ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki (KKK) eylemlere ilişkin, aralarında eski Kara Kuvvetleri Lojistik Başkanı Korgeneral Yıldırım Güvenç ve eski Kara Kuvvetleri Kuvvet Geliştirme Daire Başkanı Tuğgeneral Erhan Caha'nın da bulunduğu 150 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.
Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları yerleşkesindeki salonda görülen, sanıklar, müştekiler ve avukatlarının katıldığı duruşmada sanık savunmalarının alınması sürüyor.
Duruşmada ilk olarak darbecilerin sıkıyönetim atama listesinde kendisine ilişkin "göreve devam" yazan ve olay tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihkam Daire Başkanı olan emekli tuğgeneral Cüneyt Soyraç savunmasını yaptı.
"Menfur darbe girişiminin içinde yer almadım. Hain darbe girişimini şiddetle kınıyorum" diyerek savunmasına başlayan tutuklu sanık Soyraç, darbe girişimi sonrasında KKK tarafından hakkında hiçbir idari işlem yapılmadığını, ihraç edilmediğini ve emekli olduğunu anlattı.
Darbe girişiminden iki gün önce 15 gün yıllık izne ayrılarak, eşiyle memleketi Edirne'ye gittiğini aktaran Soyraç, olay akşamı Karaağaç'ta bir kafede otururken önce eşinin bir arkadaşından, ardından kız kardeşinden ve emir subayından Ankara'da uçakların alçak uçuş yaptığını ve İstanbul'da köprünün kapatıldığına ilişkin telefonlar aldıklarını iddia etti.
Arayanlara Karaağaç'ta olduğunu, olanları bilmediğini söylediğini ifade eden Sayraç, saat 23.30 gibi evlerine gitmelerinin ardından Şemdinli'de 2006-2008 yılları arasında beraber çalıştıkları, o sırada Manisa'da görevli olan ve her bayram kendisini aramayı sürdüren Uzman Çavuş Bahri Kerçek'in aradığını belirtti.
Soyraç, şunları kaydetti:
"Kerçek, 'Komutanım, Genelkurmaydan mesaj geldi. Ordu yönetime el koymuş. Haberiniz var mı?' diye sordu. Haberim olmadığını, yıllık izinde bulunduğumu, bu devirde böyle bir şey olamayacağını söyledim. Mesajın çok uzun olduğunu, birçok ek içerdiğini, altında Mehmet Partigöç ve Cemil Turhan'ın imzaları olduğunu söyledi. Mesajdaki emirlere kesinlikle uymaması gerektiğini, aksi takdirde başının belaya gireceğini söyledim. Telefonu kapatmak durumunda olduğunu, beni sonra arayacağını söyledi.
Birinci amirim Tümgeneral Mehmet Özoğlu'nu arayarak, öğrendiklerim hakkında bilgilendirdim. Bu darbe girişimini kesinlikle desteklemediğimi söyledim. Bu işi engellemek için yapabileceğim bir şey olup olmadığını sordum. 'Biz bu alçaklarla asla beraber olamayız. Biz de kendimizi korumaya çalışıyoruz' dedi. Uzman Çavuş Kerçek tekrar aradı. Mesajın ekindeki atama listesinde benim isminin karşısında 'Göreve devam' yazdığını söyledi. Bu mesajın kanunsuz olduğunu, gelen mesaja uymaması gerektiğini tekrarladım. Öğrendiklerimi paylaşmak amacıyla Tümgeneral Özoğlu'nu aradım. Onun isminin yanında 'emre alındı', benimkinde 'devam' yazdığını paylaştım. Bu kanunsuz görevlendirmeyi kabul etmediğimi gayet açık ifadeyle kendisine bildirdim. Cevaben, 'Bu adamlar iyice sapıtmışlar' dedi. 'Benim darbeyi engellemeye yönelik yapabileceğim bir şey var mı?' dedim. 'Cüneyt, biz burada kötü durumdayız. Zaten evden çıkamıyoruz' dedi."
Soyraç, "birinci amirine darbeyi asla desteklemediğini, verilen görevi kabul etmediğini ifade etmesine ve Edirne'de bulunmasına rağmen, darbeye teşebbüs etmekle suçlandığını" söyledi.
Darbe girişiminde yer almadığı için ancak 2 gün sonra izinlerin iptal edilmesiyle Ankara'ya geldiğini kaydeden Soyraç, "18 Temmuz'da KKK karargah görevime başladım. Mehmet Özoğlu'nun odasına çıktım. O gece karargahta yaşananları kısaca paylaştı. Atama listesini de ilk kez masasında gördüm." diye konuştu.
- Odasında bulunan 1 dolar
Soyraç, karargahta iki gün çalıştıktan sonra 19 Temmuz gecesi gözaltına alındığını belirterek, iddianamede odasında bulunduğune yer verilen 1 dolara ilişkin şöyle savunma yaptı:
"Yurt dışı geçici görevlerde dolar olarak maaş alırdık. Oradan kalan, hatıra olsun diye sakladığım paradır. Makam odamdaki çekmecede sadece bir dolar değil, Yunan drahmisi, Yugoslav dinarı, Alman markı, Azerbaycan manatı ve tedavülden kaldırılmış Türk mirası bulunmuştu."
