Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile Uluslararası Kanser Ajansı’nın (IARC) global kanser gözlemi yapan GLOBOCAN verilerine göre 2012 yılında dünyada toplam 14,1 milyon yeni kanser vakası geliştiğini ve 8,2 milyon kişinin kansere bağlı nedenlerden öldüğünü dile getiren Dr. Ayşen Aydın, “Yaklaşık 32 milyon kişinin kanser tanısı ile yaşadığı günümüzde tanısı en çok konulan kanser türleri sırayla akciğer, meme ve kolon kanseri olarak belirtiliyor. Artan kanser vakalarına karşın son yıllarda tıp alanındaki gelişmeler ile aynı hızda ilerleyen onkoloji alanındaki çalışmalar farklı tedavi seçeneklerini de gündeme getirerek tedavinin başarısında büyük rol oynuyor” dedi.
“YENİ NESİL DİZİLEME İLE KANSER HÜCRESİNİN GENETİK HARİTASININ ÇIKARILMASI MÜMKÜN OLABİLMEKTEDİR”
Kanserin kişinin kendi sağlıklı hücrelerinden geliştiği için o kişiye özel genetik şifreler taşıdığını, bu sebeple her kanserde türü aynı olsa da tedaviden elde edilen sonuçların her kişi için farklı olabildiğini aktaran Dr. Aydın, bu durumun kanser tedavisinde kişiye özel yaklaşımın önemini ortaya koyduğuna dikkat çekti.
Bireyselleştirilmiş tedavi kavramının Amerikan Gıda ve İlaç Denetleme Ajansı tarafından “doğru kişinin doğru zamanda ve doğru dozda doğru ilaç ile tedavi edilmesi” olarak tanımlandığını dile getiren Aydın, “Daha geniş anlamda bireyselleştirilmiş tedavi, her bir bireyin kendi ihtiyaçları doğrultusunda, kendi özelliklerine göre ayarlanmış, kendi seçimleri de göz önünde bulundurularak tıbbi bakım ve hizmetin her aşamasında şekillendirilmesi olarak ifade edilebilir. Yeni Nesil Dizileme, Next Generation Sequencing (NGS) olarak adlandırılan yöntemle kanser hücresinin genetik haritasının çıkarılması mümkün olabilmektedir. Bu özel moleküler genetik inceleme yöntemi kanserli dokudan alınan bir parça veya bazen basit bir kan örneği ile yapılabilmektedir. NGS incelemesi sonucunda elde edilen kanserin genetik haritasında çeşitli moleküler genetik bozukluklar, mutasyonlar, kanser hücrelerinin çoğalma yolları tespit edilebilmektedir. Son yıllarda bu çoğalma yollarını keserek tümör hücrelerinin ölümüne yol açan son derece etkili ‘akıllı ilaç’ ya da ‘hedefe yönelik ilaç’ olarak da adlandırılan tedavilerin keşfedilmesi kanser tedavisinde yeni bir çığır açmıştır. Başta akciğer, meme, kalın bağırsak, böbrek ve melanom adı verilen cilt kanserlerinin özel bir türünde olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerinde yavaş yavaş bu genetik testlerin pratiğimize girmesi ile hastalarımız için uygun akıllı ilaçların kullanılabilmesi mümkün olmuş ve tedavi başarılarında belirgin artış sağlanmıştır. Yine bu moleküler genetik testler ile hangi kemoterapi ilacının hangi hastaya daha faydalı olabileceği saptanabilmekte, hangi hastanın hangi hedefe yönelik tedaviden fayda göreceğinin ortaya çıkarılması mümkün olabilmekte, hatta tedavi sırasında ve sonrasında hastada hangi yan etkilerin ne derece görülebileceği anlaşılmaktadır” şeklinde konuştu.
“AKILLI İLAÇ YA DA İMMUNOTERAPİ TEDAVİLERİ İLE ÖNEMLİ BAŞARILAR ELDE EDİLEBİLMEKTEDİR”
Bazı moleküler genetik testlerin dar paneller halinde Türkiye’de de uygulanabiliyor iken çoğu geniş panel testlerinin Amerika ve Avrupa’daki bazı merkezlerde yapılabildiğini kaydeden Aydın, “İsteyen hastaların kan ya da biyopsi örnekleri bu laboratuvarlara gönderilip alınan sonuçlara göre tedavi planlanıyor. Şimdilik maliyeti yüksek olan bu testlerin yakın bir zamanda tüm hastalarımızın faydalanacağı hale geleceğini umut ediyoruz. Bir başka ilgi çekici nokta da bu hassas moleküler gen analiz yöntemleri ile tümörün kaynaklandığı organa bakılmaksızın kanserleşme sürecinde başrol alan bazı özel gen bozukluklarının saptanabilmesidir. Bu spesifik genetik bozukluklarının tespiti durumunda hemen her kanser türünde, tedaviye dirençli ilerlemiş hastalığı olan kanser hastalarında dahi, akıllı ilaç ya da immunoterapi tedavileri ile önemli başarılar elde edilebilmektedir” ifadelerini kullandı.
“HASTALARIN BİLGİ ALMAK İÇİN DOĞRUDAN SAĞLIK KURUMLARINA BAŞVURMASI GEREKİYOR”
Bireyselleştirilmiş tedavilerin hasta ve hasta yakınlarının kafasını karıştırdığını ve çoğu zaman zor anlaşıldığını anlatan Aydın, “Yanlış olmasa bile fazla bilgilendirme endişe ve kafa karışıklığına neden olabiliyor. Bu nedenle hastaların bilgi almak için doğrudan sağlık kurumlarına başvurması gerekiyor. Elde edilen karmaşık genetik bilgileri klinik pratiğe taşımak ve hastaya uygun hedeflenmiş tedaviyi vermek multidisipliner onkolojik bir bakış açısını zorunlu kılmaktadır. Tüm bu gelişmeler biz onkoloji hekimlerini karar aşamasında eskiden olduğundan çok daha zorlu ve bir o kadar da heyecan verici bir sürece sokmuştur” diye konuştu.