Geçtiğimiz hafta yeni yapılan Konya Bilim Merkezi binasının yağan yağmurdan sonra çatısından sızan sularla ilgili haberini okuduğum zaman hayli şaşırdım, üzüldüm. Şu sıralar ilgi alanımı Bilim Merkezleri üzerine yoğunlaştırdığım için olsa gerek haber hemen dikkatimi çekmişti. Sırf bu araştırma amacıyla Amsterdam ve Brüksel’deki Bilim Merkezlerini ziyaret edip notlar aldım, fotoğraf çekmiştim. Londra’da bulunan Bilim Merkezi (Müzesi)ni defelarca ziyaret etmişliğim var. Sırada diğer Bilim Merkezleri var ziyaret edeceğim. Amacım bu gezilerden bir kitap çıkarmak, bakalım.
Konya Bilim Merkezi’nin daha faaliyete geçmeden çatısından sızan yağmur suları ile haber olmasına ne denebilir bilemiyorum. Yapılan eleştirilerin bir kısmına hak vermekle beraber insafsızca eleştiri yapılmasına karşıyım. Konya Bilim Merkezinde konsept olarak ne düşünüldüğü ve neler yapıldığı konusunda da bir fikrim yok. Konya’dayken tanıtım broşürünü görmüştüm sadece.
Şu an dünyadaki genel eğilim, bu gibi merkezleri, sadece eski, tarihi eserlerin sergilendiği ziyaret edildiği yerler olan genel müze konseptinin dışında daha çok içinde her yaştan ziyaretçinin ilgisini çekecek fiziksel ve sosyal alanı, aktivite temelli ve ziyaretçilerin de bu aktiviteler içerisinde yer alabildiği bir anlayışla planlanıyor ve organize ediliyor.
Ziyaret ettiğim yerler hakkında kısa bilgiler vereyim. Londra Bilim Müzesi 1851 yılında yapılan Büyük Sergi’nin ardından içinde sanatçı ve bilim adamlarının yaklaşık otuz yıl yürüttüğü lobi faaliyeti ve gayretleri sonucunda Britanya Hükümeti’nin de bunun kendi çalışma ve amaçlarına uygunluğuna ikna olmasından sonra açılıyor.
İçinde Sanayi Devrimi ikonlarından Britanya’daki bilim tarihinin önemli keşiflerine değin bir çok materyal barındıran Londra Bilim Merkezinin kuruluş prensipleri arasında bilim adamı yetiştirmek yoktu. Ancak milyonlarca ziyaretçisine bilimin imaj ve gerçeğinin yanısıra teknolojiyi uygulamalı bir bilim olarak sunarak bir çok ziyaretçisinin Bilim tasavvurunun değişmesine ve şekillenmesine etkide bulunmuş, ziyaretçilerine bilim adamı ve araştırmacı olmaları konusunda ilham verici bir rol üstlenmiştir.
Savaş zamanında Bilim Merkezi sadece sergi salonları ve orada sergilenen materyallerin teşhir etmenin ötesinde düzenlenen sergi ve çalışmalarla kamuoyu oluşturucu ve yönlendirici, Devletin kitlelere vermeyi istediği mesajı taşıyıcı bir rol de oynamıştır.
Gerek ziyaret ettiğim bilim merkezlerinde gördüğüm ve yaşadıklarım gerekse bilim merkezlerinin yapısı tarihi konusunda okuduklarım genelde ülkemizde özelde ise Konya’da açılan Bilim Merkezleri beni heyecanlandırmaya yetti. Açılması ve kurulması hayli zor ve emek isteyen bu kurumların misyonunu doğru belirleyerek ulaşacağı hedef kitlenin seçimi ve ona yönelik organizasyonun oluşturulması Bilim Merkezlerinin hayatiyet kazanması açısından çok önemli.
İçinde sadece ilgili araştırmacı ve uzmanların zaman zaman ziyaret ettiği bir müze-merkez olmaktansa içi interaktif aktivitelerle dolu “alışveriş merkezi canlılığında” bir yer olması mucize gerektiren ve çok zor olan bir şey değil. Ziyaret ettiğim merkezler öyleydi. Herhalde bu planlama yapılırken bu merkezler ziyaret edilmiş ve ona göre düzenleme yapılmıştır.
İlerleyen süreç içerisinde, maddi imkanlarım elverdiği ölçüde, bu merkezleri ziyaret edip sizinle bu düşüncelerimi, gözlemlerimi paylaşma niyetindeyim.