Daha önce FETÖ'nün kendisine ve ailesine yönelik karalama kampanyası yürüttüğünü ileri süren Soyraç, şöyle devam etti:
"FETÖ, kendisine tehdit olarak gördüğü, özellikle terfi pozisyonundaki, kendisine müzahir olmayan kurmay albaylarla ilgili 'tskkulis' ve 'pasakeyfi.net' sitelerinde karalama kampanyaları icra etmiştir. Ben ve ailem, özellikle 2012 ve 2013'te, bahse konu örgütün son derece insafsız karalamalarına maruz kaldık. 2011-2014'te Malatya'da görev yaptım. Ocak 2013'te 'tskkulis' internet sitesinde ben ve ailem hakkında çıkan asılsız haberler nedeniyle idari soruşturma geçirdim. TSK'da soruşturma geçiren bir albayın terfi şansı neredeyse yok gibidir. Mart 2013'te alay komutanı imzasıyla 'uyuşturcuyla mücadele ve problemli erler' konusunda gönderdiğim resmi evrak, olduğu gibi, altında ıslak imzam olacak şekilde 'tskkulis' sitesinde yayınlandı. Yine idari soruşturma geçirdim. Kusurumun olmadığı ortaya çıktı. Ama önemli olan çamur atıp, izinin kalmasıydı. Bu karalamalar neticesinde terfi edemedim. O dönemde bu iş öyle bir hal aldı ki içimizden birçok kişi emekli olmak zorunda kaldı. Ben mecburi hizmetim olduğu için emekli olamadım."
Soyraç, sonraki dönemde kendisinin ordu komutanı aleyhinde uygunsuz ifadeler kullandığına yönelik asılsız ifadelerin yine internette yer aldığını, ancak ordu komutanlığının buna itibar etmediğini belirtti.
Harekat Başkanlığına Ağustos 2013'te atandıktan sonra bu defa uyuşturucu kullanan erlerle ilgili yazdığı ve "tskkulis" internet sitesinde çıkan evrakın aynısının, 2 Eylül Cumhuriyet gazetesinde yayınlandığını bildiren Soyraç, "Neden bu evrak 6 ay sonra yeniden yayınlansın? Sebebi gayet açık. Terfi etmemi istemediler. İdari soruşturma açıldı. 2014 içerisinde, iddianamede yer bulan bu çirkin sitelere erişim engellendi. O tarihten itibaren hakkımda olumsuz bir şey çıkmadı." ifadelerini kullandı.
Bu sitelerde çıkan yayınlara ilişkin şikayetlerde bulunduğunu kaydeden Soyraç, darbe girişimi öncesinde ve sonrasında kimseyle konuşmadığını, emir alıp vermediğini ifade ederek, "Sözde atama listesinde adımın yanına 'devam' yazılmasının sorumlusu ben olamam. Kanunsuz atama listesinde ismimin karşısında devam yazan ve hakkında hiçbir işlem yapılmayan 55 general var. Bir kısmı terfi edildi, bir kısmı göreve devam ediyor." dedi.
Soyraç, tahliyesini ve beraatını talep etti.
- Sanık Nuhoğlu
Duruşmada daha sonra Yurtta Sulh Konseyi tarafından hazırlanan ve darbe sonrasında görev alacak kişilerin isimlerinin yer aldığı atama listesinde KKK Plan ve Harekat Daire Başkanlığı görevine devam edeceği belirtilen eski tuğgeneral İbrahim Lütfi Nuhoğlu savunmasını yaptı.
Nuhoğlu da darbe girişimine katılmadığını, FETÖ ile hiçbir bağlantısının olmadığını iddia etti.
Darbe girişimi günü o sırada Genelkurmay İkinci Başkanı olan Orgeneral Yaşar Güler'in başkanlığında Genelkurmay Karargahında yapılan toplantıya KKK'dan bazı komutanlarla katıldığını belirten Nuhoğlu, akşam saatlerinde düğüne katılmak üzere izin aldığını anlattı.
Eşiyle Gazi Orduevinde düğüne katıldıktan sonra lojmanına dönerken alçaktan uçan uçaklarla helikopterleri gördüğünü söyleyen Nuhoğlu, eve vardıktan sonra "olağanüstü durumlarda her askerin emir beklemeden yapması gerektiği gibi karargaha gitmek üzere yola çıktığını" bildirdi.
KKK kışlasına girdiğinde gece yarısı olduğunu belirten Nuhoğlu, burada suç teşkil eden bir eyleme katılmadığını savundu.
Nuhoğlu, "Olay gecesi, 19.30 sıralarında Gazi Orduevindeki düğüne katılmak üzere karargahtan ayrıldığımı, gece yarısı karargaha döndüğümü arz ettim. Darbenin en kritik saatlerinde karargah dışındaydım. Böyle bir olayın planlayıcısı ve uygulayıcısının, bu kritik saatlerde karargahtan ayrılarak düğüne katılması mantık dışıdır, hayatın olağan akışına aykırıdır. Tuğgeneral rütbesinde bir FETÖ üyesi olsam, girişimden haberim olur, karargahtan ayrılmaz, görevimin başında beklerdim. Eylemlerin başlangıç saatinden önce kışlayı terk etmem, en kritik saatlerde eşimle düğüne katılmam, darbeye iştirak etmediğimin en önemli delillerindendir." ifadelerini kullandı.
