Günümüzün üzerinden 2000 – 3000 yıl geçtiğini düşünün. Hayal bu ya, yeni bir medeniyet gelmiş bu topraklara ve kazı yapıyorlar. Günümüz Konya’sına indiler diyelim. Sizce buldukları bu yerleşimin, bu toprakların adını ne koyarlar? Bence kesinlikle “KASİSİYE” koyarlar. Çünkü şehrimizde bulacakları en fazla yapı “kasis”tir.
Bazı arkadaşlarımız yemiyor, içmiyor, kasis yapıyor. Plastiğinden parke taşlısına kadar öyle bir kasis çeşitliliğimiz oldu ki, Osmanlı ve Selçuklu’da yapı mimarisi ne kadar gelişmişse bizde de kasis mimarisi bir o kadar zenginleşti.
Kimi yarım dağ kadar, kimi dörtyol arasını tamamen kaplayacak kadar, kimi parça parça plastik, kimi şerit halinde plastik. Belediyemiz “evimin önüne kasis istiyorum” diyen herkese kasis yapıyor galiba.
Arkadaş, öyle kasisler gördüm ki, sokak ufacık, o sokakta hızlanabilmenin imkânı yok ki kasise gerek olsun, bir ucundan diğer ucuna yürüyerek 1 dk. demeden varırsın, her iki ucundan da dönüşle bu sokağa girebiliyorsun yani mecburen yavaşlıyorsun ama gel gör ki sokağa otopark girişi bakan lüks site istemiş olacak ki o kısacık sokağa bile parke taştan kasis yapılmış.
Kardeşim insan biraz da bu kasislere maruz kalan şoförleri düşünmez mi? Kasis dediğiniz şeyin üzerinden bel fıtığı olan bir şoförün her geçişinde nasıl etkilendiğini biliyor musunuz siz? Aynı zamanda diş dolgusu, böbrek taşı ve benzeri rahatsızlıkları olanları da bu kasislerin olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Burada da doktorlara iş düşüyor, onlar araştırsın bu konuyu bence.
Öyle traji-komik kasisler sokaklar görüyorum ki günlük trafiğimde, akıllara zarar. Bir caddede plastik kasisin hemen arkasına (ama arada mesafe yok, plastik kasis bitiyor, onun bittiği noktadan) parke taşlı kasis yapılmış. Artık coşmuş konuyla ilgili ekibimiz. Allah’tan iki hafta kadar önce plastik olanı söküldü.
Kimi kasisler var, arabanızın altı değmeden oradan geçmeniz için arabanın uçuşa geçmesi lazım.
Bir sokakta, oradaki bir şirketin bina başlangıç ve bitiş noktalarına denk gelecek şekilde özellikle kasis yapılmış. Sanırsınız kasisi geçenler binanın içine girecek te ondan kasis yaptırıyor adam. Kardeşim, madem bir kurumun her iki tarafına da kasis yapacaksın, trafiğin akış yönüne göre yolun yarısına denk gelecek şekilde ayarlasana kasisini. Niye her iki tarafta da boydan boya kasis yapıyorsun?
Doğanlar dediğimiz bölgeye Akyurt marketin yanından girin, hemen o kısacık sokakta 3 tane kasis göreceksiniz. Akıl mantık almıyor gerçekten.
Kısaca her isteyene kasis yapılması gerçekten lüzumsuzluktan başka bir şey değil. Çok iyi bildiğim uzun bir caddede senelerdir trafik işler ve kasis yoktu. Bölgeye yeni taşınan bir firmanın isteği üzerine firmanın bulunduğu noktaya 2 kasis yapıldı. Sanki o cadde boyunca oturan kimse yok, kimsenin kafası çalışmadı o güne kadar, o caddede kazadan geçilmedi ölenler yaralananlar aldı başını gitti ama kimse belediyeden kasis istemeyi akıl edemedi, bu beyefendiler istedi diye hemen 2 kasis caddeye konduruldu, hem de araları 10 metre ya var ya yok o iki kasisin.
Merak ediyorum bu kasisi yapan her kimse hiç kasis istenilen caddeye, sokağa bakmıyor mu? Buraya kasis yapmaya gerek var mı, yok mu ölçüp tartmıyor mu? İsteyen için yapılıyor da istemeyenler olarak başvursak sökülecek mi?
