“Üç eşi olduğunu itiraf eden tesettür konfeksiyoncusu: Tekeşlilik mümkün olsaydı, umumhaneler, kerhaneler olmazdı.”
Yukarıdaki cümleyi kuran Tekbir giyimin sahibi Mustafa Karaduman. Hani şu başörtülü süslü kızlara defile yaptıran zat...
Adam kendisine uzanan mikrofona açmış ağzını, yummuş gözünü. Kimseden korkum yok diye ne var ne yok konuşmuş atmış...
Kendi durumunu ‘meşrulaştırmak’ için işin içine kerhaneyi, umumhaneyi katmasına gerek var mıydı? Yani tek evli olanlar, eşleriyle yetinmeyip arada bi kerhaneye mi gidiyor...
Yahu insan kendi durumunu hoş göstermek için böyle şeyler söyler mi, söylüyor işte...
Efendim, bu zor bir imtihandır. Bakın dünkü gazetelere, Vakit yazarı Hüseyin Üzmez’in başına gelenlere... Yaşı 80’e dayanmış, ama hala küçük kızlarla ‘evlenmeye’ kalkışıyor. Onun yaptığını savunmam, ama bir iftira ile yok olup gitmesine de karşıyım. Komplo bile kurulmuş olsa, o yaşta küçücük bir kızla evlenmenin veya rivayete göre ‘oynaşmanın’ izahı yoktur. Bunu izah edecek hiçbir kelime de yoktur...
Allah’ü teala hazretleri biz aciz kullarına, tek evliliği tavsiye etmiş, ama ‘duruma göre’ gizli olmamak kaydı şartıyla dörde kadar evlilik yapabileceğimize de izin vermiştir. Bu izin öyle her canının istediğine uzanmak olarak değil, her bakımdan özel şartlarla birlikte kullanılmalıdır. Benim param var, öyleyse birkaç hatun daha alıp zevk edeyim demek yanlıştır...
Bizler zaten günahkar kullarız. Kul olarak yapmamız gerekenleri adam gibi yapamıyoruz, sonra kalkıp evlilik ruhsatını dindarlık adına kullanmaya kalkışırsak ‘yanlış’ yaparız...
İnsan maddi gücüne, adaletli davranacağına ve sabrına güveniyorsa, dahası birden fazla evlenmesi ‘şartlar gereği’ zaruret haline gelmişse bu ruhsatı kullanabilir. Aksi halde yaptığının meşru olduğuna kendisi bile tam ikna olmamış ve aradan yıllar geçmesine rağmen hala meşrulaştırma çabaları gösteren kişilerin durumuna düşülür...
TV’lerde her gece başka bir hatunla düşüp kalkan sözüm ona ‘sanatçıları’ görüyorsunuzdur. Bunlar değil dört, yirmi dört kadınla ‘nikahsız’ birlikte olabiliyorlar da kimse kalkıp bunlardan birisine ‘namussuz’ veya ‘sapık’ demiyor.
Size de garip gelmiyor mu, her gece başka biriyle zina yapanlar hoş görülüyor, ama iki veya üç evlilik yapanlar ayıplanıp kötüleniyor...
Biz ne nikahsız bir araya gelmelere (çapkınlık yapanlara!) ne de durduk yerde üç-dört kadınla evliliğe hoş bakamayız. Ancak, ikincisinin ruhsatlı olduğunun altını çizerek...
Kimseyi ayıplamak istemem. İnsanın başına hayatta her şey gelebilir, ama özellikle dindar bir hayat yaşayanlar veya yaşamak isteyenler yaptıkları veya yapacakları her şeyin kendilerinden ziyade ait oldukları dinlerine söz söylemeye meyillilere söz düşürmemeli...
Sonumuz hayır olsun demeli...