ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminde Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlere ilişkin, aralarında sözde yurtta sulh konseyi üyelerinin de yer aldığı 224 kişinin yargılanmasına devam edildi.
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen duruşmada, sözde yurtta sulh konseyi üyelerinden dönemin Şırnak Çakırsöğüt Jandarma Tugay Komutanı eski tuğgeneral Ali Osman Gürcan esasa ilişkin savunmasını yaptı.
Bayram tatili nedeniyle 4-8 Temmuz 2016 tarihleri arasında Denizli'de olduğunu belirten Gürcan, darbe girişiminden sonra itirafçı olan eski asker Hakan Bıyık'ın darbe toplantılarında kendisini gördüğüne dair beyanının doğru olmadığını ileri sürdü.
Bayram tatilinin bitiminden sonra 9 Temmuz'da görevli olduğu Şırnak'a döndüğünü, 15 Temmuz'a kadar rutin görevlerini icra ettiğini belirten Gürcan, olay günü astsubay Şahin Bozdere'nin odasına gelerek Ankara'ya intikal emrini ilettiğini söyledi.
Bunun üzerine bağlı bulunduğu birlikte görevli olan albay Erkan Varol'u arayarak emri sorduğunu anlatan Gürcan, Varol'un birliğin Ankara'ya gelmesi yönündeki emri doğruladığı iddiasında bulundu.
Söz konusu emirden darbe girişimi konusunda bir anlam çıkarmadığını ve 15 Temmuz'dan önce darbeden haberi olmadığını savunan Gürcan, olay tarihinden önce Genelkurmay Karargahına saldırı yapılabileceğine dair istihbari bilgiler olduğu gerekçesiyle intikal emrini, "Birkaç ilde terör eylemleri yaşandığı ve Ankara da bunun önünü alamıyor." şeklinde değerlendirdiğini ifade etti.
Harekat merkezindeki görevlilerinin birliğe gelen "Tugay yönetimi" ve "Sıkıyönetim direktifi" emirlerinden kendisine hiç bahsetmediğini ve göstermediğini öne süren Gürcan, durumdan haberdar olması halinde kışladan hiç çıkmayacağı iddiasında bulundu.
Gürcan, tugaydan çıktıktan sonra Cizre'nin girişine kadar geçtikleri polis kontrol noktalarından kimsenin kendilerini durdurmadığını, durduruldukları noktada ilçe emniyet müdürünü arayarak yolu neden kapattığını sorduğunda, "Tümen komutanının emri, onu arayıp konuşun. Beni arada bırakmayın." cevabını aldığını ileri sürdü.
Tümen komutanını aradığını ancak ulaşamadığını öne süren Gürcan, albay Varol'u arayarak durumu anlattığını, Varol'un, birliği ivedi Ankara'ya bekledikleri emrini yinelediğini aktardı.
Üzerinde çelik yelek, başlık ve ağır silah bulunmamasının "barışçıl" olduğunun göstergesi olduğunu savunan Gürcan, "Polisle jandarma birbirine hasımmış gibi bir görüntü hoşuma gitmediği için araya mesafe koymak ve ortamı sakinleştirmek istedim. Birliğimi geriye almaya çalıştım." dedi.
Polislerin geçişine izin vermemesi üzerine tabur komutanlarıyla durum değerlendirmesi yaptıklarını aktaran Gürcan, yarbay Yasin Bulut'un, darbe girişiminden bahsederek, "Paralelcilerin oyununa gelmeyin komutanım, geri dönün." sözlerini kullanması üzerine, "Kendimi kandırılmış hissettim. Bunu kendime yediremedim." diyerek kışlaya dönmeye çalıştığı iddiasında bulundu.
Davanın görülmesine devam ediliyor.