Şerbet-î Velâdet’i (Doğumgünü Şerbeti) ilk duyduğunuzda bu da nerden çıktı dediyseniz bu yazıyı mutlaka okumalısınız.Çünkü bundan sonra bu etkinliği epeyce duyacaksınız . Güncel anlamıyla ifade edecek olursak, Konya esnafının Hazreti Mevlana’ya sürpriz doğum günü kutlaması diyebiliriz. Böyle özel günleri ve bazı kutlamaları bidat ya da hurafe olarak görenler bulunsa da çoğumuz bunlardan vazgeçemiyoruz. Çünkü aslında bizim için güzel ve anlamlı günleri kutlamak Allah’a şükür eda etmenin bir yoludur. Hele de bu kutlamaları hayra, paylaşmaya, kardeşliğe, dostluğa ve insanlığa katkı sunacak hale getirebiliyorsak. İnsanlar dini yorumlarken farz olan ibadetler ile diğer konuları karıştırıyorlar galiba. Emredilen ibadetleri elbette inanan herkes yapmak zorunda ama insanların kendilerinin güzellikler icat edip bunları geleneksel hale getirmelerinin önünde ne engel var anlamıyorum. Bana göre kendi doğum günümüz ve sevdiğimiz insanların doğum günü Allah’a onu bize verdiği için şükr etme günüdür. İnsan bunu özelinde ibadet ve dua ile Rabbine arz edeceği gibi yakınlarıyla da kutlayarak bunu bir yakınlaşma vesilesi kılabilir. Konuya böyle baktığım için başta peygamberimiz olmak üzere doğum günü kutlamalarını çok anlamlı bulurum.Aşkın, sevginin , saygının, hürmetin, muhabbetin abartılmasına bayılırım. Kinin , nefretin , savaşın bunca abartıldığı karanlık kanlı ekranlarla ufkumuzun kuşatıldığı şu günlerde buna öyle ihtiyacımız var ki !
Evet ben sevgimi abartmaktan yanayım.Bayrak bayrak dalgalandırmak yetişebildiğim her insanla ilgilenmek, dostlarıma kusurlarına göre değil bir kez yüzümü güldürdükleri o muhteşem an’a bağlı kalarak muamele etmeliyim.Bir insanı içten gülümsetmek dünyanın en zor işidir zira…Yakınlarıma her an olamasa da bana ihtiyaç olduğunda yanlarında olarak sahip çıkmalı, kimsenin özel , güzel , başarılı gününü atlamalıyım diye düşünüyorum.Gücümüz yettiğince.Çünkü sevdiklerimizin saçının teli karşısında iki cihanın da ne önemi var ? Bir düşünün tartın gönlünüzde , aslında öyle değil mi ?Ve aslında herşeyin başı ve sonu gönülde değil mi ? O yüzden sadece gönülden gelen gönüllere dokunabiliyor .
Şimdi Konya esnafı gönlünden kopan bir ikram sunmak istedi tüm dünyaya düşüne biliyor musunuz ?Her yıl 30 Eylül ‘de Hz.Mevlana’nın Doğum gününde Tarihi Mengüç Caddesinde halka ve misafirlere şerbetler , pilavlar , helvalar ve her firmanın üretim alanına göre aklınıza gelecek her türlü ikramlık dağıtılıyor .
Üç yıl önce bunu duyduğumda :Muhteşem demiştim .İşte Mevlana’nın komşuları onun eteğinde büyümüş evlatları ne kadar da kendilerine yakışır bir iş yapıyor.Oysa herkes onları Mevlana’nın sırtından geçinmekle itham eder yıllardır.Böyle düşünenler utanır mı bilmem ama konumuz o değil.
Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Şerbet-î Velâdet etkinliği öyle renkli öyle farklı öyle coşkuluydu ki anlatmaya söz yetmez.Mutlaka bir kez gelmeli o caddedeki iklimi solumalısınız.
