Hazreti Mevlana’nın 749. Vuslat Yıl dönümü münasebeti ile TBMM de basın toplantısı düzenleyen AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Sorgun, savaşların, çatışmaların, krizlerin, gerginliklerin zirveye çıktığını ve Mevlana’nın hoşgörüsüne en fazla ihtiyaç duyduğumuz günleri yaşadığımızı söyledi.
Hazreti Mevlana’yı anarken onu anlamamız gerektiğinin altını çizen Ahmet Sorgun, şöyle konuştu:
Aralık ayı denince aklımıza Mevlana, Mevlana deyince aklımıza Sevgi, barış, hoşgörü ve kardeşlik geliyor. Bu günlerde Konya’dan yayılan manevi iklim havası, dünyanın dört bir tarafına ulaşmaktadır. Zira bu günlerde dünyanın dört bir yanından gönül dostları Konya’ya geliyor.
Hazreti Mevlana’nın 749. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Etkinlikleri 7-17 Aralık tarihleri arasında, gönüllerin Şehri, barış hoşgörü ve kardeşliğin Sembolü Konya’da gerçekleştirilecek.
BU YIL ŞEB-İ ARUS TÖRENLERİN ANA TEMASI “DOSTLUK VAKTİ”
Ana temanın esin kaynağı ise Hazreti Mevlana’nın Dost ol da Dost’u gör sözü. Dostluk, kardeşlik, sevgi ve barışa en fazla ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde anma törenlerin ana temasının çok yerinde olduğunu düşünüyorum. Zira; Dost ve dostluk kelimesinin Mevlana’nın hayatında çok anlamlı bir yeri vardır. O’nun dost ve dostluğa verdiği önemi şu sözlerinden rahatça anlayabiliriz:
Ben dostlarımı ne kalbimle ne de aklımla severim.
Olur ya kalp durur, akıl unutur.
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne unutur.
Yedi asrı aşkın bir süredir düşüncesi ve eserleriyle Konya’dan dünyaya ışık olan Hazreti Mevlana’nın manevi iklimi Konya’yı sarıp sarmalamaya halen devam etmektedir.
Mesnevisi bütün dünya da en fazla okunan eserler arasında yer alan Hazreti Mevlana’nın barış, hoşgörü sevgi ve dostluk adına verdiği mesajlar 7 asır önce olduğu gibi bugünde insanlığa ilham kaynağı olmaktadır.Mesnevi’nin yanı sıra Divan-ı Kebir,Fihi Ma Fih, Mektubat,Mecalis-i Seb’a adlı eserleri de yüzyıllardır inanç, şiir ve edebiyat dünyasının en değerli hazineleri arasındadır.
Yaşadığı çağı bir güneş gibi aydınlatan Hazreti Mevlana kendinden sonraki dönemlerde de ilim, kültür, tasavvuf ve edebiyat alanında başta Alman ve dünya edebiyatının en önemli yazarlarından Goethe, Pakistanlı milli şair, alim ve filozof Muhammed İkbal olmak üzere tanınır tanınmaz yüzlerce şair, yazar ve düşünür e esin kaynağı olmuştur.
Kendi iç dünyasını, Pir’i olarak gördüğü Mevlana üzerine inşa eden Muhammed İkbal, Zebur-i Acem isimli eserinde bu gerçeği şu sözlerle dile getirmiştir: Gönlümden yanan bir kıvılcım al. Zira benim kanım Mevlana gibi kaynıyor.
Mevlana’nın yaşadığı dönemde çeşitli fitne ve zulümlere maruz kaldığına vurgu yapan Muhammed İkbal, “Ben Mevlânâ gibi Kabe’de ezan okudum. Can sırlarını ben ondan öğrendim. Eski asrın fitne devrinde o, bu asrın fitne devrinde de ben” diyerek aslında her devirde Müslümanlar arasına fitne ateşinin sokulduğuna da işaret etmiştir.
