Geçen pazartesi, 24 Şubat 2014 de, burada “Konya Kadınının Ekonomik, Sosyal, Kültürel Derinliği” üstüne satırbaşları açmıştım. “Konya Kadını” ya da, “Konya Kadınlığı” bir denizse, biz içinden bir “helke” su alıp sunmaya çalışmıştık… Söze ; “Konya’ da Kadının yıkmadığı ev bin yıl yaşar” diye yalın gerçeğe işaret eden bir “Atasözü” nü sunarak girmiştik.
-Bugün sunduğumuz bölüm, geçen pazartesi sunduğumuz bölümün devamı… Birinci yazıyı da okumak lüzumu duyan olursa, Memleket Gazetesi’nin internet sitesine girebilir, benim adımı tıklayıp yazıya ulaşabilir.
“KONYA’ YA ÖZGÜ ENTEGRE EV EKONOMİSİNİ” KADINLAR SÜRDÜRÜR
-Süt ürünleri üretimi: Yağ, yoğurt, peynir yapımı Konya evinde kadının başlıca işidir. Çeşitli maddelerden peynir mayası yapmayı; Konya’ ya özgün yerel peynirleri; tutum peynirini, beyaz peyniri, kaymaktan yağ yapmayı; süt ürünlerini korumayı bilir.
-Et ürünleri üretimi: Konya kadını, yerel deyişle “İrigşi” denilen Konya tipi sucuğu, pastırmayı, kemikli kıymayı, sakatatları değerlendirmeyi bilir. Etin kesimi ile başlayan bütün üretim safhalarında bizzat üreticisidir.
-Üzüm ürünleri: Bağ bakımından bağ bozumundan üzüm değerlendirmesine kadar gerekli bütün üretim bilgilerine sahiptir. Evinde pekmez kaynatma ocağı vardır; reçelini, pekmezini kendisi yapmaktadır.
-Dokumalar, örgüler: Konya kadını yünü eğirerek ip yapmasını; ipleri bitkisel boyalarla boyamasını; boyanan ipleri tezgâhlarda dokuyarak halı, kilim haline getirmeyi bilmektedir. Renk, desen üretiminde estetik bilgi birikimine sahiptir.
-Oyalar, danteller, el işleri: Konya kızları, eli iğne tutmaya başlar başlamaz anneleri oya, dantel, el işleri öğrenimine başlatılır. Kız çocuklarının “Sadık İçi” denilen, bir evin bütün örtü ve yaygı ihtiyacına cevap veren el işlerinin hazırlığı kızın gelin olmasına kadar sürer. Çember oyaları, peşkirler, ev dolamaları, dolapların örtüleri, yatak dantelleri, gelinlik kızın el becerilerinin kanıtı sayılır.
-Ev işleri: Konya kadınları “ev temizliği” için gerekli araç gereci üretme, uygulama konusunda gerekli donanıma sahip şekilde yetiştirilmiştir. “Ak toprak” ile evin “ilalenmesi” /badana, süpürge olacak nitelikteki otlardan süpürge üretimi düz toprak damların akmaya karşı yuvaklanması; ekmek tandırının yakımı; çamaşır yıkamak için gerekli “küllü su’yun” hazırlanması kadınlara çocuklarında öğretilmiştir.
“KONYA KADINLIĞI”NIN KÜLTÜREL BOYUTLARI…
-HALK KÜLTÜRÜ: Geleneksel Konya evlerinde ev halkının yaşattığı halk kültürünün öğretmeni annedir. Tekerlemeler, maniler, türküler, efsaneler, halk inanışları, atasözleri içinde büyür çocuklar. Genellikle okuma yazma bilmeyen anneler, geçtiğimiz yüzyıllarda, kuşaktan kuşağa “sözlü” olarak aktarılan güzel sanat ürünlerini yeni kuşaklara aktararak devamlılığını sağlar. 1960 yılına kadar doğrudan Konya kadınlarından derlenen folklor ürünleri, incelendiğinde bunlar yazıya geçmemiş ürünlerdi.
Dede Korkut hikâyelerinden efsanelere kadar bütün anonim halk edebiyatı ürünlerinin ilk öğretmeni evlerde kadınlardır.
Dini inanışlar: Konya kadınları çocuklarının “Dini bütün” olarak yetişmelerine özen gösterirler. Daha konuşmaya başlamamış çocukların şehadet parmakları kaldırılarak “Allah Bir” öğretilir. Dini bilgileri öğrenmek için “ Hocaya gidiş” yaşından çok önce namaz için gerekli ilk sureler “Namazlık”lar anneler, abalarca verilir. Ekmeğe saygı başta olmak üzere inanca saygı “ev okulu”nun başlıca uğraşıdır.
-Ana dil öğretimi: Doğumdan okula başlayış yaşına kadar çocuğun en yakın annesidir. Konyalı çocuk “Konya ağzı” nı annesinden ev içinde öğrenir. “Konya ağzına özgü” yüzlerce kelimenin öğretmeni annedir. Konya kadınları hala sözcüklerle konulmamış yüzlerce öz Türkçe kelime ve kavramı, yüzlerce yıllık bir süreçte kuşaktan kuşağa aktararak yaşatmaktadır.
KONYA KADININ İNSANİ VE SOSYAL BOYUTLARI:
Konya kadını, yalnız yaşama eğilimi olan “münzevi” bir kadın değildir. Akrabalarını, komşularını ihmal etmez. İyi günde, kötü günde çevresi ile birliktedir; acıları, mutlulukları paylaşıcı bir huya sahiptir.
