Konya’da sabahın ilk ışıklarında satışa sunulan mis gibi kokusu ve çıtır çıtı lezzetiyle bir neslin çocukluk anılarında yerini koruyan kara fırın simidi bazı fırınlarda hala üretiliyor. Gençler çok rağbet etmese de ağzının tadını bilen Konyalılar bulduğu yerde kara fırın simidi ve sokak simidi diye anılan bu simidi almayı sürdürüyor
Konya’da sabahın ilk ışıklarında hazırlanan simit hamurları önce pekmezli suya atılıyor, ardından susamla karıştırılıp taş fırında pişiriliyor
Tarihi Osmanlı dönemine uzanan simit, günümüzde de vazgeçilmez lezzetlerden birisi olarak tercih ediliyor. Konya'da sabahın ilk saatlerinde ustaların hazırladığı simitler taş fırında pişirilip satışa sunuluyor.
Halk arasında kara fırın simidi olarak bilinen vazgeçilemeyen lezzet, sabahın erken saatlerinde hazırlanmaya başlıyor. Günün ilk ışıklarıyla birlikte hazırlanan hamurlar ustalar tarafından halka haline getirilip pekmezli sıcak suya atılıyor. Bu işlemle birlikte hamurun kızarması ve susamın daha içli olması sağlanıyor. Susamlanan simit halkaları daha sonra pişmesi için tek tek odun ateşindeki fırına sürülüyor.
“Severek yapılan her şey güzeldir zor olsa da severek yapıyorum”
Sabah erken saatlerde fırına gelerek hamuru hazırlayan ve günde yaklaşık 4 bin adet kara simit üretimi yapan 65 yaşındaki usta Nuh Çetingil, mesleğine küçük yaşlarda simit satarak başladığını anlattı. Mesleğini severek yaptığını ifade eden Nuh Çetingil, “16 yaşında köyden geldik. İlk olarak satıcıları gördüm, ben de simit satıcılığına başladım. Satıcılıktan sonra iş yerine girdik. Bir süre servis yaptım, bir süre sonra ustalık için simit yapmaya başladım. Kendimizi kanıtladık, ustalardan bu işi öğrendik. Severek yapılan her şey güzeldir, zor olsa da severek yapıyorum” dedi.
“Bu işlere gençler gelmiyor”
İstihdamın olmadığını söyleyen kara simit ustası Çetingil, “Bizim bu işlere gençler gelmiyor. Şu anda burada gençler yok. Olsa iyi olur, burada usta olur yetişen çocuk olur. Eğitimleri de var, tabii bizim bu iş gece işi olunca da herkes yapmak istemiyor” şeklinde anlattı.
Günün ilk saatlerinde iş yerine gelerek hamuru hazırladığını söyleyen Çetingil, “Hamur kabardıktan sonra tek tek kesiyoruz. Daha sonra pekmezli suya atıyoruz oradan alarak susamlarız. Oradan da fırıncıya gider. Burada herkesin tek tek ayrı işleri var. Pekmeze attığımız hamurlar fırında daha iyi kızarmasını sağlıyor. Eğer pekmezleme olmazsa susamlar yanar, hamur beyaz olarak kalır” şeklinde konuştu.
Fırında simitleri susamlama yapan 42 yaşındaki Osman Koçyiğit de, “Benim buradaki görevim susamlama yapmak. Yaptıktan sonra burada toplayarak fırına atarız. Fırından çıkan simitlerimiz daha sonra servise gider. Ben daha önce iki yıl boyunca simit sattım. Daha sonra fırında çalışmamı istediler ben de değerlendirdim. O gündür bugündür bu işi yapıyoruz. Bizim işin tek zorluğu ise gece kalkmak. Bizim sektörde şuan yetişen bir gencimiz yok” diye konuştu.
Fırından her gün sabah simit alan Selahattin Turgut, “Kara simit çocukluğumuzun simidi, lezzeti. Ömrümüz yettiğince simidi almaya devam edeceğiz” dedi.