Bir imam düşünün…
Falanca köyde yıllardır günde beş vakit camisini açıyor, temizliğini yapıyor, ezanını okuyup cemaate namaz kıldırıyor. Ölenlerin cenazesini yıkayıp, evlenenlerin dini nikâhlarını kıyıp dualarını ediyor. Yağmur gecikince yağmur duasına çağırılıyor. Bayramda seyranda her daim köyüyle bütünleşiyor… Veya mahallenizin imamını düşünün…
Yıllarca vazifesini yapan bu imam kendi imkânlarıyla hacca gidemiyor, ama bağlı bulunduğu teşkilatın açtığı sınavı kazanarak görevli olarak hacca gitme hayali kuruyor. Kendince hazırlık yapıyor. Sonra bişey oluyor. Birileri devreye girerek, imamın yerine başkalarını yazıyor…
Kim yapıyor bunu? Dinin emirlerine hepimizden çok uyması gerekenler…
Hemşericiliğin, adam kayırmacılığın, torpilin, hak tanımazlığın, usulsüz giderleri vakıf paralarıyla kapatmanın hiç olmaması gereken yerlerden bahsediyorum…
Her yıl görevli olarak hacca gitmek ve görevli olduğu için üste para almak... Hemen her imamın hayalidir, ama bu imkandan ısrarla hep aynı kişiler yararlanırsa ne olur?..
Vaazlarında bize şöyle iyi olun, böyle iyi davranın, teraziyi tartıyı iyi ayarlayın, hakka hukuka riayet gösterin, küs kalmayın, akrabayı ziyaret edin, hile yapmayın, yaptırmayın, namazlarınızı kılıp, zekatlarınızı verin, Allah’ın sevdiği kullar olun diye nasihat eden müftü ve vaiz kardeşler, tamam biz dediğiniz gibi yapalım. Biz iyi insanlar olalım. İyi tartalım, hak yemeyelim, ama ‘en az biz kadar’ siz de bunlara uyun. Hatta siz bizden daha çok uyun. Bize örnek olun. Öyle değil mi yani. Siz peygamberimizin temsilcisi değil misiniz?...
…
Bir ahbabım kendisi o zaman vaizdi, bir ilçede müftü izne ayrıldığı için bir aylığına vekil olarak müftülük yapmıştı. Anlattığına göre ödenmesi için acayip yüklü miktarda telefon faturası gelmiş önüne. Küçük bir ilçede, müftülüğe gelse gelse ne kadar telefon faturası gelir ki? Hah işte tahmin ettiğiniz miktarı en az 10’la çarpın. Belki az tahmin ettiyseniz 20’yle de çarpa bilirsiniz…
Tabi vekil müftümüz personeli çağırıp, nedir bu? Bu kadar kim kiminle konuşmuş diye sorar. Cevap yok. Kendisi araştırır ve 900’lü b.ktan numaraların sıkça arandığını görür. Ödemeyi yapmaz ve asıl müftünün gelmesini bekler. Uzatmayalım asıl gelince vekil yanına gider ve sorar. “Tamam hocam sen merak etme ben hallederim” denir kendisine. Netice itibari ile fatura ödenir ve kimseye hesap sorulmaz. İsyan eden vaizimiz gereken fırçayı yer ve oturur…
Tabi hangi parayla ödendiğini merak ediyorsunuz. Söyleyeyim, Cuma günleri camilerden diyanet vakfına diye toplanan ve banka hesaplarında kuzu gibi bekleyen paralardan…
Bu ahbabım eline geçen ilk fırsatta Diyanet teşkilatından kaçar gibi Milli Eğitim’e geçti. Şimdi kendisi falanca ilçede öğretmen…
Hani Özteke soruyor ya, ‘ne zaman oluruz?’ diye. İşte cevabı, kendimize değil, başkalarına Müslüman olduğumuz zaman adam oluruz...