Yüce Allah’ın bir adı da el-Fettâh’tır. O, maddî ve manevî tüm hayır ve zafer kapılarını açan, zorlu durumlarda engelleri kaldırıp çıkış yolları sunan, gönüllere huzur ve ferah verendir. “O fettâh ve her şeyi bilendir.”[1] O her şeyin kapısını açan[2], göklerin ve yerin bereket kapılarını açan[3]’dır. O, açıcıların, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.[4] O’nun kapısı her zaman açıktır. Kula yakışan, O'nun yardımını kazanarak dünya ve Ahiretteki tüm engelleri aşmak ve böylece iki dünya mutluluğuna nail olmaktır. Gerçek kul gönlünü O’nun sevgisine, beynini O’nun bilgisine ve kendini O’nun buyruklarına açmalı; O’nun ahlakıyla ahlaklanıp hayır kapılarını O’nun kullarına açmalıdır.
Peygamberimizin bir güzel ismi de açan, fetheden anlamına El-Fâtih’tir. Yüce Allah onun için hidayet ve hayır kapılarını açmış, kör gözleri, bağlı basiretleri, sağır kulakları, kilitli gönülleri ona açmıştır. Küfür beldelerini o fethetmiştir. Faydalı ilim, salih amel gibi tüm dünya ve ahiret hayırları ona açılmış olup o da tüm bu hayırların önünü ve yolunu açmış, gönüllerin ve yüreklerin Fâtihi olmuştur. Cennetin kapıları da ona açılmış ve açılacaktır. Aynı şekilde ona el-Fettâh (Yoldaki engelleri kaldıran, yol açan) ismi de verilmiştir.
Kur’ân’ın ilk suresinin adı da Fâtihadır. Fâtiha, giriş, açış demektir. Kur’ân’ı en veciz bir biçimde özetleyen onun giriş suresi olduğu için bu isim verilmiştir. Allah’ın kitabına bu sure ile başlanır, ilahî feyizlere bu kapıdan girilir.
Kur’ân’ın bir başka suresinin adı da Fetih’tir. Fetih suresi, “Doğrusu Biz sana açık/büyük bir fetih verdik” ayeti ile başlar. Bu ayette geçen apaçık fetih ile İslam’ın önündeki engellerin büyük ölçüde kaldırıldığı, yeryüzünde barışın hâkim olduğu Hudeybiyye barış anlaşması kast edilmiştir. Yine bu apaçık fetih ile Hayber’in, Mekke’nin ve yeryüzünün diğer önemli merkezlerinin İslam’a açılması ve fethedilmesi murat edilmiştir.
İslam literatüründe pek çok temel kaynağa bu isim verilmiştir. Birkaç örnek verecek olursak:
Fethü’l-Kâdîr: Şevkânî’nin (1250/1834 San'a) ünlü tefsirinin adıdır.
Fethu'r-Rahman: Şah Veliyyullah Dihlevî’nin (1176/1762) tefsirinin adıdır.
Fethü’l-Bârî: İmam Buhârî’nin Sahih’i üzerine yapılmış yüze yakın şerhin en meşhur ve en yaygın olanı, İbn Hacer’in yirmi beş yıllık çalışmasının sonucunda meydana gelmiş muhteşem eserin adıdır.
el-Fethur- Rabbânî: Ahmed Abdurrahman el- Bennâ es-Saatî’nin hazırladığı Müsned- Ahmed’in meşhur şerhinin adıdır.
Fethü’l-Kâdîr: Hanefî fıkıh âlimi Kemalüddîn Hümmam’ın (861/1457) ünlü fıkıh kitabının adıdır.
Futûhat Mekkiyye: Meşhur mutasavvıf İbnü’l-Arâbî’nin ünlü eserinin adıdır.
Kısaca söylemek gerekirse fetih bizim her şeyimize işlemiş bereketli bir kavramdır. Fetih haftasını idrak ettiğimiz şu günlerde gönlümüzde, beynimizde, hayatımızda, ailemiz içersinde ve toplumumuzda fethi ne kadar gerçekleştirdiğimizi test etmemiz gerekir. İlahî hikmetlere gönüllerimiz, beyinlerimiz ve diğer alıcılarımız ne kadar açık? Hayatımızda fethin hangi yansımaları var? Kendimizi fethedebildik mi? Ailemiz, fethin hangi bereketinden nasiplenmiş bulunmakta? Unutmayalım ki kendi hayatımızdaki fetihleri gerçekleştiremeden, büyük fetihleri gerçekleştirmemiz mümkün olmayacaktır. Kendini fethedemeyen, başkalarını nasıl fethedebilsin ki?!
Gerçek Fâtihler, Fettâh olan Yüce Allah’ın ahlakı ile ahlaklanan, Fâtih olan peygamberimizin izinde giden, Fâtiha suresi ile Kelamullah kapısından içeri girip, Fetih suresi ile beslenip fetih adlı temel kaynaklarla dolan kimselerdir. Apaçık fetihlere nail olmanın yolu da budur. Tüm Fâtihlere rahmet dilerken, Fâtihlerin izinde gidenlere selam diyoruz.