İBB'deki makam aracı gösterisini köşesine taşımaya devam eden Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, "Kışlık senin olsun, yazlık-baharlık makam araçları nerede?" sorusunu yöneltti. Ali Karahasanoğlu dikkat çeken yazısında şu ifadeleri kullandı:
Kışlık senin olsun, yazlık-baharlık makam araçları nerede Yavuz!
Yavuz Erkut’u genel sekreterlik görevine getiren Ekrem İmamoğlu, aynen şöyle demişti:
“Bir genel sekreterin 3 arabası olur mu? Yazlık, kışlık, baharlık..”
Yetmedi..
Dedi ki:
“İhtiyaç dışı araç masrafı yıllık 120 milyon TL..”
Bekledik ki, genel sekreterin yazlık, kışlık, baharlık üç makam aracını göstersin Ekrem!
Aslında sadece o üç aracı Yenikapı’da göstererek, AK Partili büyükşehir belediye yönetimini rezil edebilirdi..
Düşünsenize..
Bir makam aracı..
Gösteriyorsunuz..
Ardından sunum yapıyorsunuz: “Bu araç, Büyükşehir belediye Başkanı’nın da değil.. Genel sekreterin.. Ve sadece yaz aylarında kullanılıyor.. 3 aylığına.. Sonraki 9 ay, bu makam aracı kullanılmıyor!”
Abdullah Gül ile birlikte..
Ben de derinden bir yuh çekecektim..
“3 ay kullanılıp, 9 ay depoda araç bekletilir mi?” diyecektim..
İşten attığı vasıfsız elemanlardan CV isteyen bay Ekrem, ardından genel sekreterin baharlık makam aracını gösterecekti..
“Bunu da ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere 6 ay kullanıyor. Diğer 6 ay, bu aracı da depoya atıyor” diyecekti.
Belki dalga da geçecekti..
“Buna da şükür, adam ilkbahar için ayrı, sonbahar için ayrı makam aracı da alabilirdi yani” diyecekti..
Sonra, genel sekreterin kışlık makam aracını gösterecekti..
“Bunu da üç ay kullanıyor, 9 ay yatıyor bu araç” diyecek ve dünya israf literatürüne “kışlık, yazlık, baharlık üç aracı olan genel sekreter” diye, AK Partili belediye başkanlığının genel sekreterini geçirecekti..
İşçiyi AK Partili diye kovup, AK Parti’nin zenginlerinin ayağına gidip, övgüler düzen Ekrem, bunu yapamadı..
Peki ne yaptı?
Genel sekreterlik koltuğuna oturttuğu Yavuz Erkut’u, Yenikapı’ya yollayıp, “Sen orda bir açıklama yap” dedi.
Yavuz açıklama yaptı.
“Benim selefim Hayri Baraçlı’nın üç makam aracı işte burada duruyor” demedi.
Diyemedi..
“Bizim patron işkembeden sallamış. O da kazanacağına inanmıyordu. Ama Abdullah Gül gibi, Ahmet Davutoğlu gibi, Ahmet Taşgetiren gibi yıllarca Tayyip Erdoğan’ın yanında yürümüş insanların AK Parti’yi arkadan hançerleyebileceğini tahmin edemedi.. Kazanacağına kendisi de inanmıyordu. Arkadan hançerleyenler onlarca çıkınca, sürpriz oldu, Ekrem Bey kazandı... Şimdi, başkanlık koltuğuna oturmamızın üzerinden 2,5 ay geçtikten sonra.. Bulamadığımız ‘Yazlık, kışlık, baharlık’ araçlar yerine.. Garibanların, engellilerin ‘evde bakım hizmet araçları’ ile idare edin” mealinde bir açıklama ile, durumu kurtarmaya çalıştı..
Yetinmedi..
“Makam araçları bunlar mı?” sorusuna..
Pişkin mi pişkin, “Mevzuatta zaten ‘makam aracı’ diye bir şey yoktur” cevabı verdi..
