Kilistra’dan lalelere…
Seydişehir gezi ekibi olarak bendeniz, Hakkı Balcı, İsmail Sünbül, fotoğraf meraklısı Hüseyin Bostancı ve Mustafa Ünal keyifli geçeceğine inandığım bir günün sabahında buluştuk.
Saat 05.00’te başlayan gezi güzergâhı, Gökyurt’da(Kilistra) güneşin doğuşunu resmetmek Kilistra’nın tarihi kalıntılarını resmetmek ve Çumra İsmil Lale tarlaları.
İlk olarak Gökyurt’a(Klistra) güneşin doğuşu hava buz gibi alacakaranlıkta dolayasıya fotoğraf çekmek.. Gökyurtlular yhenüz uykudayken Hüseyin bostancının tarihi kalıntılardaki sesi yankılanıyor köyün içinde... Tarih ve tarihe saygızlık dizboyu. Hiçbir yetkilinin ilgisine şahit olamıyorsunuz.
Taşları oyan Kilistra milleti belki kendilerine göre çok dayanıklı evler yapmışlar ama kendileri gitmiş yaptıkları insanlığa ibret olarak kalmış. Düşündüm! Yüksek yüksek sütunlar yapsan da taşları oyup sağlam binalar yapsan da bu dünya hiç kimseye kalmıyor. İbret gözü ile baktım ve oradan almam gereken dersleri fazlası ile aldım. Tarihe şahit olma, hazzını yaşama ve ilgisizliğe kurban edilmesi arasında yaşadığımız tarifi belirsiz duygular arasında ayrıldık Kilistra’dan…
Çumra istikametine doğru seyrederken Seydişehir ve Toros dağları aklıma geliveriyor. Beş dakika sonra devasa ormanlara ulaşırken bölgede dikili ağaç yok desek yeridir.
Çarşamba çayı ve tali kanallar kayıp gidiyor yanımızdan… Kilometrelerce… Hayıflanıyorum.. Kıymetini bilmediğimiz su buralarda vahşice harcanıyor. Böylesine sulamaya Beyşehir Seydişehir mavi tünel Manavgat ırmağını versen de yetmez. Çünkü yer altından motopompla çıkan su abartmıyorum insanı götürür… Bu şekilde kullanmaya su mu dayanır deyip aklıma “İsrail’in 7 ton su ile 1 ton pancar Türkiye’nin 110ton su ile 1ton pancar ürettiği” geliyor..
Çumra üzerinden Bismil’deki Asya Lale Üretim merkezine ulaşıyoruz… Üretim tesisin ilk başına ekilen sümbüller hoş geldin der gibi verdiği o güzel kokuyla birlikte zaten her şey bitiyor. İyi ki gelmişim demekten kendini alamıyorsun.
Şimdiye kadar hep resimlerde, kartpostallarda gördüğümüz bir devre adını veren lalelerin çekiciliğine kapılarak saatlerce doya doya resim çekiyoruz. Saatler sonra lale üretim merkezinde ayrılmak için birkaç teşebbüs yapsak başarılı olamıyoruz insanın ayrılası gelmiyor. Saatlerce orada kaldık ve envai çeşit resimler çektik. Sadece biz mi Konya merkezden ve ilçelerden yüzlerce aile çor çocuk kadın kız yaşlı sadece bu güzel anı görmek için oraya gelmiş. Konya’ya yaklaşık 57 km uzaklıkta olan Asya Lale Ereğli yolu üzeri İsmil beldesinde. Ziyarete gelen misafirlere hem üretim merkezini açan ve çıkarken börek ikram eden asya lale üretim sahibi Korkut Yetkin beyde üretim merkezinde ne olup bittiğini görmek için gezerken karşımıza geliveriyor “firmanın 15 yıl önce Konya'da lale üretimine başladığını söyledi.
İlk yıllarda 4 ayrı renkte üretime başlayan firmalarının, şu anda 100'ün üzerinde renk çeşidiyle üretimine devam ettiğini belirtirken Soğanlar ekildikten sonra soğuklanma ihtiyacı duyar. Yaklaşık iki ay kadar kış mevsiminde toprak altında bekleyecek. Yeterli soğuğu bünyesine alacak. Daha sonra bahar mevsiminde hava sıcaklığı 15–20 dereceye ulaştığında çiçeklenme başlayacak. Hastalık ve çeşit karışımını engellemek için lale soğanlarını her yıl farklı yere ekiyoruz" diye konuştu.
Çiçek kırımından sonra yaklaşık iki ay daha arazide bekleyen soğanların, Haziran ayında hasat edildiğini anlatan Yetkin, şöyle devam etti:
"Soğanları hasattan sonra depolarımıza götürüyoruz, burada olgunlaştırma işlemi yapılıyor. Çeşitli temizleme işlemlerinden sonra soğuk hava depolarına alınıyor. Soğanlarımız, belirli sıcaklık ve nem altında satışa hazır hale getiriliyor. Lale soğanlarını, Türkiye genelinde neredeyse tüm büyükşehir, il ve ilçe belediyelerine satıyoruz. Ayrıca marketler, peyzaj firmaları, üretici firmalar da müşterilerimiz arasında."
Hedefimiz Avrupa'ya da ihraç"-
Talep olduğu takdirde arazi yapısı, iklim koşulları ve teknik anlamda daha fazla üretime hazır olduklarını vurgulayan Yetkin, "Talep olursa, üretim miktarı açısından Avrupa ile yarışacak seviyeye geliriz" ifadelerini kullandı.
Üretimlerinin yaklaşık yüzde 30'unu ihraç ettiklerini bildiren Korkut Yetkin, "Türkmenistan, İran, Azerbaycan gibi ülkelere ihracat yapıyoruz. Hedefimiz Avrupa'ya da ürün göndermek. İmkânlar dâhilinde Hollanda'ya bile lale satabiliriz" diye konuştu.
Toplumda, "Lalenin, bahar aylarında çiçekli olarak dikildiği" gibi yanlış bir düşünce olduğunu da anlatan Yetkin, lale soğanının sonbaharda ekildiğini, kışı toprak altında geçirdikten sonra ancak ilkbaharda çiçek açtığını belirtiyor. Bizde gişimcilik ruhundan ve ülke ekonomisine katkılarından dolayı kendilerini kutlarken misafirperverliğinden dolayı teşekkür ederiz.