Başkanlar işareti göremedi
Her tarafta siyaset konuşuluyor. Yanından geçtiğiniz adam, yanındakine soruyor kim adaymış diye. Sığ siyasetten nefret etseniz de, Allah’a sığınacağınız bir politik dayatmaya tanık olsanız da o havayı mecburen teneffüs ediyorsunuz. Herkes nefeslerini tutmuş Cumhurbaşkanlığı seçimini ve Anayasa Mahkemesi’nin ictihadını beklerken aynı paralelde Konya’nın parlamentodaki yeni yüzlerini konuşuyordu. 8 Mayıs akşamına kadar, başta Tahir Akyürek, Adem Esen, Refik Tuzcuoğlu, Mehmet Hançerli, İbrahim Halıcı, Nazif Tekinöz, Nuri Ünalan, Hasan Hüseyin Akıncı, Ahmet Özdoğan, Mehmet Mugayitoğlu, Yılmaz Çetin, Abdülkadir Acet, Hamdi Acar gibi isimlerin aday olup olmayacakları, siyasi dedikodulara karışmıştı. En çok da siyasetin iki duayeni Tahir Akyürek ve Adem Esen’in adı geçiyordu… İki Başkan’ın da hoşgörü ve diyalog toplantılarında verdiği mesajlara bakanlar, Ankara havasını koklama isteğinde olduklarını açıktan görebilirlerdi, ama siyaset dolusu aniden bastırınca istişare ve istiharelere vakit kalmadı. Teşkilatın işaret gücü yetmeyince Ankara’dan da beklenen işaret gelmedi. Başbakan, başkanlık makamına ilk kez oturanlara ‘biraz daha oturun’ mesajını son gün verdi. Daha önce söz verilmiş bürokratlar ve bir de Mehmet Özhaseki dışında kimse beklediği işareti alamadı. Böylece Ankara’nın ‘siz de yerel siyasetin keyfini sürün’ mesajı adreslere ulaşmış oldu.
***
DP, Konuk gibi isimlerle sıçrama yapabilir
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde izledikleri politikalarla teşkilatlarda ciddi kopmalar yaşayan DYP ve ANAP, YSK’nın incelemesi olumlu sonuçlanırsa DP çatısı altında birleşecek. Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu’nun 367 kayıplarını büyük şehirlerde önemli isimleri aday göstererek telafi etmek istedikleri gelen bilgiler arasında. Adı DP aday adayları arasında geçen PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk’un da adaylığı resmileştiği takdirde tarım sektöründen önemli bir oy potansiyelini bu partiye taşıması bekleniyor. Merkez sağdaki ittifak, İstanbul, Ankara, Adana, Bursa, İzmir, Trabzon, Malatya gibi şehirlerde Konuk gibi güçlü isimleri aday göstermesi halinde önemli bir sıçrama şansı yakalayabilir.
***
Vekil olmak isteyen başörtülü kadınlar
Ankara kulislerine göre AK Parti’de siyasi ömrünü tamamlamış 50-60, CHP’de ise 20-25 milletvekili bulunuyor. Genel başkanlar, bu isimlerin yerini gençler ve hanımlarla doldurmayı düşünüyor. Vaziyete bakılırsa bu dönemde bıyığı yeni terlemiş beylerle ‘modern’ giyimli hanımların kontenjanı biraz daha artacak. KA-DER’ci bıyıklı kadınların da isteği kısmen yerine gelmiş olacak.
Kamudan istifa edenler arasında hanımların bulunmayışı dikkatimi çekti. Demek ki orada da erkek egemen bir yapı varmış. Burası İzmir Belediyesi olmadığı için aday adaylığı için istifa edecek ettirilecek hanımlar da bulunamıyor.
AK Parti Selçuklu teşkilatından Sosyal İşler Başkanı Zehra Sezer yeni vekil aday adaylarımızdan. Zehra hanımı, o kadar beyefendinin arasından çıkarak medeni cesaretini ortaya koyup ‘ben de adayım’ dediği için tebrik etmek gerekiyor.
Kimileri de Konya’da “değişimin yeni yüzü”nü gösterdiği için tebrik edecek, ‘imaj’a vurgu yapacak.
Bu arada başörtülü hanımlar da vekillik hayallerini 2011 seçimlerine ertelemek zorunda kaldılar. Her şeye rağmen vekillik hayali olan başörtülü hanımlar, müsterih olsunlar, ‘temsil’de ‘sorun’ olmayacak.
***
Can pazarı ‘ligin dibinde’ yaşanacak
Bu seçimlerde aday tespitinde en büyük sıkıntıyı AK Parti yaşayacak.
