Katsayılar konusunda orta yolu bulamayan bir Türkiye’nin, Anayasa değişikliği konusunda konsensüs sağlaması çok zor. İşte bu yüzden, iktidarı ve muhalefetiyle, YÖK’ü ve yargısıyla, kangrene dönüşen bu soruna, artık bir çözüm üretmesi gerekiyor... ÖK Genel Kurulu, Danıştay’ın katsayıyla ilgili yürütmeyi durdurma kararını bugün toplanarak masaya yatıracak.YÖK Başkanı Özcan daha önce bu konuda A’dan Z’ye kadar çok farklı planlarının olduğunu söylemişti. Umarız artık, en uygulanabilir ve en yasal olanını gündeme getirir. Yoksa yine yargıdan dönecek bir karar sınav sürecini de tehlikeye sokar ki, bunun da yeni bir kaosun ötesinde kimseye yararı olmaz.
Danıştay’ın daha önceki iptal kararlarının gerekçeleri ortada. YÖK’ün yeni katsayıları belirlerken bu gerekçeleri göz önünde bulundurmasında sonsuz yarar var. Hatta YÖK bu konuda keşke Danıştay’dan danışmanlık hizmeti alsa. Sonuçta her ikisi de anayasal kurumlar. Görüş alışverişinde bulunmalarından daha doğal ne olabilir ki! Yeter ki çözüm üretsinler...
Peki, bu konuda doğru olan ne? Şu an için en önemli argüman, hukuka uygun olması. Danıştay’dan dönmemesi. Daha önceki katsayı tartışmalarında olduğu gibi yasal düzenlemeler yine son dakikaya bırakıldı. Hep böyle oluyor. Amaç üzüm yemek mi yoksa bağcıyı dövmek mi hiç belli olmuyor. Oysa istenseydi tüm bu tartışmaları ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler yıllar öncesinden yapılabilirdi...
Şu dönemde alınacak bir kararın, içeriği ne olursa olsun, kalıcı olmayacağı kesin. Çünkü üniversiteye giriş sistemi baştan aşağı yanlış. Ortaöğretime geçiş sistemi de öyle. Örneğin birinde okul içi puanın hiç etkisi olmasın deniliyor, diğerinde ise ille de olsun diye dayatılıyor. MEB ve YÖK’ün bu konudaki bakış açıları taban tabana zıt. Öncelikle bu iki kurumun kendi aralarında ortak bir anlayış geliştirmeleri gerekiyor. Çünkü eğitim, anaokulundan üniversiteye birbirini tamamlayan bir süreç. Abbas Güçlü-Milliyet