Bu yazımda ele alacağım bir diğer konu yine belediye ile ilgili. Daha önce de yazmıştım bu konuyu. Hayvansever adı altında birileri istedi diye köpekler sokaklara salındı, çeteler halinde geziyorlar. Çocuklarımızı kovalıyorlar, ısırıyorlar ve psikolojilerinde geri dönülmez onarılmaz yaralar açılmasına sebep oluyorlar. Aslında çocuklarımıza ve aynı zamanda hepimize bu zararı köpeklerle birlikte, onların sokaklarda yaşamasını sağlayan köpekseverler de sebep oluyor. Asla hayvanseverler demiyorum çünkü ben o arkadaşların bir diğer hayvan grubuyla ilgili çalışmasını hiç görmedim, duymadım. Tek dertleri kedi köpek adı altında değişik … herneyse.
Geçenlerde şehrimizde bir vatandaşımızı köpekler ısırdı ve açılan dava sonucu mahkeme belediyenin tazminat ödemesine hükmetti. Belediye belki her gün onlarca vatandaşın bu konudaki “sokak köpeklerine bir çare bulunsun” talebini de geri çeviriyor.
Kardeşim neden azınlık istedi diye çoğunluğa eziyet ediyorsunuz? Neden bizim taleplerimizi görmezden duymazdan geliyorsunuz? Siz bizim de belediyemiz değil misiniz? Birileri o kadar çok köpek seviyorsa alsınlar evlerine köpekleri, baksınlar. Ben birileri dostlar alışverişte görsün şeklinde iş yapacak diye zarar görmek zorunda mıyım?
Neymiş efendim, köpekler aşılıymış ta, kısırlaştırılmış ta, rehabilite edilmiş te, eğitilmiş te… Siz onu benim külahıma anlatın; siz onu ısırılan, köpekler tarafından kovalanan, köpekler yüzünden yolunu değiştirmek zorunda kalan vatandaşlarımıza anlatın. O kıymetli hayvanseverlerimizi de Cava Gergedanları’na veya Sumatra Orangutanları’na destek olmaya çağırıyorum. O kadar hayvan meraklısı iseler, kedi köpeklerden başlarını kaldırıp işi ciddiye alsınlar. Ha yurtdışına çıkamayız diyorlarsa da ülkemizde de Yılan Kartalı var, Çengelboynuzlu Dağ Keçisi var, Akdeniz Foku var. Onlara el uzatsınlar. İnsanlara zarar veren sokak köpeklerinden ve bizim yakamızdan çeksinler ellerini.
Bu yazımdaki son konu ise maalesef yine belediye ile ilgili:
Kardeşim, bir imar konusu var, insanların canlarını yaktıkça yakıyor. Çok sevdiğim bir büyüğümün evi daha doğrusu bahçesi belediye tarafından 18. Madde uygulaması gerekçesiyle kırpılıp, sokak açıldı. Kardeşimizin bahçe duvarı, ağaçları, asması, bahçesindeki garajı ve toprağının bir kısmı elinden gitti. Karşılığında da hiçbir bedel ödenmedi. O açılan sokağı da bir görseniz, zaten 10 metre ileride aynı istikamete dönen bir başka sokak var.
Bir başka büyüğümün de bahçe olarak kullanmak üzere aldığı arazisi çaprazlamasına bir bölünüyor daha sonra yine çaprazlamasına ikinci kez tekrar bölünüyor. Sebep: “Yol geçecek”
Sen para vermişsin, almışsın, kimin umurunda?
“Yol geçecek kardeşim”,
“Ya orası benimdi tapusu var”,
“Yok, oradan yol geçecek, ama şu kadar parayı verirsen yol oradan geçmeyebilir de”
Hani oradan yol geçecekti? Para karşılığında yol oradan nasıl geçmeyebiliyor?
18. madde uygulanmış ta, karar belediye de askıya asılmış ta. Kardeşim ne saçma birşeydir bu askı uygulaması! 2 milyonluk bir şehirde kim hergün belediyeye gider de “benim evimle arsamla ilgili bir durum var mı” diye bakar? Allah aşkına komik misiniz? Teknolojinin alıp başını gittiği bir çağda madem insanların mallarını elinden alacaksın, askı gibi saçma bir uygulama yerine, malı mülkü söz konusu olan insana cep telefonuyla, ev telefonuyla, posta yoluyla ulaşsana, hangi devirde yaşıyoruz?
Hasılı, kul hakkı ile ahirete gitmek iyi bir durum değildir. Çok samimi söylüyorum, en azından ben öbür tarafta cehennemi falan gördükten sonra adamın iliğini sömürürüm kul hakkı için.
Bu dünyada hak, hukuk sistemi senin tarafında olabilir, sen güçlü olabilirsin eyvallah ama ahiret denilen yurtta, hesap günü denilen şaşmaz terazinin olduğu, hâkimin aynı zamanda şahit olduğu günde öttürürler adamı. Hiç öyle şuymuş, buymuş dinlemezler.
Herkes hesabını kitabını o güne göre yapsın, adımlarını o güne göre atsın bence.