Ekrem’in yamağı riyakar adam..
Madem mevzuatta, makam aracı yok..
O zaman, Yenikapı’ya gelirken, sadece senin bulunduğun, bir de fazladan şoför kullandığın o aracı iade etsene..
Ne kadar iğrençler, ne kadar utanmazlar..
Halkı aptal yerine koyan tavırlar sergilemede, ne kadar hünerler.. Bir de, “Veri ve kayıtların uyumsuzluğu, çalışmaların uzamasına neden oldu. Hâlâ üzerinde çalışmayı sürdürdüğümüz alanlar mevcuttur. Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyemiz ve iştiraklerimizde araç takip sistemi bulunmaktadır. Yapılan incelemede, 2-20 Haziran tarihleri arasında, yani 2. seçimin öncesinde bin 700 aracın takip sistemi ya kapatılmış ya da verilerinin silindiği belirlenmiştir” diyerek, koltuğa oturmalarının üzerinden 2.5 ay geçmesine rağmen, belediyedeki araçlara bile tam olarak ulaşamadıklarını itiraf ediyor..
Yolsuzluk yapacak bir belediye başkanı, araçlara “takip sistemi” taktırır mı?
Sizden önceki başkan, bunu taktırmış..
Bir yolsuzluk yapılacak olursa, anında merkezden tespit edeceksiniz..
Bunu bile kullanmayı beceremiyorsunuz..
“Sinyal vermiyormuş!”
Sinyali vermeyen aracın plakasını tespit eder, verirsiniz emniyete, “Hizmetimizdeki şu plakalı araçtan 24 saattir sinyal alamıyoruz, çalınmış olabilir” dersiniz..
MOBESE kameraları sayesinde, emniyet çok kısa süre içinde, o aracı bulur, getirir size..
Ama bunlarda kafa nerede?
Bunlarda iş yapma niyeti nerede..
Kendi patronu diyordu, “Araçlardan dolayı yıllık israf 120 milyon TL!”
Dün sekreteri açıklama yapıyor: “Önümüzdeki 5 yılda 250 milyon TL israf olacaktı!”
Hani 250 milyonu da ispat edebilmiş değiller ama. Ne kadar yalancı oldukları.. Ne kadar hilebaz olduklarını ispat için veriyorum, bu rakamları. Tabii ki 1 TL’lik israf bile önemli..
Ama..
Patronu “1 yılda 120 milyon..” Sekreteri “5 yılda 250 milyon” diyorsa..
Bunlara mı inanacağız, yoksa araçlara “takip sistemi” taktıran AK Partililere mi inanacağız? Devam ediyor, yazlık-baharlık makam araçlarını gösteremeyen Yavuz:
“1 Haziran günü sistemde takip edilen araç sayısı 2 bin 89, 23 Haziran günü sistemde takip edilen araç sayısı 2 bin 109’dur. Ancak, 2 Haziran - 20 Haziran tarihleri arasında sinyal alınan araç sayısı ortalama 399’dur. Bu tarihler arasında bin 700 aracın nerede olduğu bilinmemektedir.”
Yenikapı’ya 500 araç yığdığınza göre, en azından 101 tanesini bulmuşsunuz demektir.
Ya getirene sorsaydınız, ya da bulduğunuz yerde tutanak tutsaydınız..
“Nerede idin kardeşim, sinyal alamadık senden?”
Yolsuzluk varsa, böyle soruşturulur..
Olmayan yolsuzluğu ise; ya aptallıklarından, ya da kötü niyetlerinden, böyle uydurur işte, işbilmez yöneticiler..
Hodri meydan..
Daha önceki aylarda sürekli sinyal verdiği halde, belirtilen tarihlerde ortalıktan kaybolan ve günlerce sinyal vermeyen araçların zimmetlendiği adamları bulun, hepsini işten kovun, Yavuz bey..
Dürüstseniz eğer..
Yalan söylemiyorsanız, eğer!