9 Eylül akşamı, şehrimizin kültür-sanat hayatının önde gelen isimleri, Merhaba Gazetesinde yemekli bir toplantıda buluştu. Başkanlığını, değerli hukukçu ve yazar M. Ali Uzun yaptığı toplantıda bir Konya Kitaplığı ve Basın Müzesi kurulması, Akademik Sayfa için aydınların görevleri gibi konular tartışıldı.Hepsi önemli konular kuşkusuz. Fakat ben Konya Kitaplığını çok önemsiyorum. Bu konuyu araştırmacı arkadaşım Mehmet Gündoğdu ile konuşmuş ve 30 Eylül 1993te Yeni Meramda bir yazı yazmıştım. M. Gündoğdu da beni destekleyen bir yazıyla konuyu yeniden gündeme getirmişti.Benim yazı yayınlanmadan bir hafta önce de ben, ali Köse, Mehmet Gündoğdu, Seyit Küçükbezirci, Galip Candoğan ve Fuat Önder ortak bir basın açıklaması yaparak bir Konya Kitaplığının hemen kurulmasının gerekliliğini belirtmiştik.Evet, bana göre, çok önemli, Konya Kitaplığı. Onbeş yıl aradan sonra konunun şehrimiz aydınlarının gündemine girmesi sevindirici bir haber.İşte o tarihte konuyla ilgili yayımladığım yazı:Konya için özel bir kitaplık oluşturulması ve Konya üzerine yazılmış eserlerin toplanması, Konya'lı yazarların kitaplarının bir arada bulunması için yazılan kaçıncı yazı bu bilemiyorum. Değerli yazarımız S. Küçükbezirci yıllardır yazıyor bu konuda. Ben defalarca yazdım. Başka arkadaşlar yazdı, ama konuyla ilgilenmesi gerekenlerin kılı kıpırdamadı."Kim bunlar?" diyeceksiniz. En başta Küttür Müdürlüğü yetkilileri. Rektörlük ve Konyalı aydınlar. Doğma büyüme Konyalı olduğum için Konya'da bir aydın kuşağının olmadığını biliyorum. Hiç değilse Kültür Müdürlüğünün ya da Üniversitenin konuya sahip çıkacaklarını umuyordum, ama boşunaymış.Her şeyden önce şunu bilmek zorundayız. Konya sonradan oluşma derme çatma bir şehir değil. Binlerce yıllık geçmişi, kültürü olan kişilikli bir şehir, yapılan hizmetlerde bu kişiliğe uygun olmalı. Kimi okuyucuların "Şehirlerin de kişiliği mi olur?" dediklerini duyuyor gibiyim. Elbette olur. Çünkü bu şehre Hititler, Frigler, Selçuklular damgalarını vurmuşlardır. Gerçek Konyalılar günlük yaşamın hay huyu dışında bir yerlerde hissetmek istiyorlar bu damgayı.Sıradan bir örnek belirtmek istiyorum bir Konya Kitaplığının aciliyetini. Pek basit bir örnek, ama çarpıcılığı yönünden ilgi çekici.Bir kitapçıda kitaplara bakarken bir lise öğrencisi geldi. Konyalı bir yazarın bir şiir kitabını arıyordu. Öğretmeni ödev yermişti. Kitapçı kitabın adını ve yazarını sordu. Öğrenci bunları bilmiyordu, işin garibi öğretmeni de ne yazarın ne kitabın adını vermişti. Doğal olarak aradığını bulamadı. Ben İl Halk Kütüphanesinde aramasını önerdim. Bir kaç gün sonra aynı öğrenciyi gördüğümde aradığını bulup bulmadığını sordum. Bulamamıştı. Neyi aradığını da bilemiyordu zaten. Sadece bu değil. Konya tarihiyle ilgili basit bir soruda bile araştırıcıların nasıl bocaladıklarını biliyorum.Konya ve Konya insanı bu ilgisizliğe layık değil. Kaldı ki Konya giderek bir üniversite şehri kimliğine bürünüyor. Yirmibeş bin dolayında üniversiteli olduğu övünülerek söyleniyor. Peki bunca genç insandan bazısı Konya ile ilgili bir şeyler öğrenmek isterlerse nereye başvuracaklar?Bunun için istiyoruz bir Konya Kitaplığının acilen oluşturulmasını. Bu o kadar zor bir şey değil, yeter ki ilgili ve yetkililer birazcık kıpırdansınlar. Birazcık gayret göstersinler.