'Konya Sarıcalar Süt Reçeli'ni tattınız mı; ya da duydunuz mu?

Seyit Küçükbezirci

 

   

 “Sarıcalarlı”ların; yani, Sarıcalarlı Hacıveliler’in kadınları, çocuklarını “Süt Reçeli” ile büyütürler... Çocuklar emzik emmeye başlayınca, emziği “Süt Reçeli”ne batırıp çocukların ağzına korlar. Bu, böyle, çocuk oturacak hale gelinceye kadar sürer… Sonrası da var… Oturtulur, önüne bir tabak “Süt Reçeli” korlar; çocuk bana bana emziği ağzına kor; annesi ne iş görürse görsün.

 

      Konya’nın burnunun dibinde, Bozdağ’ın önünde; ama “Sarıcalar stepleri” bir âlem. Altmış-yetmiş yıl önceye gelinceye kadar cılıza, cıbıra, aydaşa aman vermezdi. Eritir, kurutur, yaşamdan elemine ederdi... Yani acımasız bir doğal seleksiyon. Bunun için stebin çocukları da “bilekli” olmalı; Kangal cinsi çoban köpeği enikleri de “bilekli” olmalı zımba gibi, “tomas”; bilekleri, bacakları sıkı etten boğum boğum.. Çocuk da, enik de eğer yaşayacaksa böyle olmalı... Çocuk süt reçeliyle, enik yağlı koyun sütüne ıslatılmış ince bulgurla büyütülmeli. Asla azarlanmamalı, korkutulmamalı, dövülmemeli.

  

                            “YAPILMAMIŞI YAPMAK” PEŞİNDE SEĞİRDİRKEN…

 

            On dokuz yaşındaydım. Bir şeyler yapmak zorundaydım; ama, “sıradan” bir şey yapmak istemiyordum... İlk  olmalıydı, orijinal olmalıydı; tüketeni hayretler içinde bırakmalıydı.. Mevlâna’nın; “Dünle beraber gitti, cancağızım; ne kadar söz varsa şimdi yeni şeyler söylemek lâzım” mısraları misâli “Yeni Şeyler” yapmalıydım.

 

          “Süt Reçeli” üretmek aklıma geldi. Ham maddelerini, ham madde özelliklerini, nasıl yapılacağını biliyordum: “Süt Reçeli”nin “olmazsa olmaz”ı koyun sütü Sarıcalar’da babamın sürüsünde sebildi.

   

            1961 yazında hazırlıklara başladım. Sarıcalar koyunlarının “Gün Dönümü Sütü” ile, Elmas Hanım’la ilk “Süt Reçeli”mizi yaptık; Kasap Sinan Mahallesi’ndeki evimizin “örtme”sinde.. Bizce ilgi göreceği, beğenileceği, kapışılacağı, iyi kazanç getireceği kesindi.. Pazarlama denemesini 1961 güzünde; asıl üretimi 1962 Temmuzunda yapacaktık. İçimiz içimize sığmıyordu, içimiz sevinçten pırpırdı...

 

            Yukarıda sunduğum kavanoz etiketini onlarca taslak hazırlayarak gerçekleştirdim. “Süt Reçeli” kavanozlarının etiketlerinin son şekli yukarıdaki gibi olacaktı; etiket yazıları da öyle sunulacaktı.

 

Benim için “Hatıra” değeri taşıyan not, kupür, resim, eşya, obje çuvallarım var benim.. Benden sonra ne olacaklar bilmiyorum; hiç de düşünmek istemiyorum…

  

            Çuvallarımın birinin içinden yukarıda resmini verdiğim etiket çıktı. Görüyorsunuz; sanırım bir kısmı, kurşun kalemle hazırladığım halde, az buçuk, hâlâ okunabiliyor…

 

            Belki tam okunamamıştır diye buraya bir kez daha yazıyorum: “Yüzde yüz koyun sütünden titizlikle imal edilmiş, kuvvet verici, besleyici Gıda Maddesi”...

 

          “-Süt emen çocukların kuvvetli gelişimini,

            - Ağır işlerde çalışanların çalışma randımanının artmasını,

            - Zayıflıktan ve yorgunluktun doğan dermansızlıkların giderilmesi,

            - Hastalık sonrasında, hastaların güç kazanmasını,

            - Kuvvetten sonrasında, sıhhatin muhafazasını sağlar.”

