ÇANAKKALE (AA) - BURAK AKAY - Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Araştırma Merkezi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özpolat, kanser tedavisiyle ilgili son yıllarda artan araştırmaların bu konuda büyük mesafe katedilmesini sağladığını belirterek, "Kanser 50 yıl içinde çözülmüş olacak." dedi.
Özpolat, bir program kapsamında geldiği Çanakkale'de, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kanserin en basit tanımıyla 'kontrol edilemeyen hücre çoğalması' olduğunu söyledi.
Her sağlıklı hücreden kanser hücresi gelişebileceğini vurgulayan Özpolat, bunun için çeşitli mutasyonlar geçirmesi gerektiğini aktardı.
- "Mutasyona uğrayan hücre artık çığırdan çıkıyor"
Özpolat, değişik kanser türlerinde farklı mutasyonlar yaşandığını akciğer kanserinde görülen mutasyonların farklı, meme kanserinde veya pankreas kanserinde görülenlerin farklı olduğunu anlattı.
Bu mutasyonların etkilerine bakıp bunlara yönelik ilaçlar geliştirmeyi amaçladıklarını ifade eden Özpolat, hem biyolojiyi hem de kanser hücrelerinin yaşamasıyla ilişkili süreci anlamaya çalıştıklarını kaydetti.
Özpolat, şöyle devam etti:
"Çünkü orada şöyle bir olay var, başlangıçta var olan hücreler daha sonradan devam etmeyebiliyor. Orada yoğun bir yaşam mücadelesi var. Kanser hücreleri de birbirleriyle yarışıyor çünkü tümörün bazı kısımları iyi oksijenlenmiyor, bazı kısımları iyi besin alamıyor, kanlanması iyi olmadığı için. Evrimsel süreç burada da yaşanıyor. Buraya en uygun hücreler, en dayanıklı hücreler hayatta kalıyor. Bu şekilde süreç devam ediyor. Ama bu mutasyonların bir kısmı yani başlangıçta normal hücreyi kansere çeviren mutasyonların bir kısmı devam ederken bir kısmını görmemeye başlıyoruz bir süre sonra. Daha sonraki dönemlerde, üçüncü ve dördüncü aşamada ilaçlara direnç geliştiren hastalarda baktığımızda binlerce mutasyon oluyor artık çünkü o kadar kontrolden çıkıyor ki süreç ilerledikçe mutasyona uğrayan hücre artık çığırdan çıkıyor. Aynı hastada bile değişik bölgelerde biyopsi yaptığımızda değişik mutasyonlar görüyoruz."
- "Lösemide başarı oranı yüzde 90'a çıktı"
Bazı kanserlerde başarı oranlarının akıllı ilaçlar sayesinde hissedilir şekilde değiştiğini vurgulayan Özpolat, "Daha önce başarı oranı lösemide yüzde 30 iken, akıllı ilaçlar sayesinde yüzde 90'a çıktı. Ama pankreas kanseri gibi bazı kanserlerde henüz bu başarıyı yükseltmiş değiliz. Halen maalesef bir yıl içinde hastaları kaybedebiliyoruz. Dolayısıyla biz de son yıllarda eforlarımızı o yöne yönelttik, bunu daha iyi anlamaya çalışıyoruz." dedi.
Özpolat, 2000'li yılların başında çıkarılan gen haritasından faydalanmaya çalıştıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Örneğin bizim hastanemizde bin hastadan oluşan bir meme kanseri serisi var. Bunları inceliyoruz, bakıyoruz. Bunlar 10 yıllık süreç içerisinde takip edilmiş, değişik ilaçlar almış hastalar. Bu grubun içinde bazı hastalar çok daha uzun yaşıyor, bazıları çok daha erken hayatlarını kaybedebiliyor. Bu farklılığı anlamaya çalışıyoruz. Niye aynı ilacı alanların bir kısmı bu şekilde oluyor diye. Bunlara sebep olan genleri bulup, bu genlerin aktivitesini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. O da genellikle ilaç direnciyle alakalı olabiliyor ya da yayılmayla ilişkili olabiliyor."