“Komşuluk hakkı”, “Göz hakkı” küçük yaşlardan beri öğretilmiştir. “Komşu, komşunun külüne muhtaçtır.” gerçeğini benimsemiştir.
“Hediye” kavramı birlikte yaşamın olmazsa olmazıdır. Doğumda, nişanda, nikâhta, düğünde, hacca gidişte, sünnette maddi imkâna göre “hediye” götürmek “Konya görgü kuralları”nın vazgeçilmez davranışıdır.
Evde yapılan taze ekmek; bağdan, bostandan getirilen ürünler üzerinde “Göz hakkı” olduğuna inanılır.
Ölen insanın kabre varıncaya kadar, yeni evin, yedi mahallenin; ana-baba hakkının; hısım akraba hakkının sorgusuna çekileceğine inanılır.
Yalan ve haram niçin olursa olsun reddedilmiştir; canlı, cansız her şeye karşı sorumluluk Konyalı kadının eğitim ilkesidir.
“KARA DAKIM” KONYA KADINLIĞI:
Aile tarihçeleri üç kuşak, beş kuşak geriye giden ”Konya’nın yerlisi” diye tanımlanan Konya kadınları, kendilerini “Biz Gara Dakımız” diye ifade eder.
Konya ağzı ile “Gara Dakım”, yani Kara Takım bazı araştırmalarda “Kara Budun” “Sıradan halk” olarak yorumlanmıştır. Konyalı’ya göre bu böyle değildir; “Gara Dakımlık” Konya kültürünü özümsemiş yaşamın adıdır. “Gara Dakım” olmayan yaşam sürdüren yabancılar ve “Gara Dakım” yaşantıyı bırakıp “modern” yaşama geçenler “asri”, “Tango” olarak nitelenir.
Konya’nın “Kadim” semtlerinden, mahallelerinden Araplar, Sedirler, Uluırmak, Tahtatepen, Topraklık, “Gara Dakım Semtler” olarak tanınmış; özelliklerini de 1980lere kadar sürdürmüştür.
Konya kadınlığının “Gara Dakım” motifleri, Anadolu’da yaşanan bin yıllık kültürün ana motifleridir.
KONYA’NIN HAYIRLI EVLATLARINDAN BİRİ: HÜSEYİN KÖROĞLU
Konya olarak, “Türk Milli Eğitimi” olarak çok şey borçlu olduğumuz, “Büyük Eğitimci” Hüseyin Köroğlu’nun Musalla’daki kabri başındaydık; cumartesi günü. Hakka yürüyüşünün birinci yıl dönümüydü.. Dualar edildi, “Fatiha”lar okundu; akrabaları öğrenciler tarafından.
İki gündür Konya içinde Konya dışında onbinlerce kişinin “Hocası” olmuş; öğrencisi olmakla gurur duyulan Hüseyin Köroğlu’nu düşünüyorum…
Ah İhsan Kayseri’nin hazırladığı Konyalı Duayen Öğretmen Hüseyin Köroğlu’nun kitabını sizde görmüş olsaydınız… 2007 yılında, “Aziz Hoca”nın sağlığında yayınlanan 320 sayfalık kitap; yaşamöyküsü, eserleri ile anılarla dopdolu.
Size, satırbaşları ile sunacağım Hocaların Hocası Hüseyin Köroğlu’nu …
-Öğretmenlik yaptığı okullardan, özellikle “Konya Lisesi”nden binlerce öğrencide unutulmaz emekleri var.
-Konya Selçuk Eğitim Enstitüsü’de, 1964’den itibaren müdürümüz oldu. Fen ve edebiyat bölümlerinden binlerce öğrenciyi, öğretmen olarak Türk eğitim dünyasına armağan etti.
-Fen bilimlerini öğretirken; “İnsanlık”da öğretirdi… Sabırda, sakinlikte, çalışkanlıkta, yüksek ahlakta rehberimiz oldu.
-Sanırım yedi yıl önce, bir yazı yazmıştım onun hakkında… Yazının başlığı “Hüseyin Köroğlu Gibi Olabilmek”ti. “Hüseyin Köroğlu Olmak” belki çok zordu; ama onun Selçuk Eğitim Enstitüsü öğrencileri olarak “Ona benzemeye çalışmak” mümkündü… Öğrencileri biz yetmiş yaşımızı geçtik; hala öyle olmaya çalışıyoruz.
-Hüseyin Köroğlu, Konya’nın “Hayırlı Evlatlarından Biri”ydi. Temiz yaşadı; “Namuslu insan böyle olur” diye örnek gösterilebilecek doksan yıllık yaşamının, öğrencisi olarak, gazeteci olarak, yazar olarak altmış yıllık bölümünün birinci dereceden tanığıyım. Soran olursa “Ahdi kasem eyleyerek” anlatırım.
-“Gündüz hayalinde, gece düşünde” Konya’yı yaşadı; “Gündüz hayalinde, gece düşünde Konya’ya hizmeti düşündü. Düşünmekle de kalmadı: çalışarak, birikimlerini bağışlayarak ispatladı.
-Bildiğin Hüseyin Köroğlu hak iddia etmez; ama, söylemesem olmaz, binlerce binler Konyalıda “Hoca” olarak hakkı var.. Öğrenciyseniz, “münasip bir gün”de Musalla’ya gidin. Oradaki bilgisayardan yattığı yeri öğrenin, bir Fatiha gönderin.
-Mekânı cennet olsun, nur içinde yatsın… Hizmetlerinin “iki cihan”da da biz şahidiyiz…