Karargahta Erkan Caha'nın yanına durum hakkında bilgi almak için gittiğini söyleyen Nuhoğlu, şöyle devam etti:
"Orada anormal bir durumla karşılaşmadım. Darbe yönetimine dair harita, kroki, bir başka emare yoktu. 'Durum nedir?' diye sorduğumda, kendisinin de durumu anlamaya çalıştığını, Ankara ve İstanbul'da bir kısım birliklerin kışlalardan dışarı çıktığını, ancak kimin ne yaptığını tam anlayamadığını söyledi. Komutan ve kurmay başkanına ulaşamadığını, o an itibarıyla karargahtaki en kıdemli generalin kendisi olduğunu, Harekat Başkanı Adem Boduroğlu gelinceye kadar yapmam gereken bir şey olmadığını söyledi. Darbe teşebbüsünün ve bu kapsamda yapılanların yanlışlığı kanaatimi paylaştığımda, aynı şekilde düşündüğünü söyledi. Sayın Cumhurbaşkanının televizyondaki açıklamalarını izlemeyi müteakip odama geçtik. Caha'nın gece boyunca paylaştığı bilgiler, karargahın olayların içinde yer almadığı doğrultusunda olmuştur."
Nuhoğlu, isminin yanında "devam" yazan atama listesinden Caha ya da karargahta gece boyunca karşılaştığı kimsenin bahsetmediğini ifade ederek "Olay gecesi sözde atama listesinden ve listenin Harekat Merkezleri aracılığıyla birliklere yayınlandığından, bulunduğum ortamlarda bahsedilmedi. Söz konusu atama listesi, darbe sonrası, 16 Temmuz akşam saatlerinde, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanının odasındaki toplantıda gündeme geldi. Listeden ilk kez o toplantıda haberdar oldum ama içeriğine vakıf olmadım. Benimle ilgili sözde görevlendirmeden ise 20 Temmuz'da haberim oldu." diye konuştu.
Sözde atama listesinde "devam" şeklinde görevlendirilmesi sebebiyle darbeye iştirakle suçlandığını iddia eden Nuhoğlu, bunun hukuka uygun olmadığını öne sürdü.
Nuhoğlu, darbe girişimi sırasında Erhan Caha veya başkasından emir, talimat, görev almadığını, kimseye de emir, talimat ve görev vermediğini bildirdi.
Olay gecesi askeri eğitim elbisesi giydiği ve silah bulundurduğuna ilişkin delillere ilişkin Nuhoğlu, "Askerin eğitim elbisesi giymesi yargınacak ve yadırganacak bir durum değildir. TSK yönergesindeki bir kıyafetin giyilmesi disiplinsizlik veya suç değildir. Böylesi bir gecede eğitim elbisesi giyilmesi normaldir. Bir subayın tabanca taşıması suç olmasa da üzerimde tabanca yoktu. Kamera görüntülerinde tabanca değil, kılıfı görülmektedir" ifadelerini kullandı.
Nuhoğlu, mahkeme heyetinin soruları üzerine, "Bu olayların darbe girişimi olduğu kanaatine ne zaman vardınız?" sorusu üzerine, "Evden, olayların bir darbe girişimi olduğunu bilmeden çıktım. Ancak karargaha gidene, geceyarısına kadar bunun bir darbe girişimi olduğu kanaatine varmıştım" dedi.
"Bunun TSK'nın emir komuta zinciri içinde olmadığını anlamışsınız. Kişisel olarak, askerin içinde bir grubun darbe girişiminde bulunduğu belirtiliyor. Eşiniz, dostunuz, akrabanızdan dışarıda olan olaylar konusunda bilgi alma gereği hissetmediniz mi?" sorusu üzerine Nuhoğlu, "Benim orada kurumsal kimliğim var. Bu ihtiyaç Kara Kuvvetleri Karargahı tarafından... Diğeri kişisel sohbet olur. Bu ihtiyacı hissetmedim." ifadelerini kullandı.
Nuhoğlu, "Erhan Caha'nın darbeye karşı emir verip vermediğine" ilişkin soru üzerine, "Kışla dışına çıkan unsurların çıkmasının engellenmesi, çıkanlar varsa döndürülmesi, sahadaki unsurların polise vatandaşa silah kullanmaması yönünde emirlerine tanık oldum. Daha sonra bir görüşmenin (firari, eski tuğgeneral) Ali Kalyoncu ile olduğunu söyledi. Yaptığının yanlış olduğunu ona ifade etti." dedi.
FETÖ ile hiçbir ilgisinin olmadığını ifade eden Nuhoğlu, tahliye ve beraat talebinde bulundu.
Duruşmaya daha sonra öğle arası verildi.
AA