Coğrafyamızda, son 30 yıl içerisinde mülteci olanların sayısı on kat artmıştır. Ne oldu da milyonlarca insan mülteci oldu? Neler olmadı ki?
-Rusya (SSCB), 1979 yılından, 1993 yılına kadar Afganistan’ı işgal etti.
-İran ile Irak on yıl savaştırıldı.
-1991 yılında, koalisyon güçleri Irak’a operasyon düzenlendi. Ardından, BM’ler Irak’a on yıl ambargo uyguladı.
-ABD öncülüğünde, koalisyon ülkeleri 20-Mart-2003 tarihinde Irak’ı işgal ettiler. On yıl süren işgalde milyonlarca Iraklı öldürüldü, o kadarı da ülkeden kaçtı, mülteci oldu.
-2010’da başlatılan sözde ‘Arap Baharı’, bölgede tüm dengeleri değiştirdi.
-Arap Baharı, Suriye’de ve diğer ülkelerde bilerek duvara toslatıldı. Tunus’da başlatılan domino etki Suriye’de durduruldu. Arap Baharı, hazana dönüştürüldü.
-Suriye’de, 2011 yılında başlayan özgürlük hareketleri desteklenmedi, ÖSO’nu oluşturan gruplar yalnız bırakıldı. Verilmesi gereken destek, DAEŞ, YPG, PYD, PKK’ya verildi.
-Koalisyon güçleri, Irak’tan ayrılırken kurdukları DAEŞ, Irak ve Suriye’de tüm taşları yerinden oynattı. Sivil halkı, masum insanları, köyünden, şehrinden, ülkesinden çıkardı.
-Suriye’de, 2011 yılından bugüne kadar 400 bin insan öldürüldü. Beş milyona insan vatanını terk etti. İki milyondan fazlası da bizlerin misafiri.
Batılı ülkeler, İsrail ve Rusya; ABD ve İngiltere’nin öncülüğünde, coğrafyamızda bulunan onlarca ülkede tüm taşları yerinden oynattılar.
Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Filistin, Lübnan, Yemen, Sudan, Somali, Fas, Tunus, Cezayir, Libya ve Mısır kökenlidir. İlk on ülke, üzerinde en çok ameliyat yapılan, en çok müdahale edilen ülkelerdir.
İnsanları mülteci yapan, doğduğu büyüdüğü topraklardan koparan, dilini, dinini, yerini bilmediği ülkelere, belirsizliğe sürükleyen, taşları yerinden oynatanlar ve tüm bunların müsebbibi bu coğrafyanın dışından gelen, bu coğrafyaya müdahale edenler, mülteci olanların dininden olmayan ülkeler ve onların yöneticileridir.
Kim, doğduğu, büyüdüğü topraklardan, eşinden, dostundan, akrabasından, anılarından ayrılmak ister? Bir insan mecbur kalmasa, soğuk, kar, yağmur demeden, bilmediği yollardan, sınırlardan geçerek, tehlikeli kara, deniz yolculuğu yapmak, canını, yaşamını tehlikeye sokarak, bilmediği diyarlara gider, kim mülteci olmak ister?
Bu insanlar; yaşadığı kendi topraklarında, kendilerini mülteci yapan şartlar oluşmamış olsa, dünyaları versen kendi yaşadığı toprakları terk etmezler.
Yap-Boz cu Batı, mülteci konusunda da iki yüzlülüğünü gösterdi. Müsebbibi, sebebi kendileri oldukları bu konuda iyi sınav veremediler, sınıfta kaldılar. Mültecilerin onurlarıyla oynadılar, canlarını tehlikeye attılar ve ülkeleriyle dalga geçtiler.
Kendisini, 12 Mart günü rahmetle andığımız, cennet mekan Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nın her bir satırında bizlere ders ve öğüt vermektedir.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. M. Akif Ersoy