- "Stres kanserde büyük bir etken"
Özpolat, bazı hastalıkların stres ile tetiklendiği yönünde genel bir inanış olduğunu söyledi.
Stresin, 'modern hayatın getirdiği bir unsur' olduğunu vurgulayan Özpolat, şöyle devam etti:
"Ama bakacak olursak stres, kanseri başlı başına tetikleyen bir mekanizma değil ama büyük bir etken. Var olan ya da yeni başlamış olan kanserin büyümesini hızlandırıyor. Biz bunu hayvansal deneylerde çok net gördük. Stres bağışıklık sistemimizde bir baskılanmaya neden oluyor. Her durumda stresten mümkün olduğunca uzak bir hayat dizayn etmelerini istiyoruz hastalarımızdan. Yani stresten uzak kalamıyorsanız, stresin etkilerini nötralize edici bir hayat tarzı öneriyoruz."
- "Şeker hastalığı ve hipertansiyon şekline getirilmeye çalışılıyor"
Bülent Özpolat, 20 yıldır Amerika'da bulunduğunu, bu süreçte de önemli kanser araştırmaları yaptığını belirterek, MD Anderson Kanser Araştırma Merkezinin yapılan araştırma ve tedavi yöntemlerinde büyük yol kat ettiğini söyledi.
Bazı kanser türlerinin sistemsel bir özelliğe sahip olabildiğini ifade eden Özpolat, bunların tedaviye çok hızlı cevap vermediğini, 3-5 yıl gibi bir sürede tekrar geriye gelebildiğini anlattı.
Kanser tedavisinde bir ilaç yerine birden fazla ardışık kullanılan ilaçların etkili olabileceğini düşündüklerini ve çalışmalarını bu yönde sürdürdüklerini dile getiren Özpolat, şunları kaydetti:
"Örneğin hasta bir akıllı ilaç kullandı, 3 yıl sonra buna bir direnç gelişti. Sonra başka bir akıllı ilaçla devam ediyoruz. Dolayısıyla artık kanseri tamamıyla ortadan kaldıramasak bile kronik hale getirebiliyor duruma geliyoruz. Mesela şeker hastalığı gibi, hipertansiyon gibi. Bu insanlar hayatları boyunca ilaç kullanıyorlar, bu şekilde yaşıyorlar. Biz de kanseri, şeker ve hipertansiyon gibi kronik bir hastalık şekline getirmeyi öngörüyoruz. Bunun yapılabileceğini düşünüyoruz. Kanser konusunda dünyada büyük araştırmalar yapılıyor. Yapılan araştırmalar çok ileriye gitti. Kanser 50 yıl içinde çözülmüş olacak çünkü bu çalışmalar büyük ivme kazandı. Teknolojideki gelişmeler bizim elimizi özellikle kanser konusunda çok hızlandırdı. Örneğin 20 yıl önce Amerika'ya ilk gittiğimde, birçok şeyi kendimiz elimizle yapıyorduk. Şimdi bir sürü alet var, robotlarımız var, çok daha hızlı yapmaya başladık. Gen analizleri, protein analizleri daha derin hale geldi. Gen analizlerinde çok kısıtlıydı, şimdi yeni teknolojiler ortaya çıktı."
Kanserde çok önemli çalışmalar yapıldığını aktaran Özpolat, "Belki 20 yıl içinde birçok kanser türünü tamamıyla ortadan kaldırmış olacağız. Bazı kanserlerde yapısı aynı, tümörün içinde farklı olan klonlardan gelen farklılığı yenmek için de belki 3-5 akıllı ilacı kombin olarak kullanacağız ya da daha kontrol edilebilir hale getireceğiz." diye konuştu.
AA