Konya'da ilk kez Medicana Hastanesi tarafından gerçekleştirilen ameliyatla, bir hastanın tıkanan ana akciğer atardamarından bol miktarda organize kan pıhtısı çıkarıldı.
Konya'da nefes darlığı ve çabuk yorulma şikayetiyle Medicana Konya Hastanesi'ne başvuran Hasan Bilir'e yapılan tetkikler sonucunda ana akciğer atardamarının tıkanması "Tromboembolik Pulmoner Hipertansiyon" tanısı konuldu. Gerekli hazırlıkların yapılmasının ardından Hasan Bilir, Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Ali Sarıgül tarafından 28 Aralık'ta ameliyata alındı. Konya'da ilk kez "Kronik Tromboembolik Pulmoner Hipertansiyon-KTEPH" tanısı ile gerçekleştirilen ameliyatın ardından Pulmoner Arter Lobar ve segmenter (akciğer parçaları) dallarından bol miktarda kronik trombotik metaryel (pıhtı) çıkarıldı. Başarıyla gerçekleştirilen ameliyatın ardından Hasan Bilir, mevcut rahatsızlığından kurtularak sağlığına kavuştu.
"Konya'da ilk kez yapıldı"
Ameliyat hakkında bilgi veren Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Ali Sarıgül, bu ameliyatın özelliğinin Konya'da ilk kez yapılmış olması olduğunu ifade ederek, "Ana pulmoner arterlerden(akciğer atardamarı) trombotik materyalin çıkarılması sık yapılan bir iştir ama segmental (ileri daha küçük damarlardan) dallardan çıkartılması çok nadirdir. Türkiye'ye genelinde de bu ameliyat nadir yapılmaktadır. Hastamızın şansı bu nadir yapılan ameliyatın erken tanı konulup başarıyla yapılması" dedi.
"Hastamız bize nefes darlığı ve çabuk yorulma şikayetleri ile geldi"
Hasan Bilir'in kliniğine "kronik tromboembolik pulmoner hipertansiyon" tanısı ile müracaat ettiğini belirten Prof. Dr. Ali Sarıgül, "Hastamızın nefes darlığı ve çabuk yorulma şikayetleri vardı. Hasta kliniğimize kabul edildikten sonra yapılan tahlillerinde pulmener arter basıncı 70 mmHg üzerinde ve yapılan çok segmentli tomografisinde tip 3 ile uyumlu her iki pulmoner arteride tutan akciğer tıkanıklığı hastalığı mevcuttu. Bu tanılar ile hastamız 28 Aralık'ta ameliyata alındı. Hastamız geçici olarak vücuttaki dolasımın tamamen durdurularak her iki pulmoner arter ve segmenter dallarından bol miktarda kronik trombotik materyal çıkarıldı. Hastanın ameliyat sırasında tüm hayati fonksiyonları durduruldu. Hasta komplikasyonsuz olarak Kalp ve Damar Cerrahisi yoğun bakım ünitesine alındı. Ameliyat sonrası dönemde pulmoner arter basıncı 30 mmHglere kadar düşen hasta sorunsuz olarak seyredilen dönemden sonra yani 3. günün sonunda servise çıkarıldı. Hastamız ilk 3 ay damar genişletme tedavisi ve hayatının bundan sonraki döneminde sürekli olarak kan sulandırıcı ilaçlarını kullanacak. Hastamız gayet sağlıklı bir durumda evine taburcu olmayı beklemektedir. Sağlıklı olarak yaşamına devam edecektir" ifadelerini kullandı.
"Bu hastalık çok fazla rastladığımız bir vaka"
Ana akciğer atardamarının tıkanması hastalığının çok fazla görülen bir vaka olduğunu belirten Prof. Dr. Sarıgül, "Toplumda çok fazla rastladığımız bir durum. Özellikle bacaklarda derin ven trombozu (Derin ven trombozu ya da DVT vücudunuzdaki derin bir vende oluşan kan pıhtısı, özellikle bacaklarda çok görülür.) adını verdiğimiz hadiseden sonra gelişiyor ve bu hastalık ortaya çıkıyor. Derin ven trombozu olan hastalarımızın zaman geçirmeden hemen bir doktora gitmelerini öneririm. Bacaklarında şişme, kızarıklık, ağrı olan hastalar eğer doktora müracaat ederlerse çok basit yapılacak olan bir doppler tahlili ile derin venlerinde bir tıkanıklık olup olmadığı tespit edilirse hemen tedavisine başlanıldığı takdirde bu hastalıktan, yani akciğerlerine embolisinden ve böyle bir ameliyattan da hasta korunmuş olacaktır. Tabi bu hastamız şanslı bir hasta. Bu yaptığımız ameliyata çok güzel yanıt verdi. Bazen tabi bu kadar başarılı olma şansımız olmuyor. Bu hastanın özelliği şu; daha çok bu tromboembolik hadise ana damarları tutarken hastamızda lober ve segmentel dalları daha uç noktaları tutuyordu. Bu nedenle sıkıntılı bir ameliyattı ama gayet başarılı bir şekilde devam eden süreçte hastamız iyi bir duruma geldi" diye konuştu.
"Hastalığın kalıtsal olması genetik faktörler ile ilgilidir"
Hastalığın sebep olan nedenin özellikle uzun süre hareketsizliğe bağlı olabileceği gibi özellikle gençlerde genetik bir kusura da bağlı olabileceğini aktaran Prof. Dr. Sarıgül, "Akut tromboemboli (pıhtı tıkacı) uzun süre hareketsiz kalma, özellikle ortopedi olmak üzere ameliyat sonrası hareketsizlik, uzun yolculuk sonrası, sigara alışkanlığı, obezite, gebelik gibi durumlarda tromboembolik (tıkanma) hadise olabileceği gibi bazı insanlar kalıtsal olarak daha yatkın olabilmektedir. Bunlarda embolik bir takım genetik faktörlerin değişken olmasından dolayı daha yatkın olmaktadırlar" ifadelerini kullandı.