Şurada 10 gün kaldı 15 Temmuz darbe girişiminin bir seneyi doldurmasına, ama mahkemeler hâlâ delille, görgü tanığıyla, ifadeyle uğraşıyor. Gün gibi belli caniler, hainler, kravat takarak hakim karşısında sırıtarak yalan söylüyorlar...
Böyle bir ADALET olabilir mi? Kemal Kılıçdaroğlu'nun "bu ülkede adalet yok" diye yürümesine bu bakımdan katılıyorum. Şayet adalet olsaydı kararlar çoktan verilmiş, davalar bitmiş olurdu! Gerçekten de Türkiye'de adalet yok!..
Adamlar utanmadan darbenin kontrollü yapıldığını, 15 Temmuz'un tiyatro, asıl darbenin 20 temmuzda yapıldığını rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Bu cümleyi kuran kişi kim olduğuna bakılmaksızın darbecilikten içeri tıkılmalı ve mahkemesi de össaat yapılıverilmeliydi oysa...
İş uzadıkça sulandıranlar çoğaldı ve işte en sonunda bugünkü manzarayla karşı karşıya geldik...
Peki Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü neyi amaçlıyor?
Kılıçdaroğlu, elinde silah ve üzerinde kan ile yakalanan, hain teröristlerin 'adalet' içerisinde en ağır cezayı almasından yani adaletin tecellisinden korkuyor. Amacı İçerideki fetöcülerin mahkemede itirafçı olup çözülmelerini engellemek, onlara moral ve motivasyon sağlayıp, biraz daha sabredin mesajı vermek. Yargı üzerinde baskı kurup, zaten aksak yürüyen adalet sistemini iyice işlemez hale getirmek. PKK DHKP-C gibi terör örgütleri ile birlikte ülkeyi terör anarşi ve kaosa teslim edip iç karışıklık çıkararak, Suriye’de kurulması planlanan seküler (dinsiz) terör devletine zemin hazırlamak. Ermenistan’ın Türk Dünyasıyla sınır bağımızı kopardığı gibi, Türkiye ile Arap-İslam dünyasının bağını koparmak ve Türkiye'yi dış müdahaleye hazır hale getirmek...
Yani Kılıçdaroğlu'nun güya Enis Berberoğlu'na adalet istemek için başlattığı yürüyüş işte bu yukarıdaki amaçlara hizmet edecek. Bundan başka bir sonuç çıkar mı siz söyleyin! Adaletin içeri tıktığı birisine adalet istemek kadar saçma bir istek olabilir mi ya değilse!..
Gezi Parkı provokasyonundan daha ileri bir kargaşa hedefleniyor!
Kılıçdaroğlu, Kandil'in de destek verdiği sözde 'adalet' yürüyüşünün ardından da bazı eylemler yapılacağını itiraf etti. Hürriyet'ten Ahmet Hakan'a konuşan Kılıçdaroğlu, bazı aksiyon planlarının olduğunu söyledi. "Nasıl yani? Yeni eylemler mi yapacaksınız?" denilince "Gelişen olaylara göre yeni aksiyon planlarını uygulamaya koyabiliriz" derken de sanki 'bu sefer gezi parkındaki gibi bırakıvermeyeceğiz, iyice yakıp yıkacağız' der gibiydi...
Bildiğiniz gibi gezi olaylarında "Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel" şeklinde twit atan ve olaylar bastırılınca İngiltere'ye kaçan sözde sanatçı Memet Ali Alabora, yine yerinde duramayıp toplantılar düzenleyerek yeni kalkışmaya akıl veriyor Londra'dan...
Öncesini boşverin, son bir yılda yediğiniz algı operasyonlarını silin hafızanızdan!
17-25 Aralık darbe girişimlerinden sonra dört koldan yıllarca eğitimlerini aldıkları ve oldukça usta oldukları ALGI OPERASYONLARIYLA pek çok kişiyi kandırmayı başaran FETÖcüler, özellikle 15 Temmuz'dan sonra akla mantığa sığmayan yepyeni taktiklerle yaptıkları ALGI OPERASYONLARIYLA kendisine silah doğrultulan, hayatına kastedilen insanları bile kandırabilmişlerdir! Gözümüzle görmesek, bizzat yaşamasak neredeyse hiç o gece yaşanmamış sanacağız!
Arkadaşlar, kardeşler, dostlar aman ha dikkat! Bu adamlar o kadar tehlikeli ki bizi yıllarca ateist olduğuna inandıran Aziz Nesin'in oğlunu bile kullanabiliyorlar. Bu zavallıya bile kontrollü darbe yapıldığını söylettiler. Tehlikenin ne boyutlara vardığını tahayyül edebiliyor musunuz!
Darbe girişimi kontrolsüzdü, yaktı, yıktı, öldürdü, ama darbe girişimini hiç olmamış gibi göstermeye çalışan hainler kesinlikle kontrollüdür. Bu kontrollü hainlerin neler yapabileceğini illa görmek zorunda olmayalım, lütfen algılarımızı temizleyelim ve 15 Temmuz gecesine dönelim. Aradan geçen 355 günde yediğimiz tüm operasyonları hafızamızdan silip atalım. Dindar görünen bu dinsiz CİAmatın arkasında Türkiye'nin bir adım öteye gitmesini istemeyen bilumum Batı ve yerli işbirlikçilerini iyi bilelim...
Darbe başarılsaydı "can" derdine düşecektik, başaramadılar "mal" derdine düştük!
15 Temmuz gecesi, vatanımızı hainlerin elinden kurtardık. 250 şehit ve binden fazla yaralı ne canını ne de malını düşündü, silahların önüne atıldı. O gece; canımız, canlarımız, sevdiklerimiz, malımız, evimiz, arabamız gözümüze görünmüyordu. Ekonomi, enflasyon, borsa, dolar hepsi boştu...
Günler, haftalar, aylar geçti ve her zamanki gibi yine unuttuk. Ekonominin bozukluğundan, işlerin durgunluğundan acizleniyoruz. Suriyelilerin ülkelerine gönderilmesini, Türkiye'nin oraya buraya yardım etmemesini istiyor hale getirildik...
Arkadaşlar, bu ülke neredeyse tüm dünyaya karşı bağımsızlık mücadelesi veriyor ve hemen her gün şehit cenazelerimiz geliyor bayraklara sarılı. Ülke müdafaa edilirken canını veya malını düşünenin hali nicedir siz söyleyiverin! İmtihanımız çetindir, yolumuz sıkıntılıdır, ancak biz ahirete ve hesap gününe iman edenler ne canımızı ne de malımızı değil, sadece Allah'ın rızasını kazanmaya odaklanmalıyız.
Rabbim sonumuzu hayreylesin inşaallah...