Muhammed İkbal’in hayatına baktığımız zaman Hazreti Mevlana'dan etkilenmekle kalmayıp, onu yaşamının ilham kaynağı, hareket merkezi olarak görmüştür.
Sadece Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından Türkçe’nin dışında Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca, Portekizce başta olmak üzere 30 dile çevrilmiş olan Mesnevi, dünyanın doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine her coğrafya da en fazla okunan eserler arasındadır.
Sevgi, barış ve hoşgörünün adeta membaı olan Mesnevi'yi bütün dünyanın okumasını, okuduklarını anlamalarını, anladıkları gibi davranmalarını umut ediyoruz.
MEVLANA’YI ANARKEN ANLAMAMIZ DA GEREKİYOR
Bu yıl 749. Vuslat yıldönümü olan Mevlana Konya başta olmak üzere dünyanın bir çok yerinde farklı etkinliklerle anılacak. Anmalar usüle ve adaba uygun olduğu sürece bir sıkıntı yok. Ancak uygunsuz yerlerde sema ve anmaların yapılmasını da doğru bulmadığımızın bilinmesini isterim. Zira bu konuda Kültür Bakanlığımız geçtiğimiz yıllarda gerekli adımları attı. Mevlana’yı anarken anlamamız gerekiyor..
Mevlana deyince akla Sema değil, Kur’an ve sünnet üzerine inşaa ettiği hayatı, onun inanç, sevgi ve hoşgörüyü konu alan eserleri gelmelidir.
Şu sözler Mevlana’nın hayat felsefesini çok açık şekilde ortaya koymaktadır:
“Ben yaşadıkça Kur'an'ın kölesiyim
Ben, Hz. Muhammed Mustafa'nın yolunun tozuyum
Biri benden bundan başkasını naklederse
Ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim”
Rivayetlere göre Hazreti Mevlana’nın hayatında sadece bir kez sema ettiği bildirilirken, sadece Mesnevi’nin yazımının Hüsamettin Çelebi tarafından 18 yılda tamamlandığı ifade edilmektedir.
Bu gün savaşların, işgallerin, haksızlıkların, şiddetin, kanın göz yaşının hakim olduğu dünyada evrensel barışın, sevginin hoşgörünün simgesi olan Mevlana’yı daha fazla anlamaya ihtiyacımız vardır.
Çünkü sevgi, barış, ve hoşgörüyle tüm insanlığa adanmış bir hayatı sadece anmakla anlamak mümkün değildir. Onu hem anmak hem de anlamak lazımdır.
Mevlana dili, dini, ırkı, rengi ne olursa olsun bütün insanları Hak nurundan bir parça olarak bilmiştir.
Bu kapı ümitsizlik kapısı değildir. Ne olursan ol, yine gel diyerek, hoşgörünün sınırsızlığını;
“Sevgi acıyı tatlı, bakırı altın eder,
Sevgi ölüyü diri, kulu sultan eder”
sözleriyle sevginin gücünü anlatan Mevlana’nın engin hoşgörü ve sevgi anlayışına en çok da bugün ihtiyaç duyduğumuz tartışılmaz bir gerçektir.
Ölümünü Şeb-i Arus yani düğün gecesi, sevgiliye kavuşma olarak niteleyen büyük islam alimi, mütefekkir, şair Hazreti Mevlana’yı vefatının 749. Yıldönümünde tekrar rahmetle anıyorum.
KONYA'YA DAVET..
10 gün boyunca farklı programların düzenleneceği Mevlana’yı anma ve anlama etkinlikleri için bütün gönül dostlarını Konya’ya davet ediyorum.
Gelemeyenlere de basta Mesnevi olmak üzere Hazreti Mevlana’nın eserlerini okumalarını tavsiye ediyorum.
Sözlerimi yine onun bütün insanlığa öğüt ve ders niteliğindeki şu sözleriyle tamamlıyorum:
Sevgide güneş gibi ol
Dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol
Hataları örtmede gece gibi ol
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.