4 Kasım ve genel seçimleriyle 28 Mart yerel seçimlerinde Türkiye genelinde olduğu gibi Konya’da da aday adayı patlaması olmuştu. İstifalar 14 Mayıs’a kadar sürecek, şimdiden yönetime ortak olmak isteyen onlarca vekil aday adayı çıktı. Şu bir gerçek ki seçilebilecek yerden aday olma şansı çok az kişiye nasip olacak. Merkez sağın en güçlü partisinin büyük bir oy kaybı beklenmediği için Konya’da 100’den fazla aday ya da aday adayından 5-6 ya da 7-8 kişiye Meclis yolu açılacak. Mevcut milletvekillerinin çoğunun siyasi geleneğe bağlı kalınarak yerlerinin değiştirilmeyeceği, ancak birkaç kişinin başka illere kaydırılarak yeni vekil adayları için yer açılabileceği düşünülebilir. Sokakta “14 vekilden yerini kim korur?” diye kime sorduysak aldığımız cevap 5-6’yı geçmiyor. Ancak bu isimlere Başbakan kontenjanıyla 2-3 ismin daha ekleneceği düşünülürse geriye 6-7 kişi kalıyor, tabi oylar korunabilirse.
Fikstürde can pazarı işte burada yaşanacak. Geçtiğimiz seçimlerde yerini beğenmeyip de seçim çalışması yapmayarak küslüğünü belli eden bazı isimler vekil olunca yaşadıkları şoku uzun süre üzerlerinden atamamışlardı. Yerini beğenmemek gibi durum partiye gönül verenler arasında olmamalı. Bu iş gönül işiyse, kader birliği yapılmışsa, ha Meclis’te ha teşkilatta ne fark eder ki? Siyasetten düşenlerin haline bakıyorum da parlamentonun bu kadar iştah kabartıcı olmasını bir türlü anlayamıyorum.
Mevcut milletvekillerinden yerlerini yeni isimlere bırakacak olanlar da rahat olsunlar. Vekillik bir baba mesleği ya da oğula, uşağa iş olsun diye tevarüs edecek bir iş değil. Nasip kısmet işi. Gelen zamanı gelince gitmeyi bilmeli…
***
Partilerin aşağıdan görünümü
Merkez sağ ve hala şüpheli olan merkez soldaki birleşmenin nasıl bir ivme yaratacağı şüphesini koruyor. Bu partilerin birleşmesinden ortaya çıkacak bir “oy toplamı”ndan söz edilebilir. Ama seçmenin geri kalan kesimine güçlü bir mıknatıs etkisi yaratacağı şüpheli. MHP ve BBP’de kendini ifade eden Milliyetçi hareketin bir yükseliş göstereceği kestirilebiliyor. Her iki partinin oylarında bir artış olacağı yeni bir bakış değil. “Yükselen yeni milliyetçilik”in sandıkta kendini ne kadar ifade edeceği ve gücünü tek bir partide nasıl toplayacağı şimdilik bilinmiyor.
Bir süredir konuşulan SP+BBP ittifakı, SP kanadında tıkanmış görünüyor. İki partinin de baraja takılmasından doğacak siyasi boşluğun sonuçlarını geçtiğimiz 4,5 yılda gördük. “Tek başına” seçime girmeyi, her şeye rağmen partiye oy vermiş ve ittifakla Meclis’te bir güç olmayı hayal eden tabanlarına SP’li yöneticiler nasıl izah edecekler, gerçekten merak konusu.
Geçen seçimlerde alınan oyların matematiksel karşılığında bir vekil aday listesi oluşturulsa ittifak projesi de tamam olacak. Bu ittifakın hem SP hem de BBP tabanında bir heyecan dalgası oluşturmakla birlikte baraj endişesini tamamen ortadan kaldıracak bir potansiyeli de taşıyacak. Ancak bunu görebilecek ufuklu siyasetçilere ihtiyaç var.
DYP ve ANAP ittifakı ise kritik dönemeçte. İki partinin DP adı altındaki birleşme projesinin hukuki süreci büyük ihtimalle iki partinin de istemediği bir şekilde sonuçlanacak. YSK, DP yöneticileri tarafından yapılan itirazı bugünlerde sonuçlandıracak. Ülke genelindeki teşkilat istifaları göz önüne alındığında iki partinin de ittifaksız yola çıkmasının istenmeyen sonuçlar getirmesi muhtemel görünüyor.
AK Parti’nin iktidara geldiği ilk günden şu ana kadar oy potansiyelinde kritik bir düşüş hiç olmadı. Her iktidarın yaşayabileceği 5 yıllık yıpranma payı ve laiklik söylemi üzerinden getirilen eleştiriler, oy oranlarını etkileyecek olsa da, kendi seçmeninin henüz bu partiyi terk etmediği ortada. Mağduriyet psikolojisinin AK Parti’ye ne kadar yansıyacağı bilinmiyor. Nispi oy kaybından daha önemlisi TBMM’ye girecek parti sayısındaki artış. Bu AK Parti’nin daha çok sandalyesine mal olabilir.
Bir başka kritik siyasi oluşum DTP. Baraj endişesiyle DTP’nin bağımsız olarak Meclis’e sokacağı vekillerin diğer partilerden sandalye çalacağı kesinleşmiş görünüyor. Genç Parti ise ittifaksız seçime girmesi halinde sadece oy çalmış olacak ve TBMM’nin matematiğini etkileyebilecek. Bu partinin oy oranlarına ilişkin -şu ana kadar- inandırıcı bir rakam bulunduğunu söylemek zor.