Son bir haftadır tüm dünya, Danimarkalı kendini bilmez bir densizin âlemlerin efendisi ve son peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)in karikatürünü yapma cüretini göstererek yayınladığı çirkeflikle uğraşıyor.
Bu olay, Müslümanların kutsal değerlerine yapılan ağır bir saldırı ve tahriktir. Avrupa ülkeleri, krizi basın özgürlüğünün ardına sığınarak daha da tırmandırma niyetindedir. Böylelikle Müslüman dünyasını, akılları sıra uzlaşmaz ve kavgacı olarak lanse etmeye çalışacaklardır. Ama bilmezler ki İslam âlemi için en önemlisi; bizim peygamberimizdir.
Karikatür krizini, basit bir meseleymiş gibi görmemek gerekmektedir. Zira bugün bir karikatür ile başlayan bu aşağılama hareketi, yarın çok daha farklı boyutlarda karşımıza çıkacaktır. İşin arkasında, birilerinin savunduğu Medeniyetler çatışması tezinin ne kadar kolay bir şekilde ortaya çıkabileceğinin göstergesi olarak planlanmış bir hareket olabilir. Avrupa, bu son olayda sınıfta kalmıştır. Dahası Avrupa, bizim kutsal değerlerimize özen göstermeyerek, kendini açığa çıkarmıştır. Bu olay ABye üyelik konusunda, gitgide azalan kamuoyu desteğini daha da hızlandırabilecektir. İçerde ve dışarıda bu olayı fırsat bilerek, pamuk ipliğine bağlı olan gelişmeleri baltalayacak bahaneleri sıralayabileceklerdir.
Özellikle Danimarka, olayların kaynağı olması bakımından daha başka bir önem arz etmektedir. Zira bundan birkaç ay önce, bizim başbakanımızın bu ülkeye yaptığı ziyarette, terör örgütü PKKnın yayın organı Roj Tv muhabirini, basın toplantısına kabul ederek büyük bir saygısızlık örneği gösteren bir olayı daha gün yüzüne çıkarmıştır. Danimarka Başbakanı Rasmussen, bu basiretsizliği ta o zamandan göstermiştir. Avrupanın bu küçücük ülkesi, Müslüman dünyasına yaptığı bu hakareti kolay kolay temizleyemeyecektir. Müslüman kamuoyunun vicdanı bunu elbette unutmaz.
Ancak karikatür krizine gösterilen tepkiler, bazı ülkelerde ölçüsüz olarak gelişmiştir. Kırıp dökmeyle hiçbir yere varılmaz. Bunu hepimizin iyi bilmesi lazımdır. Artık global bir köy olan dünyamızda, çok daha etkili protesto yöntemleri vardır. Ekonomik ve diplomatik girişimler artık çok daha etkili sonuçların elde edilmesini sağlamaktadır. Türkiye bu konuda en üst düzeyde girişimlerde bulunmalıdır. Soğukkanlılığı muhafaza ederek, en etkin tavrı belirlemek ve sağduyulu bir şekilde hareket etmek, sanıyorum daha etkili olacaktır.
Bu arada Danimarkanın bu küstah davranışını da birey olarak iyi değerlendirmek gerekmektedir. Bu çerçevede ülkemizde satılan Danimarka ürünlerini tercih etmemeliyiz. Eğer bir ürünün hem Danimarka kökenli hem de başka bir ülke kökenli çeşidi varsa, kesinlikle Danimarkalı olanını almamalıyız. Bilsinler ki bizler, bizim en kutsal varlığımıza, efendimize edepsizlik yapanları hiçbir zaman affetmeyiz. Var gücümüzle çalışarak, her alanda dünyanın hatırı sayılır ülkeleri arasında yer almamız gerekliliği, işte öyle anlarda daha da belirgin hale gelmektedir. Bunun için çok çalışmalıyız, çok.