Ama ben bu işin fikir mimarı, Türkiye, Konya, Mevlana sevdalısı bir beyefendiyi mutlaka bilmenizi istiyorum :
Bazı insanların varlığı tıpkı fondaki müzik gibi ortamdaki oksijen gibi ya da etrafı aydınlatan ışık gibidir . Bir şehir içinde öyle bazı insanlar her gün önünden geçtiğiniz muhteşem tarihi taç bir kapı gibidir ya da gölgesinde dinlendiğiniz meydandaki bir çınar gibi…Ya da yolları , meydanları , salonları aydınlatan bir kandil gibi … Ama nedense onları ya çok geç keşfederiz ya da olmadıkları zaman, aramızdan ayrılınca fark ederiz ne yazık ki…İşte öyle olmadan konuşulalım.
Evet Konya’nın kandillerinden Hikmet Çetiner beyden bahs ediyorum.Siz onu benim gibi Kandil etliekmek evinin sahibi olarak biliyorsanız .Yanılmıyorusunuz ama çok eksik tanıyorsunuz.
Hikmet bey 37 yıldır faaliyet gösteren Çetiner Müzik yapım yayıncılık firmasının kurucusu ve sahibi .Aynı zamanda fotoğrafçı.
Kendi fotoğraflardan oluşan bir kitabı 6 dilde basılarak dünyaya Konya’nın tanıtımını yapıyor. Çetiner Müzik sufi tarzda ve Türk folk, geleneksel Türk halk müziği alanında dünya çapında birçok eser ve yayına imza atmış. Mesela Mevlana müzesine giren herkesin dinlediği ney müziği bunlardan biri.
Mevlana sandukasının üstündeki o güzel Selçuklu kandilinden ilham akarak, müthiş güzellikteki bir albüme de Kandil adını vermişler .Mevlananın ışığı tüm dünyaya yayılsın diye.
Dünyada en çok dinlenen beste olarak seçilen Gülümcan da bir Çetiner Müzik yapımı.
Ve Dünyada bir ilk, aslına uygun Sema Ayini Şerifi , Mevlana Müzesi bahçesinde icra edilip kayd edilerek dvd formatında 9 dilde yayınlanmış büyük ilgi görmüş.
Tüm bu Yayınları müzikle ilgili dünyanın 243 ülkesinde yayına açık 700 internet platformunda ve YouTube’da bulabilirsiniz.
Kandil Etliekmek evi ise henüz üç yıllık geçmişine rağmen alanında dünyanın önde gelen internet sitelerinde ilk sıralara yerleşmiş durumda. Aslına uygun yemek kültürümüzü korumak ve icra etmekte iddialı .
Hikmet Çetiner beyi müzik ve yayıncılıkla ilgili olanlar tanır mutlaka ama Konya halkının tanıması Mengüç caddesindeki bu lokanta ile olmuştur diye düşünüyorum.O yüzden görünen kısmı çok azını yansıtıyor dedim başta.Benim bu anlattıklarım bile buz dağının görünen kısmıdır.Hikmet bey çalışkanlığı çabası samimiyeti ile gerçekten Konya’nın da Türkiye’nin de tanıması gereken bir insan .Ve şerbeti veladet gibi güzel bir fikrin mimarı ancak böyle derin gönüller olabilir diye düşünüyorum.Hikmet beye bu fikir nerden çıktı, nasıl gelişti, tüm ayrıntıları ile sordum .En baştan isim isim tüm katkısı olanlarla aşamaları anlattı .
Şimdi bunları anlatmaya yer kalmadı ama son sorumun cevabını bilmelisiniz . Mevlana deyince ne hissediyorsunuz diye sordum .Bir saattir duraksamaksızın konuşan adam sustu kaldı.Sonra ‘Ben, bunu sözle nasıl ifade edebilirim ki ?’ Dedi.
O kadar haklı ki , Şems de “ Söz nedir ki sevdanın karşısında ? Yaptıklarıma bakın!” Diyordu . Hepimiz için geçerli olan bu aslında, kendimize de başkalarına da bakarken …O yüzden sevdamıza uygun işler yapalım .
Şerbeti Veladet’de emeği geçen herkesi kutluyorum .