İSTANBUL (AA) - Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi uzmanlarından Psikiyatrist Dr. Selin Baran, "Aşırı kıskanç insanlar kendine güveni olmayan insanlardır. Aşırı kıskanç insanlarda başkalarının kendilerinden üstün olduğu düşüncesi hakimdir." ifadelerini kullandı.
Kıskançlıkla ilgili açıklamalarda bulunan Baran, kıskançlığın, kadın için de erkek için de aşkın en doğal ve belki de en tehlikeli duygusu olduğunu ifade etti.
Küçük kıskançlıkların ilişkilere yararlı olabileceğine de işaret eden Baran, abartılı olursa kişinin kıskançlığın esiri olacağını, hiç de hoş olmayan olaylar yaşayabileceğini vurguladı. Baran, şunları kaydetti:
"Aşırı kıskanç insanlar kendine güveni olmayan insanlardır ve onlarda başkalarının kendilerinden üstün olduğu düşüncesi hakimdir. Genel olarak ilişkilerde kıskançlık; yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu düşüncesiyle yaşanan karmaşık bir ruhsal yaşantı olarak tanımlanabilir.
Kıskançlığın aşkla ilgisi yoktur. Toplumda kıskançlığa sebep olarak aşk ve çok sevmek gösterilir. Oysa kıskançlık aşkın göstergesi değildir. Aşk, aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur. İnsanın sevdiği, aşık olduğu ve sahiplendiği kişiyi kaybetmekten endişe duyması beklenen bir durumdur. Bu sebeple, birbirini gerçekten seven iki kişi arasında bir miktar kıskançlık olması normal bir durumdur fakat sahiplenme duygusunun aşkla alakası yoktur."
Kıskanç kişilerin, sevilmeye aşırı ihtiyaçları olduğunu bildiren Baran, bu kişilerin yaşadıkları güvensizlik ve yetersizlik duygularıyla baş edemedikleri için ilişkide bulundukları insanın sevgisini kimseyle paylaşmak istemediklerini dile getirdi.
- "Erkekler kıskandığı zaman kızar, kadınlar ise incinir"
Baran, kıskançlığın, içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırdığını açıkladı. Kişinin özgüveninde eksiklik olduğu zaman, kendini yetersiz, değersiz ve önemsiz hissetmeye başlayacağını belirten Baran, şu ifadeleri kullandı:
"Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini, eşini kaybedeceğini düşünür ve endişelenir. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla baş etmek için yapılan sağlıksız davranışlara neden olur. Aşırı kıskanç kişi, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, onun yaşantısını sınırlar ve üzerinde bir baskı oluşturup bu şekilde onu kaybetmeyeceğini düşünür. Kıskançlık duygusunun verdiği endişeyle yapılan takip etme, baskı altında tutma, öfke, şüphecilik karşı tarafı daha da uzaklaştırır.
Erkeklerde daha çok eşlerinde, başka biriyle cinsellik yaşayabilecekleri düşüncesi kıskançlık yaratır. Kadınlarda ise eşlerinin duygusal anlamda kayma olabileceği düşüncesi kıskançlık duygusunu doğurur. Eşinin başka birine aşık olma düşüncesi hakimdir. Erkekler kıskandığı zaman öfkelenir, bağırır ve saldırgan tepkiler gösterir. Kadınlar ise ağlar, üzülür. Genel olarak erkekler kıskandığı zaman kızar, kadınlar ise incinir."
- "Kıskançlık tedavi gerektirebilir"
Baran, kıskançlığın tehlikeli boyutlara varabileceğine vurgu yaptı. Eşinin telefonlarını dinleme, takip etme, eve gelince perdeleri, yatak odasını ve banyoyu kontrol etme, her anlattığı şeyin altında bir anlam aramanın kıskançlığın tehlikeli boyutu olduğuna ve tedavi edilmesi gerektiğine dikkati çeken Baran, şu açıklamalarda bulundu:
"Tedavide amaç, kişinin kıskançlık duygularının altında yatan duygu ve düşünceleri ortaya çıkarmaktır. Kişiden kıskançlık hissettiği anlardaki düşüncelerini incelemesi ve kıskançlıktan önce gelen duyguları fark etmesi istenir. Bu duygu ve düşüncelerin farkına varmak, onları ayrı ayrı ele almaya ve mantıklı olup olmadıklarına daha tarafsız bakmaya olanak tanıyacaktır.
Kişinin değersizlik hislerinin altında yatan nedenler araştırılmalıdır. Bu noktada önemli olan, hem kişinin geçmişten getirdiği olumsuz algı ve ihtiyaçları belirlemek, hem de bu olumsuz duygularla baş etmesi için daha sağlıklı yollar bulmasına yardımcı olmak."
AA