Karşılıksız aşkların adamı ve Son Osmanlının göçü
Bugün iki ölüm haberi manşetlerdeydi.
Biri Neslişah Sultan’dı.
Neslişah Sultan Osmanlı’nın son temsilcilerindendi.
Osmanlı Hanedan Defteri'ne kaydı yapılan son kişiydi.
Osmanlı asaletine yakışan bir hayat sürmüş, çıktığı programlarda geçmişiyle gurur duyan ancak yeni dönemle de barışık bir portre çiziyordu Neslişah Sultan.
Murat Bardakçı’nın Şahbaba adlı eserinde Neslişah Sultan’a ilişkin ilginç ayrıntıları ve ona ait dönem fotoğraflarına bir kez daha baktım.
Neslişah Sultan’da asil ve güzel bir yüz var.
Biraz Fatih Sultan Mehmet’i andıran bir burun yapısı.
Aynı zamanda Büyük bir İmparatorluğun varisinde zuhur eden mağrur bir duruş söz konusu.
O her zaman dedelerini anlatırken de, Osmanlı hanedanının dışarıdaki serüvenine değinirken devlet olmanın gereğine göre hareket etmiş,
hiçbir zaman ülkesini yabancılara karşı kötülememiş, jurnallememiştir.
Neslişah Sultan’a Allah gani gani rahmet eylesin…
Ve ikinci ölüm haberi Yeşilçam’ın siyah beyaz dönemlerinden günümüze kadar çok önemli filmlere imza atmış bir çınarın göçü olarak karşımıza çıktı.
Ekrem Bora da bu fani dünyadan göçüp gitmişti…
Türk sinemasının sert yüzlü jönlerinden Ekrem Bora özellikle Acı Hayat, Suçlular Aramızda, Şafak Bekçileri gibi unutulmaz filmlerle ölümsüzleşti.
Başrolde oynadığı filmlerde bile klasik jön karakteri dışına çıkıp siyah ve beyaz değil de grilerin olduğunu da gösteren karakterlerle karşımıza çıktı.
Kimi zaman bir gazino patronuydu, kimi zaman memleketin şöhretli tüccarlarındandı.
Seyirci onu çoğu defa sevgisinin karşılığını alamayan adam olarak tanıdı.
Karşılıksız aşkların adamıydı Ekrem Bora daha çok.
Genç kızlar aşık olmadı ona, çılgınca arkasından mendiller sallamadılar ama sinema izleyicisinin her zaman bir Ekrem Bora klasiği oldu.
Jönler sıralamasında hep ilk sıralarda yer aldı.
Türk sinemasının başı sağ olsun.