Ahmed Yasin Filistin'de işgale karşı iki ayrı intifadanın öncülüğünü yapan, vücudunun felçli olmasına rağmen ALLAH yolunda mücadeleden, direnişten geri kalmayan büyük insan, büyük lider, HAMAS'ın manevi lideri Şeyh Ahmed Yasin siyonistlerin düzenledikleri bir suikast neticesi 22 Mart 2004 tarihinde hayatını kaybetti. Şeyh Yasin, evinin yakınındaki camide sabah namazını kılmasının ardından işgalci Siyonistlerin helikopterleri tarafından fırlatılan füzelere hedef olarak şehit oldui. Saldırıda ikisi Ahmed Yasin'in yardımcısı olmak üzere dört kişi daha hayatını kaybetti.
Şeyh Ahmet Yasin; yapmış olduğu dua ve niyazında, kendi durumunu ve ümmetin durumunu arz ediyor.
Tüm müslümanlara sesleniyor. Bölgemizde yıllardır kılları kıpırdamayan duyarsız yöneticilerine sesleniyor. Daha düne kadar israille işbirliği yapmış, onlara hizmet etmiş, gözlerini makam ve taht bürümüş yöneticilere sesleniyor.
Sivil güçlere, partilere, teşkilatlara ve bariz şahsiyetlere sesleniyor. ''Ey! ümmetin liderleri!, ey! ümmetin halkları!'' diyor.
Şeyh Ahmet Yasin; ümmetin durumunu ALLAH'a şikayet ediyor.
Coğrafyamızda 40-50 yıldır yaşanan acı ve göz yaşı karşısında, ''Ben ne yapabilirim?'' v.b bir soru ile cevap vermemiz, mazeret aramamız bizlerin acziyetini ortadan kaldırmaz.
Birinci görevimiz, bugün olduğu gibi ömür boyu dua etmektir. İkinci görevimiz, akil baliğ olduğumuz günden ölünceye kadar her yaşımıza uygun yüzlerce vazifemizi aksatmadan, kaçmadan, yılmadan, zamanında yerine getirmektir.
DÜŞMANIN SİLAHI İLE SİLAHLANIN!- HADİS
Kasım ÇAKIR-MEMLEKET GAZETESİ