ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan kortizon, mide ilacı, troid hormonu gibi bazı ilaçların uzun süre kullanımının kemik erimesine yol açabileceği, bu nedenle hastaların kemik erimesi açısından da takip altında olması gerektiği belirtildi.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği üyesi Prof. Dr. Sait Gönen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, osteoporozun, düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun bozulması sonucunda kemik kırılabilirliğinde ve kırık eğiliminde artışla sonuçlanan ilerleyici bir metabolik kemik hastalığı olduğunu söyledi.
Yaşam süresinin uzaması ve yaşlı nüfusun artmasıyla osteoporozun önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini vurgulayan Gönen, "Günümüzde 200 milyondan fazla kişinin osteoporozdan etkilendiği tahmin ediliyor." dedi.
Türkiye'nin epidemiyolojik ve kırık verilerinin çalışıldığını, yaklaşık 26 bin kişinin tarandığını kaydeden Gönen, TÜİK iş birliği ile yapılan en kapsamlı araştırma sonucunda, kırık riskinin değerlendirildiğini ve risk faktörlerinin belirlendiğini anlattı.
Araştırmada, 50 yaş ve üzerindeki kişilerin yüzde 50'sinde kemik dayanıklılığının azalması olarak tanımlanan "osteopeni" ve yüzde 25'inde travma olmadan kemik kırığı riskinin artması olan "osteoporoz"un saptandığını belirten Gönen, şu bilgileri verdi:
"Kalça kırıklarının yüzde 73'ünün kadınlarda ve özellikle 75 yaşlarından sonra olduğu tespit edildi. Dünyada 50 yaş üstü her 3 kadından ve her 5 erkekten birinin, kemik erimesine bağlı kırığa maruz kaldığı, erkekte kırık riskinin prostat kanseri riskinden yüzde 27 daha fazla olduğu ortaya kondu. Hipertansiyonun inme riskine yol açması gibi, osteoporoz da kırık riski yaratan bir hastalıktır. Yapılan bilimsel çalışmalar, dünyada her üç saniyede bir kişide kırık olduğu, bir kez kırık olduğunda yeniden kırık olma riskinin ise yüzde 85'in üzerine çıktığını gösterdi."
Gönen, hastalığın en önemli komplikasyonunun kemik kırıkları olduğunu, kırıkların birçok sağlık sorunlarına yol açabildiğini, hatta ölümcül sonuçlara neden olabildiğini kaydetti.
- "Genetik yatkınlık ve hareketsizlik kırık riskini artırır"
Gelişen dünyada en önemli sağlık sorunlarından birinin kronik hastalıklar olduğuna dikkati çeken Gönen, "Kronik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların önemli bir kısmı, kemik mineral metabolizması üzerinde farklı mekanizmalarla olumsuz etkilere neden olabiliyor. Uzun süreli kortizon, mide ilacı, tiroid hormonu, hipertansiyon tedavisine yardımcı olmak amacıyla idrar atılımını kolaylaştıran, fazlalaştıran ve kan basıncını düşürmek için vücutta tutulan fazla sıvıyı uzaklaştırmak amacıyla kullanılan diüretik ilaçlar bunlar arasında sayılabilir." diye konuştu.
Bu tür ilaçların hastalıkların tedavisinde kullanımının önemli olduğundan, bırakılmasının da sakıncalı olacağını vurgulayan Gönen, söz konusu hastaların tedavi sürecinde mutlaka kemik erimesi açısından da yakın takipte olması gerektiği uyarısında bulundu.
Gönen, sigara, alkol, düşük vücut ağırlığının da genç kadınlarda aşırı egzersiz, az beslenme ve adet görememe durumu ile düşme kırık oluşumunu etkileyen faktörler olduğunu bildirdi. Genetik yatkınlık ve hareketsizliğin de kırık riskini arttırdığının altını çizen Gönen, çoklu kırıkların yaşam kalitesini bozduğunu ve ölüm riskini yükselttiğini söyledi.
- "Risk altında olanlar kas güçlendirici egzersiz yapmalı"
Menopoz kemik kaybını arttırdığı için kadınların osteoporoz açısından erkeklere oranla daha fazla risk taşıdıklarını dile getiren Gönen, kemik erimesinin toplumda genel olarak kadın hastalığı olarak algılandığını, ancak osteoporoz tanısı alan erkeklerin sayısının gün geçtikçe arttığına dikkati çekerek, şu bilgileri aktardı:
"Genç bir kişinin hekime başvurusunda, genellikle osteoporoz olabileceği akla gelmemektedir. Bu durumda da tanı konamayan hasta sayısı artarken, erken tedavi şansı da ortadan kalkıyor ve bu hastalar ancak osteoporotik kırıkları olduğunda tanı alabiliyor. Oysa osteoporoz, kırıklar oluşmadan tanısı konabilen, önlem alınabilen ve tedavi edilebilen bir hastalıktır. Beslenme yoluyla D vitamini alımı yetersizdir. Kalsiyumun bağırsaklarda emilebilmesi için de yeterli miktarda D vitamini gerekir.
Kronik böbrek yetmezliği olanlar, vitamin D'nin metabolizmasını hızlandıran ilaçları kullananlar, kapalı ortamlar veya bakım evlerinde yaşayanlar, kronik hastalığı olan ve yeterli gün ışığı görmeyenler, çok koyu cilt rengine sahip olanlar ve obezler, vitamin D eksikliği için daha fazla risk taşırlar. Bu hastalar, genel önerilerin üzerinde D vitaminine gereksinim duyabilirler. Osteoporoz riski altında olanlara haftada 3-4 kez 30-40 dakika ağırlık taşıyıcı ve kas güçlendirici egzersizler önerilmektedir. Sigaranın bırakılması ve alkolün azaltması gerekir."
AA