Konya-‘Pabuç Bırakmama’ Öncüsü

yazar-34

Gündelik siyasetle ilgili yazmaktan çok, onun yerine, yine siyasi sayılabilecek, ama daha ‘köklü duruşlar/tavır alışlar’la ilgili yazmayı tercih ediyoruz. Böyleyken, bazen gündelik siyasetle ilgili yazmak mecburiyeti hissettiğimiz durumlar oluyor. Kimi zaman da, konu, gündelik siyaset-köklü duruş kavşağında olabiliyor, bu nedenle gündemimize giriyor, yazmaya çalışıyoruz.Bize göre sonbaharda meydan çok kızışacak. Becerebilirler mi bilmiyorum, ama altmış ihtilâli öncesi vasatı oluşturmaya çalışacaklar. Kimler yapacak bunu? Bunlar: Bu güne kadar kurulu düzenin kaymağını yiyenler; Halktan yetki almadıkları halde ülkeye vaziyet edenler; Ellerindeki emanet silâhlarla-emanet çocuklarla ülke insanına karşı ve ülkenin seçilmişlerine karşı güç kullananlar; Hukukun üstünlüğünü en çok savunmaları gerektiği halde kanunu bile tınmayarak sadece kanun adamı yaftasından istifadeyle “verdiğim karar kanundur, ağzımdan çıkan hukuktur” despotluğunda olanlar… Bir de, siyaseten hiçbir başarı göstermediği halde, şu yukarıdaki sınıfların oluşmasını sağlayıp, onların sayesinde de şu sığıntı kabilinden siyasi konumunu sürdürmeye çalışan sözde siyasi parti.Evet, bunlar, sonbaharda ‘şıracının şahidi bozacı’ misali, birbirlerine destek çıkarak, ortalığı karıştırmaya çalışacaklar. Bununla, zaten ürkütülmüş ve yetkilerini kullanamaz hale getirilmiş siyasi iktidarı, bulunduğu konumu terke zorlayacaklar. Ülke insanının kalbine derin bir yılgınlık hissi boca edecek ve suyu kendileri bulandırdıkları halde, ülke insanını gerçek bir kaos ortamı olduğuna ve bu kaosa Ak Parti iktidarının yol açtığına inandırmaya çalışacaklar. Öyle ki, bu yolla iktidarı devirmeyi ve hattâ ülkeyi dünyaya karşı zora sokmak pahasına, ihtilal yaptırmayı bile planladıklarından eminiz.İnşallah olmaz, ama korktuğumuz bu tablo ortaya çıkarsa, ‘Bir yürüyüş onlar yaparsa bir yürüyüş de biz yapalım!’, ‘Onlar bir bağırırsa bir de biz bağıralım!’ gibi misil eylemleri de, ancak millete ve millî hákimiyete zarar verecek ve her yapılan eylem, milli iradeyi savunmak amaçlı olsa da, dönüp milli iradenin gerçekleşmesinin önüne engel olarak çıkacaktır. Bunlara karşı hiçbir eylem yapılmaması, bunların asla kaale alınmaması, belki, en iyi çözüm olabilir; ama burada da dengeyi iyi korumak, yapacakları eylemlerle halkımızı ve elinde güç olan kimi odakları etkilemelerine fırsat vermemek lâzım. Bu amaçla, iktidarın, milli mutabakat sağlandığından emin olduğumuz bazı konularda, referanduma gidivermekle, o kesimlerin tartışma zeminlerini yok edebileceğine inanmaktayız.Eğer korktuğumuz gibi olursa, bu süreç, herkes için sinir yıpratıcı zor bir süreç olacaktır. Bu süreç 28 Şubatı andırır bir süreç olacaktır, çünkü 28 Şubatı tahkim etmek amacıyla başlatılan bir süreç olacaktır.Harpte, psikolojik harpte, sinirleri sağlam olan kazanır. Canımız çıksa da ümidimizi kaybetmeyeceğiz ve canımız çıksa da ümitsizlik telaffuz etmeyeceğiz. Biz halkız! Biz Milletiz! Onlar sırtımızda kene! Keneyi yapıştığı yerden ayırıp atma süreci ağrılı, sancılı olabilir; fakat pes etmeyip sabretmek bizim kendimize yapacağımız en büyük yardımdır. Hem kenelerden kurtulmak, hem de onların bünyemize bulaştırdıkları hastalıklardan kurtulmak/korunmak durumundayız.Bu süreçte tüm halkımızla tüm sivil toplum kuruluşlarımızla kışkırtmalardan uzak durmalıyız. Konya, bu soylu, vakarlı ‘pabuç bırakmama’ tavrına öncülük etmeli! Allah (cc) milletimizi kenelerden kurtarsın ve onlar vasıtasıyla bulaşan ‘Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi’nden korusun!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.