Yaşlı insanlar eski Ramazanlardan bahseder. Aslında özlenen; iftar sofralarına çağrılan eş, dost, komşu ve akrabalar. Bunlar yanınızda oldu mu size yeter, eski Ramazan’mış aramazsınız. Ama yaşadığınız şehirde, ilçede Ramazan’dan eser yok ise, işte o zaman mumla değil, projeksiyon cihazıyla ararsınız eski Ramazanları…
Allah’a hamdolsun iyi ki Konya’da yaşıyorum. Konyalı olmadığımı, Konyalıların şivelerini taklit ettiğimi, çevremdekilerin hepsi de çok iyi bilir.
Evim cadde üzerinde ve evimin önü park, parkın önünden de tramvay geçiyor. Ailece balkonda iftar açıyoruz. İftara bir saatten az bir süre kaldığındaki trafikle, iftara 15 dakika kaldığındaki trafik, iftar vaktindeki trafik ve iftardan sonraki trafik görülmeye değer. 30 yıl önceki gördüğüm manzara, heyecan, bir koşuşturma, vallahi halen devam etmekte. Eskiden top patladı mı derdik, yani iftar topu. Bu top sesi duyulunca emin olun Konya’ya sanki atom bombası atılmış gibi olurdu. Caddelerde kimsecikler yok! Trafikte bir iki taksiden, kamyondan başka hiç bir araç bulunmuyor. Yaklaşık 20 dakika böylece sürmekte idi. Emin olun şu anda da aynı, iftardan yaklaşık beş dakika sonra en fazla iki TIR görürsünüz caddelerde, bu kadar arabanın fazlalaştığı bir şehirde, nüfusun hızla arttığı bir şehirde, halen bu şekilde bir Ramazan-ı şerif geçirmenin hazzını ve rahatlığını yaşıyorum. İyi ki varsın Konya.
Şehirdeki yaşayanların, akraba, eş dost, iftarlarına davetleri kıskandıracak kadar samimi, lokantalar iftar vaktinde ful çekiyor. Evet, abartmadan, Müslümana yakışır bir şekilde iftar açmamız lazım, açıyoruz inşallah, bunu da yapan aileler-dostlar tanıyorum. Yemekten sonra hızla içilen çaylar, hızla alınan, tazelenen abdestler, ailece camiye gidilip teravih kılmalar, namazdan sonra içilen kahveler, çaylar, sohbetler gerçekten insanı huzura sevk ediyor.
Konya’da Kapu Camii’ni bilmeyen yoktur. Peki Kapu Camii’de teravih kılmayanınız var mı? Eğer varsa en yakın zamanda kılmasını tavsiye ederim. Arabayla gidecekseniz de Teravih namazından en az yarım saat önce gidin yoksa aracınızı park edecek yer bulamasınız. Türkiye’de bildiğim kadarı ile Sultanahmet, Eyüp Sultan Camii çevreleri haricinde, hiç bir trafik polisi düzenleme yapmak için konuşlanmaz. Polislerin görev yeri cami çevresi. Konya’da da Kapu Camii çevresindeki trafik polislerinin de görev yerleri; Kapu Camii etrafı. İnanılmaz mistik bir hava var, cami içindeki kalabalık cemaatin cami dışına taşması, cami içinde soğuk su dağıtan hacılar, zemzem dağıtanlar, namazdan sonra çocuklara çikolata dağıtmalar, cami etrafında mangal ateşinde demlenen çayınızı yudumlarken, dostlarınızla yaptığınız sohbetler, kısacası yaşıyorsunuz kardeşim Konya’da Ramazan’ı.
Konya gerçekten Ramazanı tadıyla, bayramları tadıyla, kandilleri tadıyla yaşayabileceğiniz bir şehir. Kısaca İslamiyet’i doyasıya yaşayabileceğin bir şehir.
Anlayacağınız Konya’nın da bir kimliği var arkadaşım. Unutmamak gerekir ki Hilton; Mekke ve Medine; Arap ülkeleri haricinde Türkiye’deki ilk mescitli otelini Konya’ya yapmıştır. Yani sonradan değil yapılış projesinde mescit koymuş ve yapmıştır. (Şu andaki Rixos otel) Unutmadan Konya’da bulunan birçok alış veriş merkezinin, başka şehirlerdeki mağazalarında mescit de bulamazsınız. Bu da Konya’nın İslami bir marka şehri olduğunun başka bir ayrıntısıdır.
Hoşça, sağlıcakla kalın, ama en önemlisi, Ramazan’ı hakkıyla yaşayan şehirde, adam gibi kalın.