Kendi Kalenize Gol…

yazar-28

Yılın son golü hükümetten geldi. Kıbrıs konusunda şu ana kadar verilen tavizler yeterli kalmayınca karşı takımı şampiyon etmek için gölü kendi kalesine attı. Limanlardan bir tane olmak üzere Rum kesimine açılabilir. Havaalanları da sadece Ercan havaalanı tanınmak şartı ile açılabilir. Sonra da yüzsüzce açıkladılar. Bu bizim B planımız, daha C planımızda var. Aklıma gelen c planı taslağını anlatmaktan utanıyorum.

Tabi daha ciddi olanı da Aralık ayında dönem başkanlığını almadan Finlandiya’nın “Türkiye altın bir gol atabilir” demesi. Demek ki bunlar önceden hazırlanan bir senaryonun parçası. Teslim olmak konusunda sınır tanımayanların düştüğü hazin sonun örneği. Sonlarının nasıl olacağını merak ediyorum doğrusu.

Maraş’ı Birleşmiş Milletler aracılığıyla Güney Rum yönetimine “açmamızı" isteyen Finlandiya’ya daha geçen hafta, "Kıbrıs sorunu bir bütündür. Ya hepsi çözülür ya hiçbiri" yanıtını veren bu hükümet değildi her halde. Daha yazının mürekkebi kurumadan gol haberi gelince inanamadım. Artık Sayın Başbakan’ın ve vekili Dışişleri bakanının ölçüsü, endazesi kaçmış laflarını duymak bile bana sıkıntı veriyor. Bu yüzden artık haber bültenlerini de dinlemiyorum.

Olaylar böyle gelişirken Çankaya’dan bir açıklama geliyor. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre: “Türkiye’nin bir deniz ve hava limanının Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kullanımına açılması ile ilgili olarak Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’na yapılan öneri konusunda Cumhurbaşkanı’nın bilgilendirildiğine ilişkin bugün kimi basın organlarında yer alan haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Öneri hakkında Sayın Cumhurbaşkanı doğrudan ya da dolaylı hiçbir biçimde bilgilendirilmiş değildir.” Benzer rahatsızlık geçenlerde Genelkurmay Başkanınca da yapılmıştı. Olayı televizyonlardan duydum diye. Yaşar Büyükanıt’ın "Bu devletin resmi görüşünden sapmadır" diyeceği kadar önemli bir politika değişikliğinden devlet denen mekanizmanın haberi yok. Yani hükümet artık giderek tek başına kararlar almaya başlıyor. Başbakan’a, CHP Lideri Deniz Baykal’ın yönelttiği bir soru var. Diyor ki: "Genelkurmay Başkanı’nın haberi yok. Başbakan, Genelkurmay Başkanı ile istişare etme ihtiyacı hissetmiyor, ana muhalefet partisiyle istişare etme ihtiyacı hissetmiyor, Bush ile, Karamanlis ile istişare ediyor. Bu normal mi, bu kabul edilebilir mi?" Manzaraya bakınca megalomanlık diz boyu, ya da iktidar gelmek için verilen sözlerin diyeti.

Afyon’da Başbakan konuşuyor. Hitap tarzı Başbakan gibi değil, hep övündüğü Kasımpaşalı tarzı. Hakaret ettiği eski Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş. Hitap şekli başbakanın yapısına uygun olabilir ama biraz daha nezaket. Şimdi yukarıda olduğu için aşağıdan gelen sesleri duymuyor olabilir, ama yarın aşağıda iken bunlardan daha ağırını ve fazlasını duyacağından emin olmalı. “Neymiş, biz Kıbrıs'ı satmışız. Denktaş cumhurbaşkanı olduğu zamanlarda Türkiye'den başka hiçbir devlet tarafından cumhurbaşkanı makamı olarak bir resmi ziyarete davet edilmiş midir? Hayır. Emeği vardır, kendisine saygı duyarız. Ama lütfen televizyonlara çıkıp da benim halkımın kafasını bulandırmasın. Ülkeme gelip seçim kampanyası yapacağına, kendi ülkesinde kampanyalar yapsın”. Kıbrıs ve satış kelimeleri bir araya gelince halkın büyük çoğunluğu Denktaş gibi düşünmüyor mu? Biri bunları Başbakana hatırlatmalı.

Başbakan Finlandiya heyeti ile ayaküstü konuşmalarda bazı sözler verdiklerini, bunlar yazılı hale gelince herkese hatta Cumhurbaşkanına bile haber vereceklerini söylüyor. Yani verilen sözlerle ilgili olarak oluşmuş bir devlet politikası yok. Hükümet politikası var. Oysa öğretilmesi gereken bu hükümetin sıralamada elli dokuz rakamıyla anılmış olduğudur. Bundan sonra da yeni rakamlarla yeni hükümetler kurulacak. Onlar kendi partilerini değil bu devleti temsil ettiklerinin farkında olmak zorunda kalacaklar. Böyle bir söz tarihte duyulmadı. Sen kimsin ve kim adına ayaküstü sözler veriyorsun. Ayaküstü verilen sözler kişiyi bağlar. Ortada sadece gurur, cehalet ve kabahat var. Ortada sadece megalo iddialar yaparak kararlar veren bir kafa var. Ciddiyet yok.

Tayyip beyin unutmaması gereken şimdilik sadece hükümetin başı olduğudur. Ama bu ülkede devlet denen bir mekanizma ve onların başları var. Umarım unutmaz, unutursa da, hatırlatılmak zorunda kalmaz…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.