Sonra da “Süt Reçelim”in en altına şöyle bir not düşmüşüm: “Yayla sütlerinden imal edilmiş olan bu kıymetli gıdanın taklit edilmemesi için tedbir alınmıştır”; sonra da; bunun üstünü çizmişim.. Sipariş adresi olarak da “Kasap Sinan Mah. No: 20- Konya” diye bizim evin adresini vermişim…

 

            -Tarafımdan “Süt Reçeli” imali eylemime ne oldu? diye mi soruyorsunuz. Babam, “Koyunların sütü ancak “horantamız”a yeter” dedi; süt almamı kibarca reddetti; öteki koyuncular para peşin, dedi. Ben de, paçaları sıvayıp 6 Şubat 1962’de Şehir Postası’nı yayınlayacak ekibe katıldım.. Yukarıda sunduğum “Süt Reçeli” dokümanını da “Hatıra Çuvalım”a binbir özlemim arasına koydum.. 1961’de, ondokuz yaşındaki ellerimle yazılmış, süt reçeli etiketi karşısında bir hoşum, şimdi; ellidört yıl sonra…

 

 

SÜT REÇELİ’NDE YENİ ATILIMLAR, POPÜLER İLGİ..

Üç yıl kadar önce, Arjantinli tanınmış yazar; Alberto Manguel Konya’ya geldi… Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” kitabında sunduğu İstanbul, Ankara, Bursa, Erzurum, Konya’yı, Tanpınar’ın izinden yürüyerek Arjantinli bir yazarın gözüyle, kendince yazmak için. Konyalı yazarlarla bir toplantı yaptı; söz, Konya’ya özgü yiyeceklerden (sipesiyal) açıldı; Ona, Konya’da yapılan süt reçelinden bahsettim. Şaşırdı; “Arjantin’de yapıyor, birçok Güney Amerika ülkesinde de yapılıyor” dedi.

 

Hayret ettim, araştırmaya başladım.. Şili, Arjantin, Brezilya’da hatta Meksika’da keçi sütünden “DULCE DE LECHE” dedikleri süt reçelini gerçekten imal ediyorlardı.. Ama kıvamlı şekerleme, daha doğrusu “Karamel” gibi onların yaptıkları; hem de açık kahverengi. Ama “Bizim Süt Reçeli”ne adı benziyor, kendi benzemiyor. Kendi kendime; “Yahu, acaba, süt reçelini bizim Sarıcalarlı Hacıveliler fi tarihinde Güney Amerika’ya, Şili’ye, Arjantin’e, Brezilya’ya kadar uzanıp onlara mı öğrettiler; yoksa onlar, buraya gelip bize mi öğrettiler?” diye gülerek sordum; zeklenerek.

 

Rastladınız mı bilmem? İnternete girip “Süt Reçeli” diye tıkladığınız zaman son beş yıdır dünya kadar tarife, bilgiye ulaşabiliyorsunuz.. Kimi lokantalar buyurun gelin ikram edelim, tadına bakın diyor; kimi spesiyal ürün üretip pazarlayan firmalar. “220 gramlık kavanozda 13 TL” felan gibi reklam yapıyorlar. 4 Ekim 2014 de, keçi sütünden, Kırıklareli Kofçaz ilçesinde yedi üretici birleşmiş, süt reçeli yapmaya başlamışlar; bir kilo sütten 300 gram reçel alıyorlarmış; ürettikleri İstanbul’da iki günde tükenmiş.

2014 aralık ayında da Burdur’dan Milliyet, Sabah gibi gazetelere bir haber düştü. Burdur Organize Sanayi Bölgesi’nde 1 milyon liralık bir şirket faaliyete geçmiş, süt ürünlerinin yanında süt reçeli de yapacakmış. Yapabildiler mi, vazgeçtiler mi; bilmiyorum.

“SARICALARLI HACIVELİLER SÜT REÇELİ” ÜSTÜNE KONUYU AÇALIM, BİRAZ…

Yoğun bir araştırma sonucu anlaşlıyor ki, Güney Amerika ülkeleri, Arjantin, Brezilya gibi ülkelerde, süt reçeline “DULCE DE LECHE” deniyor; Meksika’da buna “CAJETA” diyorlar…

Bunların süt reçelleri hep karamelize kıvamda; hep keçi sütünden; kahverengi ve ekmeğe sürülecek kıvamda…

 

“Sarıcalarlı Hacıveliler Süt Reçeli” demeyelim artık; “Konya Süt Reçeli” diyelim; koyu, ama, akıcı kıvamda ... Çok hoş bir bej renkle... İnek sütünden yapılmıyor; yapılırsa curruk oluyor; yalandan süt reçeli oluyor…

“Konya Süt Reçeli”nde “Koyun Sütü” olmazsa olmaz.. Bu sütün zamanının bir sırrı var onu da ancak Konyalı genç girişimcilere söyleyebilirim.

Yani, hâlâ, ellibeş yıldır, benim hatıra çuvalımda bekleyen “Süt Reçeli” etiket grafikleri, “Yeni İş İmkânları” arayan girişimcilerini bekliyor.

Bu yıl, zamanı gelince, Elmas Hanım’a bir bağ bağışlayıp on kilo süt reçeli yaptıracağım; sevdiğim seçme on insana hediye edeceğim.. “Alaylı Profesör Elmas Hanım”la şimdiden iyi geçinmeye başlamalıyım; çünkü süt reçelinin imali gerçekten ustalık ve sabır ister.

 

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.