İbadetlerde meşakkat arttıkça sevabı da artar. Şu uzun yaz sıcağında oruç tutmak, kısa kış günlerinde oruç tutmaktan elbette kat kat faziletlidir. Dünyada nefsimiz, keşke Ramazan kısa kış günlerine denk gelse de serin serin oruç tutsak der. Ne var ki yarın mizanda oruç tutanlara, kazandıkları sevabları verildiğinde, bu sefer keşke daha uzun günlerde daha uzun oruçlar tutsaydık diyeceğiz.
Şu kısa gecelerde sabah namazları da yatsı ve teravih namazları da kıymetini artırdı. Tabi ki ta’dil-i erkana riayet edilerek kılınan teravh namazlarını kastediyoruz. Yoksa jet hızla kılınan ve dolduruşa getirilen namazlar değil kastımız.
Peygamberimiz, Ramazanın gündüzlerini sâim, gecelerini kâim geçirmemizi istemiş bizlerden. Bunun için Ramazan gündüzlerini oruçlu geçirmek Allah ve Rasülünün emridir. Gecelerini kaîm etmeyi de peygamberimiz istemişler. Bir hadiste şöyle buyrulmuştur: "Kim Ramazan’ı inanarak ve sevabını Allah'tan bekleyerek kâim olarak geçirirse onun geçmiş günahları bağışlanır" (Buhârî, Salâtü’t-terâvîh 1; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn 174).
Ramazan gecesini kâim olarak geçirmek, teravih namazı olarak anlaşılmıştır. Bereket olan sahur da buna dâhildir. Teravih namazı efendimizin bizzat kıldığı ve cemaatle kıldırdığı bir namazdır. Peygamberimiz ümmetine farz kılınır endişesiyle teravih namazını devamlı olarak cemaatle kıldırmaktan kaçınmıştır. Onun teravih namazını orucun farz kılındığı Hicrî ikinci yılda mı yoksa ömrünün son senelerinde mi kıldırdığı tartışmalıdır. Yine onun teravih namazını sekiz, yirmi ve hatta kırk rekat kılıp-kıldırdığına dair rivayetler de vardır. Önemli olan bu teknik ayrıntılara takılmak değil teravih namazı ruhunu kavramak ve bu sünneti ihya etmektir.
Nitekim Hz. Ömer, mescide teravih namazını ayrı ayrı kılanları gördüğünde, mescide insicam ve birlikteliği sağlamak için teravih namazını yirmi rekat olarak tek cemaat halinde kılınmasını sağlamı, ondan sonra da asırlardır bu gelenek böyle devam etmiştir. Hz. Ömer’in uygulamasına, sahabeden karşı çıkan da olmamış, tam aksine onu takdir edenler olmuştur.
Ramazan gündüzlerini oruçla değerlendiren Müslümanlar, geceleri de teravih namazlarıyla geceyi kâim geçirmeye gayret ederler. Böylece Ramazan ayının faziletinden nasiplenebilmek için beş vakit namazlarına namaz katarlar ve teravihi kılarlar.
Teravih namazı orucun değil vaktin sünnetidir. Dolayısıyla oruç tutamayanlar da teravih namazı kılarak bu faziletten nasiplenirler.
Teravih, istirahat etme anlamına gelen terviha kelimesinin çoğuludur. Her dört rekat arasında Müslümanlar, namaza ara verip dinlendikleri için bu isim verilmiştir. Teravih namazında iki rekatta bir selam vermek Şafiîlerde farz, Hanefîlerde evlâdır. İhtilaftan kurtulmak için, iki rekatta bir selam vererek kılmak daha uygun, daha ihtiyatlıdır.
Nitekim bizim fıkıh kitaplarında şu açıklamalar yer alır: Bir konuda mezhepler arasında görüş farklılığı varsa, bütün mezheplerin görüşlerini kuşatacak görüş doğrultusunda hareket etmek dana efdaldir. Sözgelimi kadına dokunmak Şafiî mezhebinde abdesti bozar, Hanefîlerde bozmaz. Ancak, kadına dokunduktan sonra abdest tazelemek, Hanefî mezhebine göre ihtiyata daha uygundur. Şafiî mezhebine göre kan abdesti bozmaz, Hanefîlere göre bozar. İhtiyatlı hareket etmek için Şafiî bir imamın, kanamadan sonra abdest tazelemesi tavsiye edilmiştir. Özellikle imamlık yapacak olanlara bunlar tavsiye edilmiştir. Yine deve eti yemek abdesti bozmaz, ancak bozar diyen mezhepler de olmuştur. Deve eti yedikten sonra abdest tazelemek de ihtiyata uygun görülmüştür.
Teravih namazlarını ikişer rekat kılmak da hem evla hem de ihtiyata daha uygundur. Dolayısıyla ibadetlerimizi dolduruşa getirmeden, ruhuna uygun bir şekilde yerine getirmeye gayret etmeliyiz.
Öte yandan hatimle teravih namazı kılmak da ayrı bir güzelliktir. Namaz esnasında müminler, Kur’ân’ın ayet ayet, sure sure inişine adeta şahitlik ederler ve Allah Kelamının nasıl ezberlenip su gibi okunduğunu müşahede ederler. Devamlı kılamasak bile, arada sırada aile boyu hatimle teravih namazına gidip, çocuklarımıza bu güzellikleri yaşatmalıyız. Tabi ki burada da önemli olan, okunan Kur’ân ile incelmek, namazdan sonraki hayatımızda gözeleşebilmektir.